Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

6’lı yapının taahhütnamesi

Seçimlere kilitlenmiş siyasi hayatımızda ana soru “20 yıllık iktidara devam mı, yoksa yeni bir iktidar mı?” etrafında toplanmış durumda. Mevcut sistemde her iki alternatif için de toplumun yüzde 50 artı 1’inin desteğini almak gerekiyor. Onun için mevcut iktidar da örtülü bir koalisyonu andırıyor, alternatif iktidar girişimleri de bir tür koalisyon olmak zorunda.

Mevcut iktidar biliniyor. Yaptıkları biliniyor, yapacakları daha kolay öngörülüyor.

Onun için siyaset heyecanının alternatif yapılanma olarak 6 muhalefet partisinin oluşturdukları masa etrafında yoğunlaştığı söylenebilir.

Bunun yanında HDP’nin de içinde yer aldığı bir başka oluşumun tavrı da “nerede duracağı” açısından ilgiyle takip ediliyor. Ama gene de ana alternatif oluşumun 6’lı masa etrafında şekillendiği açık.

6’lı masanın son buluşması, Gelecek Partisi ev sahipliğinde gerçekleşti. Masa biraz uzun periyodlarda buluşmasına rağmen, masa etrafında oluşturulan komisyonlar farklı alanlarda raporlar hazırlıyor. Yani orada bir hareket var.

Davutoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen ve 7.5 saat süren 29 Mayıs toplantısında hem kimi spesifik alanlarda yapılan çalışmaların kamuoyu ile paylaşılacağı bilgisi verildi, hem de 6’lı yapının bir tür anayasal vizyonu “millete teahhütname” sunumuyla kamuoyu ile paylaşıldı.

Belli ki emek verilmiş bir metindi bu. Metin, bir anlamda mevcut iktidarın “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” içinde probleme dönüşen uygulamalarının onarılması gibi bir hassasiyet zemininde hazırlanmış gibiydi. Mesela şu başlıkların açılımıyla:

-Kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı güçlendirilmiş parlamenter sistem.

-Özgürlükçü kamu düzeni.

- Her tür ayrımcılığa son verecek çoğulcu, katılımcı ve özgürlükçü demokrasi.

-Düşünce, ifade ve basın özgürlüğü.

-Din ve vicdan özgürlüğü

“Toplumsal barış ve tarafsız-bağımsız yargı önünde hesap verebilirlik.

-Sosyal devlet ve gelir adaleti

-Üretim ve istihdam odaklı ekonomi.

-Siyasi etik reformu.

-Etkin ve itibarlı dış politika.

Bu temel ilkelerin muhtevasına bakıldığında bir kısmının mevcut iktidara destek veren toplum kesimlerinin yeni bir iktidar döneminde kazanımlarını kaybetme endişesini izale etme amacı taşıdığını, bir kısmının bazı politikaların iyileştirilerek devam edeceğini, bir kısmının ise, mevcut iktidarın ekonomik, siyasal, yargısal, siyasi etik yönüyle ve özgürlüklere ilişkin uygulamalarıyla halkın canını yakan uygulamaların ortadan kaldırılacağını bildirdiği görülüyor.

Farklı siyasi gelenekten gelen 6 siyasi partinin, böyle bir taahhütnameye imza atması birbirini denetleyen bir yönetim modeli olarak Türkiye’ye ilginç bir oluşumu vadetmiş oluyor. Koalisyonların kimi yönetim zorlukları getirdiği doğru, ama yine koalisyonların iktidar içinde bile bir tür “kuvvetler ayrılığı” oluşturduğu, bu yönüyle de yanlışları en aza indirme imkanını sunacağı düşünülebilir.

Şöyle diyelim, bu yapı içinde mesela Gelecek Partisi var, DEVA var, Saadet var, İyi Parti ve Demokrat Parti var, bu partiler arasında da en azından nüanslar söz konusu, bunların varlığı CHP için bir supap olabilir, CHP’nin varlığı muhafazakar taleplerin dengelenmesi için supap olabilir, İyi Parti’nin varlığı bir başka hassasiyet açısından önemli… Ben mesela bu yapı içinde “Kürt siyaseti”nin hem kendisinin dengelenmesi hem kendisinin denge unsuru olması açısından önem taşıyabileceğini düşünürüm.

Şu anda Cumhur İttifakı’nın böyle bir iç denetim imkânı sunduğunu söylemek kolay değil. Onun için hukuk, siyaset, ekonomi, dış politika alanlarında yanlışların düzeltilmesi sadece bir yerlere toslamaya ya da güç sahibi kişilerin kendi kendilerini denetleme insafına bağlı oluyor.

Oysa sistem bu değil. Devlette herkesi bağlayan kurallar olmalı ve o kuralların uygulanması da denetlenebilir olmalı.

6’lı yapı, bu taahhütname ile kendisini halka karşı da birbirlerine karşı da bağlıyor. Bu önemli bir deneme.

Belki buradaki etkinlik, her siyasi damarın yapı içinde ihmal edilebilir, ıskalanabilir konumda olmaması, bir anlamda eşit ağırlık sahibi olmasıyla mümkün olacaktır. Şu veya bu çizgi ikinci, üçüncü, beşinci planda gözükürse sancının önce halka, oradan da yapı içine yansıması kaçınılmaz olacaktır.

Sadece CHP’ye indirgenemeyen ve farklı kamuoyu araştırma kurumları tarafından ölçülmekte olan halktaki karşılığı ciddi bir “iktidar adayı” gibi görünen 6’lı yapının, şu anda bile iktidarı kendini toparlamaya zorladığı açık seçik görülüyor. Hiç olmazsa sandıkta denetlenebilir olmanın erdemidir bu ve denetlenebilirlik, en başta iktidar kadrolarının sağlıklı kalmasının zeminidir.

Bu yazı toplam 585 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar