Abdurrahman Dilipak
15 Temmuz
Bu sene 15 Temmuz Cuma’ya, yani darbe girişiminin gerçekleştiği güne denk geliyor.
Ve darbe kalkışmasının 6. yılındayız.
15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilmek istenen ve halk direnişi sonucu bastırılan askerî darbe teşebbüsü. Darbeciler harekâta “Yıldırım” veya “Yurtta Sulh Harekâtı” adını vermişti. Harekâtı kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak tanıtan bir grub yönetecekti.
Ben o gün, Marmaris’e 20 km mesafede Köyceğiz’de, “Fetullah Gülen ve Darbeler” konulu bir konuşma yapıyordum.
İnsanlar 6. yıla çok büyük bir kafa karışıklığı ile giriyor. 6 yıl önce AK Parti’ye güven zirve yapmıştı. 6 yılda gelinen nokta ortada.
2017-2018, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu. Aslında milletvekili seçiminde verilen mesajlar yerel yönetim seçim sonuçları sanırım doğru okunmadı. 15.7.2016’dan bir iki yıl sonrası yaşananlar inanılacak gibi değil.
15 Temmuz, darbe girişimi 2016’da oldu. 15 Temmuz’a giden süreçte, 17 Aralık’ta gözaltına alınanlar arasında Zarrap da vardı.
Bunun adı kontrollü bunalım stratejisidir.
FETÖ’nün “7.2.2012 MİT kumpası” üzerinden 10 yıl geçmiş.
Bu FETÖ denen yapının doğuşu hemen 27 Mayıs 1960 darbesinden hemen sonrasına rastlar.
Fetullah Gülen’i tanımak için TSK ve MİT’ten Fuat Doğu, CHP’den Kasım Gülek’i ve DİB’den Yaşar Tunagür’ü tanımak gerek.
Erzurum’dan, İskenderun’a, Tekirdağ ve Edirne’den İzmir’e oradan Ankara üzerinden İstanbul’a, İstanbul’dan dünyaya yayılan uzun bir yolculuktan söz ediyoruz. 1960, 71, 80 ve 1991 bu hareket için kritik eşikler.
SSCB’nin dağılmasının hemen ardından NATO’da tehlikenin rengi “Kırmızı”dan “Yeşil”e döndürüldü. “İslam’a karşı sopa” politikasının koç başı BÇG adını aldı, daha sonra. BÇG’nin “paralel örgütleri” ADD ve ÇYDD idi sanki!
“Ilımlı İslam’a Havuç” verilecekti. O da daha sonra FETÖ adını alacak olan Gülen tarafından temsil ediliyordu.
REFAHYOL aslında ordudaki BÇG kanadını tasfiye edilmek üzere örgütlendi. Ama Erbakan harekete geçse karşı taraf kan dökmekte kararlı idi. Erbakan “kanlı mı olacak kansız mı” derken aslında bunu söylüyordu.
BÇG kanadı bir yandan Kalkancı tarikatı ile kendi “The Cemaat”ını örgütlemeye çalışırken, öte yandan, birileri düğmeye bastı.
Çatlı olayı bir kırılma noktası idi ve sonunda 28 Şubat yaşandı.
Sincan’daki “Kudüs gecesi” darbe için bahane olarak kullanılmaya çalışıldı. Erbakan ve Refah Partisi hedefe kondu. Gece İran ile ilişkilendirilmeye çalışıldı ve dünyaya Kudüs üzerinden darbenin radikal İslamcılara karşı yapıldığı mesajı verildi.
O günlerden bugüne adı akıllarda kalan Hasan Celal Güzel ve Muhsin Yazıcıoğlu artık aramızda değil. Erbakan ve Ecevit de tabii.
Ama Tansu Çiller, Meral Akşener, Mehmet Ağar, Abdulkadir Aksu, Baykal gibi birçok AK Partili, CHP’li, MHP’li halen hayatta.. Ve ne yazık ki, hemen hiçbiri bu konuda konuşmuyor.
FETÖ, CIA adına RAND Corp. tarafından örgütlenen ve devlete sızdırılan bir “Paralel devlet” yapılanması idi.
AK Parti’nin kuruluşu, tezkere günleri, Ergenekon ve Balyoz, Baykal olayı derken 15 Temmuz’da FETÖ, devlete asker üzerinden el koymak istedi ama olmadı. Aslında daha önce de iktidarı tasfiye etmek için birtakım adımlar atılsa da başarılı olamamışlardı. Artık FETÖ devleti istiyor ve ortak kabul etmiyordu.
Bugün 15 Temmuz’a giden yolda neler olduğunu ve 15 Temmuz’da yaşananlara ilişkin birtakım olayları kronolojik bir sıra içinde sunmak istiyorum.
Biliyorsunuz 17-25 Aralık 2013’te Türkiye’de bazı kamu kurum ve kuruluşları ile aralarında dört bakanın da yer aldığı kamu görevlilerinin görevi kötüye kullanma ve rüşvet ile suçlandığı bir soruşturma süreci yaşandı. Bununla ilgili Zarrap dosyası hâlâ ABD’de derdest.
Hatırlarsanız MİT TIR’ları skandalı, 1 Ocak 2014’te Hatay’ın Kırıkhan ilçesi ve 19.1.2014’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde yaşanmıştı. O gün başlayan tartışmalar bugün hâlâ devam ediyor.
Tarih övgü ya da sövgü kitabı değildir, bir toplumun ortak hafızası, tecrübeler birikimidir.
Tarihten ders alınır. Ders alınmazsa tekerrür eder.
Bizler tarihin yaşayan tanıklarıyız. Selâm ve dua ile..