11 Eylül'ün Yıkıcı Fırtınası

11 Eylül'ün Yıkıcı Fırtınası

11 Eylül olayları hakkında değişik yorumlar yapıldı ve teoriler ortaya atıldı.

11 Eylül olayları hakkında değişik yorumlar yapıldı ve teoriler ortaya atıldı. Biz bunların ayrıntısına girecek değiliz. Ancak şu bir gerçek ki, emperyalizm, söz konusu olayları İslâm dünyasına karşı yeni haçlı seferleri başlatmanın ve Müslüman toplumları kendi çıkarlarına göre şekillendirme amacına yönelik geliştirdiği projelerin gerekçesi olarak kullanmıştır.

Pakistan’daki geleneksel medreseleri hedefe yerleştirme amacına yönelik plan ve çalışmalarında da söz konusu olaylardan yararlandı.
11 Eylül olaylarından sonra ABD ve İngiltere, Pakistan’daki medreselerin Taliban ve el-Kaide’ye adam yetiştirdiği iddiasını sıkça gündeme getirmeye başladı. Buralarda yetişen öğrencilerin teröre bulaştıklarını ve kafalarının teröre yatkın bir anlayışa göre şekillendiğini ileri sürmeye başladılar. Ortaya attıkları iddialardan biri de söz konusu medreselerin, modern eğitimden uzak, ilkel metotlarla öğrenci yetiştirdikleri, bu metotların da çocukların teröre yatkın hale gelmelerini sağladığı iddiasıydı.
Medreseler hakkındaki iddialarının amacı tenkit değil tahkirdi. Medreselerin eğitim metotlarının, derslerinin ve iç disiplininin gelişmiş eğitim metotlarının ışığında yeniden gözden geçirilmesi, eksiklerinin tespiti ve gerekli reformlara başvurulması söz konusu olabilir. Ama 11 Eylül olaylarını yeni haçlı seferlerinin gerekçesi olarak kullananların amacı bu değil, Pakistan’daki medreseler hakkında zihinlerde kötü kanaatlerin oluşmasını sağlamak, buraları imaj yönünden iyice yıpratmak ve gerek devlet yönetimini, gerekse halkı buralara karşı olumsuz tavır takınmaya yöneltmekti. Halkın böyle bir tavır takınmasını sağlamayı başaramamış, ama uzaktan kumanda ettikleri Perviz Müşerref cuntası sayesinde devlet yönetimini böyle bir tavır takınmaya yöneltebilmişlerdir.
GÖNÜLLÜ EĞITIM KURUMLARI
Pakistan’daki medreseler tamamen hayır sahiplerinin katkılarıyla hizmet veren ve öğrencilerden en ufak bir ücret almadan onları yetiştiren gönüllü eğitim kurumlarıdır. Öğrencilerin oralarda ilim tahsil etmeleri için gerekli bütün giderler her bir medresenin bağlı olduğu cami yönetimi tarafından karşılanıyor. Cami yönetimleri sadece çocuklara ücretsiz eğitim hizmeti vermekle kalmıyor, aynı zamanda onların yeme içme giderlerini, kitap ihtiyaçlarını ve öğrenimlerini sürdürmeleri için gerekli olan diğer bütün zorunlu ihtiyaç maddelerini karşılıyor. Bütün bu hizmetleri hayır sahiplerinin katkılarıyla yürütüyor ve bu amaçla cami bünyesinde yardım sandıkları oluşturuyor. Devletin buralara doğrudan hiçbir katkısı yok.
Şu an medreselere karşı İngiltere ve ABD’nin telkinleriyle savaş açmış olan Perviz Müşerref bile daha önce medreselerin bu özelliklerinden övgüyle söz etme ihtiyacı duymuş ve buraların dünyanın en geniş çaplı hayır kurumları olduğunu dile getirmişti.
CEHALETLE MÜCADELEDE EN ETKİLİ KURUMLAR
Nüfusu içinde 70 milyon insanın uluslar arası standartlara göre fakirlik sınırının altında bir gelirle yaşadığı, bu yüzden özel ya da resmî eğitim kurumlarında çocuklarını okutma imkânlarından yoksun olanların sayısının bayağı çok olduğu Pakistan’da ümmîlikle, yani okuma yazma bilmezlikle mücadelede medreselerin çok büyük bir rolü var. Bugün öğrenci sayısı 1 milyon 200 bine çıkan medreselerin gönüllü hizmetlerine rağmen Pakistan’da ümmîlik oranının hâlâ bayağı yüksek olduğunu, okul çağına gelmiş olanlar arasında okuma yazma bilenlerin oranının nüfûsun üçte birine tekabül ettiğini hatırlatalım. Bu durum karşısında Pakistan yönetiminin medreselere minnettar olması gerekirken sömürgeci güçleri memnun etmek amacıyla buralara savaş açması kendi halkının kuyusunu kazması anlamına gelecektir.
Medreselerle örülen bir ülke
Pakistan kurulduğunda sözünü ettiğimiz geleneğe göre yapılanmış toplam 300 medrese vardı. Bugün bu türden medrese sayısının 13 bini bulduğu tahmin ediliyor. Bu medreselerde okuyan öğrenci sayısı ise bir milyon iki yüz bini buluyor.
Pakistan’da geleneksel medreselerin halk nazarında bir ağırlığı olduğu gibi resmiyette de kabul edilmiş bir statüleri var. Çünkü bu kurumlar ilkokul derecesinden yüksek lisans derecesine kadar farklı kademelerde diploma veya sertifika verebiliyorlar. Daha sonra da dile getireceğimiz üzere Perviz Müşerref yönetimi her ne kadar bu medreseleri Batı’nın istediği şekle sokmak amacıyla bir kampanya başlatmış olsa da resmiyette geçerli statülerini henüz ortadan kaldırabilmiş değil. Dolayısıyla medreselerin verdiği diplomalar hâlen herhangi bir görev almada geçerlilik arz ediyor. Üstelik buralardan diploma veya sertifika alanlar imamlık, hatiplik ve vaizlik dışında da kademelerine uygun diploma gerektiren muhtelif görevler alabiliyorlar.
Pakistan medreseleri genel anlamda iki kategoriye ayrılır. Birinci kategoriye girenler okuma yazma öğretiminden başlayarak, muhtelif din ilimlerini ve bunlarla bağlantılı dersleri okutmaktadırlar. Bunlar dediğimiz gibi ilkokul derecesinden yüksek lisans derecesine kadar farklı derecelerde tahsil ve diploma vermektedirler. İkinci kategoriye girenler ise hafızlık eğitimi veriyorlar. Bu kategoriye giren medreselerde yılda ortalama yüz bin hafız yetiştirildiği tahmin ediliyor.
CAMİ MEDRESE KAYNAŞMASI
Hint Yarımadası’ndaki medrese geleneği bu bölgede özellikle de Pakistan’da bir cami medrese kaynaşmasının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu yüzden Pakistan’da camilerin büyük çoğunluğu aynı zamanda medresesi olan birer külliye mahiyeti kazanmıştır. Böyle bir külliye sisteminin oluşması sebebiyle cami ve medreseleri birlikte idare eden bir yönetim sistemi de ortaya çıkmıştır.

YARIN: Ilımlı İslâm, ılımlı medreseler derken, Avrupa İslâmı!..

Ahmet Varol / Vakit