Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

3 cisim

Derin Gerçekler

Gazze’de ateşkes beklentileri sonuçsuz kaldı. İsrail savaş kabinesi Refaha saldırma kararı aldı. Buna dünyanın tepkisi kadar İsrail’de savaş karşıtı insanların tepkisinin ne olacağını bugün göreceğiz.

Evrende kaç bin ya da alem var bilmiyoruz. Ama tek bir sebepten söz edebiliriz. O da Allah”(cc)dır. Evrendeki kesret içinde, bir “Vahdet” var. Yoksa evrendeki “var”ları yazmak için okyanuslar, denizler, göller, barajlar, ırmaklar mürekkep olsa, bütün ormanlar kalem olsa, şeyleri yazmak için yine de yetmezdi.

Evren sürekli genişliyor. Evrenin büyüme hızı, ışığın değil. Sadece aklın algılama hızından da yüksektir. Doğan, yaratılan her şeyin bir sonu var. Öncesi ve sonrası olmayan, bütün yaratılmışlardan, zamandan ve mekandan münezzeh olan bir Allah var. Ve O bizim İlahımız ve Rabbimizdir.

Kendilerinin “aTE” olduğunu zanneden birileri, akıl ve idrak ötesi olan bu Allah’ı reddettiklerini söylüyorlar. Ne olduğunu bilmediğiniz ve Onun kendi hakkında bildirdikleriniz dışında bir bilgiye de sahip olamayacağınız bir şeyi nasıl reddediyorlar anlamak zor. Bu8 akılla ya da ilimle mümkün olacak bir şey değil. Zaten Onun için biz herhangi yaratılmış bir şeye nispet edilebilen, ölçeklendirilebilen bir şeyi İlah ve Rab edinmiyoruz. Öyle olsaydı biz de herhangi bir putperest olurduk. Oysa biz dine girerken ilk önce bütün bu İlah edilen şeyleri reddederek “La İlahe” diyoruz. Ve bütün bunlardan münezzeh olan mutlak varlık sahibi bir bir Allaha iman ediyoruz.

Bu ayrı bir konu. Ama burada sadece kendini “ateist” olarak tanımlayan “Tanrı tanımazlar biz bu “imanı”, anlaşılır ve saf bir şekilde anlatmadık. Aslında “Tanrıtanımazlık” “La İlahe” demektir. Din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinenlere, ya da puta tapanların iddialarına karşı çıkmak doğru bir bakış açısıdır. Ama biz onlara “Allah’ı doğru anlatmadık. Bunu Cami de yapamadı, Okul da! İslam’ın önünde bu gün Gazze’de yaşananlar karşısında sağı, dilsiz ve kör kimi Müslümanlar, İslam’ın hakikatinin öteki insanlar tarafından görülmesi, anlaşılmasının önünde bir perde, bir bariyer oluşturdular. İnsanlar bu günkü Müslüman ülkelerinin yöneticilerine, zenginlerine bakıp dinden soğuyorlar. Onların yönettikleri dini örgütler ve eğitim kurumları içi boşaltılmış bir “Müslümanlık” üretmeye devam ediyorlar.

Bu anlamda başkalarını İslam’a davet etmeden önce bizim “yeniden Müslüman olmamız” gerekiyor.. “Allah’ın dini”, bizim için seçtiği din olarak İslam, yeri-göğü, ölümü ve hayatı açıklar, yaşadığımız din karı-koca, gelin-kaynana, ebeveynlerle çocuklar, kardeşler arasındaki sorunları bile çözmüyor. Neyse bu konu uzun bir konu. Çözümü “yeniden Müslüman olmak”! Değilse Şeytan bizi bir şekilde kandırmaya devam edecek.

3 Cisim meselesine dönecek olursak, bunun yeryüzündeki izdüşümünde Dabbe-tül arz, Yecüc-Mecüc, Emanet sandığı konusu var, kitapta sözü edilen. Hadislerde Mesih, Mehdi, Deccal, Kıyamet savaşı gibi konular var.

Yerde bunlar olurken gökte 3 şey olacak. 1.CİSİM Ay ve güneş Allah’ın iki şeairidir. Dünya sistem içinde bu iki gök cisminin etkisindedir. Ay ve Güneşe, Güneş sistemindeki hadiselere bakın. Güney, ay ve Dünya ayrı ve özel bir atkım oluşturur. Bundan sonra olacak şeyler Güneş sisteminin diğer yıldızlarını da radikal bir şekilde etkileyecek. Güneş Sistemini bir bütün olarak kabul edecek olursa ve bu koloniyi “1. CİSİM” olarak kabul edecek olursak. “2.CİSİM” Kur’an-ı Kerimde, “Tarık suresi”nden zikredilen TARIK diye zikredilen bu Takım Güneşten daha büyük bir güneş, iki uydu, ili gezegen ve Yeşil, bilinen daha önceki kuyruklu yıldızlardan farklı bir kuyruklu yıldızla geliyor.

Tarık Suresi, Kur'an-ı Kerim’in 86. Suresidir.17 ayetten oluşur. Tarık’ın “Zühre”, “çoban yıldızı”, “sabah veya akşam yıldızı” olarak da bilinen “Venüs” olduğu söylense de, Sümerler tarafından, Nibiru, Babil astronomları tarafından Marduk adı verilen, mitolojilere konu edilen, kozmik döngüler açısında çok önemli sonuçları olan bir yıldız. “Venüs,” Roma mitolojisinde Aşk ve Güzellik tanrıçasının adıdır ve Yunan mitolojisi diye anlatılan efsanelerde “Afrodit” olarak bilinir.

Günümüzde bazı astronotlar tarafından ise “Planet X” olarak adlandırılıyor. "Tarık Yıldızı = Nibiru = Marduk = Planet X” hepsi aynı yıldıza verilen adlar.

Bu yıldızın 36 milyar km. uzaklıkta olduğu ve 3661 yılda bir dönerek dünyaya yakın geçiş yaptığı iddia ediliyor. Tarık suresinde bu yıldız hakkında şöyle denir: “1. Göğe ve târıka andolsun. 2. Târık’ın ne olduğunu sen ne bileceksin? 3. O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır. 4. Hiçbir şey yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın.“

3.CİSİM” Necm Suresi 49. Ayette “Doğrusu Şira yıldızının Rabbi O'dur. Şüphesiz O, Şi'râ'nın Rabbidir.” Şeklinde sözü edilen yıldızdır. İslam kaynaklarında “Şi'râ”, Himyer ve Huzâ'a kabilelerinin taptığı bir yıldızın adı olarak zikredilir. Şi'râ yerine bazı kaynaklarda "Sirius" kelimesi kullanılır. Sirius,Akyıldız” veya Şi’rayıyemani “olarak bilinen ve Büyükköpek takım yıldızı içinde yer alan en parlak yıldız olarak da bilinir. Şi‘râ’nın bir diğer adının da “Mirzem“ olduğu,” Cevzâ” (İkizler burcu)’nun ardından doğduğu belirtiliyor.. Câhiliye dönemi inancına göre bunlar “Süheyl” (Orion) yıldızının kız kardeşleridir.

Şi‘râ’nın Güneş'ten 23 kat daha parlak, 50 kat daha büyük olduğu ve dünyadan 8,7 ışık yılı ( yaklaşık 51 trilyon mil) uzaklıkta olduğu ileri sürülür. (Bu mesafe dünya ile Güneş arasındaki 149 milyon kilometrelik uzaklığın 1 milyon katıdır). Bu konularda kitapta bir açıklama olmadığı gibi “siz ne bilebilirsiniz ki” diye bu konuda bize fazla bir bilgi verilmediği uyarısı da yapılmaktadır.

Bu “3 CİSİM”in 2’sinin arkası arkasına gelmesi, dünyada çok çok büyük hadiselerin meydana gelmesinin işareti sayılır. Kıyamet savaşı ile de ilişkilendirilir.

Bunlarda TARIK yıldızı, “Karanlık bir alemden darbeler vurarak geliyor” Bu depremler, büyük tsunamilere, yerde çökmelere, depremlere, uzayda insan yapımı hiçbir uçan cismin havada kalmamasına ve meteor yağmurlarına, bunun sebep olacağı atmosfer hareketine sebep olması ihtimalinden söz edilir. Yine bu yıldızın gelişi, bir iddiaya göre uzaylıların dünyayı işgali ile de ilişkilendirilmektedir.

Bir de bulutsu bir kümenin giderek yoğunlaşmasının ardından 80 yılda bir olduğu gibi yeniden patlaması bekleniyor. T CrB’nin patlama zamanı olarak Eylül 2024 tahmin ediliyor. Gökye çıplak gözle görülecek parlak bir ay sonra ışığını yavaş yavaş kaybederek yeniden karanlığa gömülecek.

Öte yandan Şira ise çekerek geliyor. Yerçekimi kuralları değişebilir deniyor. Bu durum volkanların patlamasına sebep olabilir. Çok büyük elektromanyetik fırtınalarla, hem elektronik sistemlerin işlemez hale gelmesine, canlı hayat, maden-metalürci, sanayi alanında çok büyük değişimlere sebep olması, iklim değişikliğine sebep olabileceği, ayrıca büyük tsunamilere sebep olmasından, daha fazla yer sarsıntısı, şimşek ve gök gürlemesinden endişe edilir.

Bu hadiselerle ilgili olarak (Mürselât 77/8; Tekvîr 81/2)’de “… ve zamanı gelince yıldızların ışıklarının söneceği” belirtilmektedir. Bu zamanla yıldızların ışığının aşılması, ya da kıyamet günü gökyüzünün karanlığa gömülmesi gibi de anlaşılabilir.

Fukuyama “Tarihin sonu” deyince bu olay oluyor. Oysa bizi dini kaynaklarımızda bunun adı “Ahir zaman” yani “Zamanın sonu”, “Dünyanın sonu”dur. “Öbür/öteki dünya” deyince çok fazla bir anlam yüklenmiyor, ama bunu İngilizce söylerseniz, daha fazla bir anlam yükleniyor. “MetaVerse” aslında pekala “Öteki dünya”, şeklinde tanımlanabilir.

Bütün bunların Rabbi Allah ise / ki öyledir, o zaman ne gam. Beni gören, duyan, bilen, kadir-i mutlak, hüküm sahibi, bütün noksanlardan, zaman ve mekandan münezzeh bir Allah var ve O benim İlahım ve Rabbim. Amenna ve saddakna.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 511 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar