5 Soruda Hamas ile El Fetih'in İmzaladığı Pekin Bildirisi

5 Soruda Hamas ile El Fetih'in İmzaladığı Pekin Bildirisi

Hamas ve El Fetih'in aralarında olduğu 14 Filistinli grup, Çin'in arabuluculuğunda bir araya geldi. Taraflar, geçici ulusal uzlaşı hükümeti kurma niyetinde anlaşmaya vardı.

Filistin’de Hamas ve El Fetih arasında ulusal birlik hükümeti kurulması konusunda anlaşma sağlandı. Çin'in arabuluculuğunda düzenlenen görüşmelerde, 14 farklı Filistinli grup arasında Pekin Bildirisi imzalandı.

ANLAŞMAYI KİMLER İMZALADI?

Filistinli 14 grubun üst düzey temsilcileri, 21 Temmuz'da başlayan uzlaşma görüşmeleri sonrası birlik oluşturmayı amaçlayan Pekin Bildirisi'ne imza attı. Başta, Hamas ile El Fetih'in aralarında bulunduğu örgütler şöyle:

- İslami Direniş Hareketi (Hamas)

- Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi (El Fetih)

- Filistin Halk Kurtuluş Cephesi

- Filistin Kurtuluşu Demokratik Cephesi

- Filistin İslami Cihad Hareketi

- Filistin Halk Partisi

- Filistin Halk Mücadelesi Cephesi

- Filistin Ulusal Girişim Hareketi

- Filistin Halk Kurtuluş Cephesi - Genel Komutanlık

- Filistin Demokratik Birliği (FIDA)

- Filistin Kurtuluş Cephesi

- Arap Kurtuluş Cephesi

- Filistin Arap Cephesi

- Halk Kurtuluş Savaşının Öncüleri

TARAFLAR HANGİ KONULARDA UZLAŞMAYA VARDI?

Çin'de bir araya gelen taraflar, mevcut Filistin temel yasasına uygun geçici ulusal uzlaşı hükümeti kurma niyetinde anlaşma sağladı. Filistinli grupların uzlaşma sağladığı belirtilen maddeler ise şöyle:

"1. Siyonist saldırganlığa karşı koymak ve ABD tarafından desteklenen işgalci devlet ve yerleşimci çeteler tarafından işlenen soykırımı durdurmak için ulusal çabalar birleştirilecek. Ayrıca, Batı Şeria, Kudüs ve Gazze Şeridi de dahil Filistin topraklarının bütünlüğünü korurken, halkımızı anavatanları Filistin’den sürme girişimlerine direnme ve Siyonist varlığı Gazze Şeridi ve işgal altındaki diğer tüm topraklardaki işgalini sona erdirmeye zorlama konusunda da uzlaşıldı.

2. Filistinli gruplar, İsrail’in Filistin Devleti topraklarındaki varlığının, işgalinin ve yerleşimlerinin gayrimeşru olduğunu teyit eden ve bunların bir an önce ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Uluslararası Adalet Divanı’nın kararını memnuniyetle karşıladı.

3. 4/5/2011 tarihinde Kahire’de imzalanan Ulusal Uzlaşma Anlaşması ve 12/10/2022 tarihinde imzalanan Cezayir Deklarasyonu temelinde, gruplar Mısır, Cezayir ve Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu’ndaki dostlarının yardımıyla bölünmeyi sona erdirecek anlaşmaların uygulanmasını aşağıdaki şekilde takip etmeye devam etme konusunda mutabık kaldılar:

a) Başta 181 ve 2334 sayılı kararlar olmak üzere ilgili Birleşmiş Milletler kararlarına uygun olarak başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması ve 194 sayılı karar uyarınca geri dönüş hakkının sağlanması taahhüdü.

b) Filistin halkının işgale direnme ve uluslararası yasalar ve Birleşmiş Milletler Şartı uyarınca işgale son verme hakkı ile halkların kendi kaderlerini tayin hakkı ve bunu elde etmek için mevcut tüm araçlarla mücadele etme hakkı.

c) Filistinli grupların mutabakatıyla ve yürürlükteki Filistin Anayasası temelinde (Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas) Başkan’ın kararıyla geçici bir ulusal birlik hükümeti kurulması. Bu hükümet, Batı Şeria, Kudüs ve Gazze Şeridi’nin birliğini vurgulayarak tüm Filistin toprakları üzerinde yetki ve otoritesini kullanacaktır. Filistin devletinin topraklarındaki tüm Filistin kurumlarını birleştirerek, Gazze Şeridi’nin yeniden inşasını başlatarak ve onaylanan seçim yasasına göre mümkün olan en kısa sürede Merkezi Seçim Komisyonu gözetiminde genel seçimlere hazırlanarak başlayacaktır.

d) Onaylanan seçim yasasına göre yeni Ulusal Konsey’in oluşturulması ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) kurumlarının geliştirilmesi ve ulusal sorumluluğun üstlenilmesinde siyasi ortaklığın derinleştirilmesi için pratik adımlar atılıncaya kadar, 4 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan Filistin Ulusal Uzlaşı Belgesi’nde mutabık kalındığı üzere siyasi karar alma sürecinde ortaklık için birleşik geçici liderlik çerçevesinin etkinleştirilmesi ve düzenlenmesi teyit edilmiştir."

"4. Başta Gazze Şeridi olmak üzere Batı Şeria ve Kudüs’te halkımızı anavatanlarından koparmaya yönelik girişimlerine karşı direnmek ve bunları engellemek; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul kararları ile Uluslararası Adalet Divanı’nın görüşü doğrultusunda yerleşimlerin ve yerleşimlerin genişletilmesinin gayrimeşru olduğunu teyit etmek.

5. Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki halkımıza yönelik acımasız kuşatmanın kırılması ve insani ve tıbbi yardımın herhangi bir kısıtlama veya koşul olmaksızın ulaştırılması için çalışmak.

6. Filistin’de savaşan halkımızın kahramanca kararlılığını ve yiğitçe direnişini desteklemek ve onaylamak, işgalin yok ettiklerini yeniden inşa etmek, şehit ailelerini, yaralıları ve evlerini, mülklerini ve geçim kaynaklarını kaybeden herkesi desteklemek.

7. İşgalcilerin komplolarına ve Mescid-i Aksa’ya yönelik sürekli ihlallerine karşı koymak ve Mescid-i Aksa’ya, Kudüs şehrine ve İslami ve Hıristiyan kutsal mekânlarına yönelik her türlü zarara direnmek.

8. Filistin halkının şehitlerini saygıyla anmak ve işgal hapishanelerinde ve kamplarında çeşitli işkence ve baskılara maruz kalan cesur mahkumlara tam destek verdiğini teyit etmek ve onları işgalin esaretinden kurtarmak için mümkün olan tüm çabalara öncelik vermek."

NEDEN ÇİN'İN ARABULUCUĞUNDA İMZALANDI?

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, bildiride tüm Filistinli grupların fikir birliğine dayalı ve mevcut Filistin temel yasasına uygun geçici ulusal uzlaşı hükümeti kurma niyetinin vurgulandığını ifade etti. İran-Suudi Arabistan yakınlaşmasında da Çin'in üstlendiği arabuluculuk rolü dikkat çekmişti.

Filistin sorununun çözümünde karşıt görüşlerde olan Filistinli gruplar Pekin’de ilk kez nisan ayında bir araya gelmişti.

Tarafların arabuluculuk için ABD, Batılı ülkeler ya da bölgesel aktörler yerine Çin’i tercih etmesi, küresel diplomatik eksenin doğuya kaymaya başladığının işareti olabilir. BBC Türkçe'den Hilken Doğaç Boran'ın konuştuğu Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi’nden Dr. Ceren Ergenç’e göre bunun altında, Pekin’in "Küresel Güney" olarak adlandırılan gruptaki ülkelere yönelik yaklaşımı yatıyor.

İSRAİL'İN TEPKİSİ NE OLDU?

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, X sosyal medya platformundan, Çin'de toplanan Filistinli grupların 'ulusal birlik anlaşmasına' yaklaştıklarını duyurmasına ilişkin açıklamada bulundu. Hamas ve Fetih’in İsrail’in saldırıları sonrası 'Gazze'nin ortak kontrolü' için Çin’de bir anlaşma imzaladığını belirten Katz, şu ifadeleri kullandı:

“Gerçekte bu (Gazze’nin Filistinli gruplarca yönetilmesi) gerçekleşmeyecek. Çünkü Hamas yönetimi ezilecek ve (Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas) Abbas Gazze’yi uzaktan izleyecek.”

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller ise, bildiri metnini henüz incelemediklerini dile getirdi. Miller, "Ancak, çatışma sonrası Gazze'nin yönetimi ele alındığında, Hamas'ın bir rolü olamaz" diyerek, "Aylardır Hamas'ın terör örgütü olduğunu ifade ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Gazze ve Batı Şeria'nın birleşerek Filistin yönetimi tarafından yönetilmesini istediklerini aktaran Miller, "Hamas için bir rol öngörmüyoruz" sözleriyle devam etti.

TARAFLAR NE DEDİ?

Fetih Hareketi Devrim Konseyi Üyesi Teysir Nasrullah, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hareketinin bu diyalogu başarıya ulaştırmak için elinden geleni yaptığını belirterek, ağırlığını başarısızlığa uğramaması yönünde koyduğunu ve maddelerinin uygulanmasını beklediklerini söyledi. Sonuç bildirgesinde yer alan geçici uzlaşı hükümetinin kurulmasına ilişkin ise Nasrullah, “Uzlaşı hükümetinin kurulması, İsrail’in bu saldırılarının durdurulmasına bağlı. Zira kurulsa bile, Batı Şeria'da ve Gazze'de çalışma yapamaz” dedi.

Hamas'ın Uluslararası İlişkiler Ofis Başkanı Musa Ebu Merzuk ise, "Uzlaşının uygulanmasını ve öncekiler gibi kağıt üzerinde kalmamasını ümit ediyoruz" açıklamasında bulundu. Ebu Merzuk, 7 Ekim Aksa Tufanı'nın, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde çok şeyi değiştirdiğine işaret ederek, Pekin’deki toplantıda 'tarihi anlar' yaşandığını ve imzaladıkları bildiriyi uygulamaya geçirme konusunda başarılı olunması temennisini ifade etti. Ebu Merzuk, kağıt üzerinde kalan eski uzlaşı anlaşmalarına dikkati çekerek, bu bildirinin de öncekiler gibi olmamasını istediklerini vurguladı.

Filistin İslami Cihad Hareketi Siyasi Büro Üyesi İhsan Ataya ise yaptığı açıklamada, hareketin, "İsrail'in tanınmasını açıkça veya zımnen içeren her türlü formülü reddediyoruz" ifadesini kullandı ve "gaspçı işgal rejiminin" meşruiyetinin tanınmasına yol açacak uluslararası kararları öngören hiçbir formülü dahil kabul etmediklerini vurguladı. Ataya, İslami Cihad Hareketi’nin FKÖ’den İsrail’i tanıma kararını geri çekme talebinde bulunduğu belirterek, hareketin, soykırıma karşı mücadeleyi ve Filistin davasını tasfiye etme planlarını yönetecek bir acil durum komitesi veya acil durum hükümeti kurulması çağrısında bulunduğunu kaydetti.

Filistin Ulusal Girişimi Genel Sekreteri Mustafa Barguti ise, “Pekin Bildirisi, soykırım, ilhak, yerleşim ve Yahudileştirme suçları karşısında Filistin ulusal birliğinin sağlanmasına yönelik önemli, ileri ve ciddi bir adımı temsil ediyor” dedi. Barguti bildirinin, “Moskova toplantısında elde edilenler üzerine inşa edildiğini, ancak derhal uygulanması gereken spesifik ve somut adımların ayrıntılarını içerdiğini” de dikkati çekti/

gazeteduvar