ABD 100 bin kişiyi toplu katletti

ABD 100 bin kişiyi toplu katletti

ABD'nin 1950 yılındaki Kore Savaşı sırasında 100 bin kişilik siyasi mahkumu topluca kurşuna dizmeye karar verdiği ortaya çıktı

ABD'nin 1950'lerdeki Kore savaşı sırasında Güney Kore yetkililerinin yüz bin kadar siyasi mahkumu toptan kurşuna dizmesini engellemediği bildirildi.

Güney Kore'de 2 yıldır çalışan "Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu"nun üyelerinden tarihçi Jung Byung-joon, "En önemli şey, Amerikalıların bu infazları durdurmamış olmasıdır. Suç mahallindeydiler ve fotoğraflar çekip, raporlar yazdılar" dedi.

Güney Kore askerlerinin, ilerleyen Kuzey Kore ordusuna katılmalarını engellemek için öldürdüğü kişilerin sayısının ihtiyatlı tahminlere göre yüz bini bulduğu belirtiliyor.

ABD ve Sovyetler Birliği'nin 1947'de Kore'yi kuzey ve güney olarak ikiye bölmesinden sonra, Güney'deki ABD askeri hükümeti güneyli komünistlerin partisi Kore İşçi Partisi'ni yasa dışı ilan etti. 1948'de egemenlik kazanarak iktidara gelen güneydeki Devlet Başkanı Syngman Rhee yönetimi bütün solcu siyasi faaliyetleri yasakladı ve 25 Haziran 1950'de Kuzey Kore'nin güneyi işgaliyle savaşın başlamasına kadar 30 bin siyasi mahkumu hapse attı.

İki Kore arasında savaş çıkmasının ardından Güney Kore hükümeti, solcu sempatizanların toplandığı Ulusal Yönlendirme İttifakı'nın üyelerini de hapse attı.

Komisyon üyeleri, ittifak üyelerinin çoğunun dalga dalga yapılan infazlarda öldürüldüğüne inanıyor. Güney Kore ordusu ve Amerikalı danışmanları 29 Haziran 1950'de güneye doğru çekilirken, Seul'den işgalci kuzey ordusunun başkent Seul'deki hapishaneleri boşalttığını ve hapisten çıkan mahkumların kuzey ordusuna katıldığı haberleri geldi.

Üst düzey Amerikalı danışmanlardan Yarbay Rollins S. Emmerich, daha sonra ABD ordusu tarihçileri için yazdığı gizli notta, eskiden Pusan olarak bilinen liman kenti Busan'da olanları anlattı.

78 sayfalık bu gizli rapora göre, astlarından biri Emmerich'e bir Güney Kore alay komutanının Busan'daki hapishanede bulunan 3500 komünist şüpheliyi kuzey ordularına katılmalarını engellemek için kurşuna dizmeyi planladığını söyledi.

ABD Ulusal Arşivleri'ndeki bu belgeye göre Emmerich, Koreli alay komutanı Albaya Kuzeylilerin Busan'a beklendiği kadar erken gelmeyeceğini belirterek, bu tür katliamlara "göz yumulamayacağını" söyledi.

Ama daha sonra Albay'a "düşman Busan'ın dış mahallelerine gelirse hapishanenin kapısını açıp mahpusları makineli tüfeklerle vurmasına izin verileceği" söylenmiş.

Yayınlanan Amerikan Ordu Tarihi'nde bulunmayan ve katliamlarla ilgili olarak ortaya çıkarılan ilk belge olarak görülen bu pasaj, Amerikan ordusunun bu tür katliamlara önceden izin verdiğini gösteriyor.

Komünistlere yönelik kanlı temizlik harekatının işgalden hemen sonra başladığı ve 1950 sonbaharına gelindiğinde, öldürülenlerin 150 kadar toplu mezara gömüldüğü kaydedildi. Komisyon üyesi Kim, komisyonun 100 bin kişinin öldüğü tahmininin "çok ihtiyatlı" olduğunu belirtiyor.

Komisyon, bu ay sonunda toplu mezarlardaki kazı işlemlerine yeniden başlayacak. Tokyo'dan Güney Kore güçlerine komutanlık yapan Amerikan ordu komutanı Douglas MacArthur'un, Daegu yakınlarında aralarında 12 ya da 13 yaşında bir kızın da bulunduğu 200 ila 300 insanın toplu halde vurularak öldürüldüğünü Ağustos 1950 ortalarında öğrendiği, ama bu konudaki raporla ilgili, raporu ABD'nin Güney Kore büyükelçisine göndermekten başka bir işlem yapmadığı belirtildi.

Güney Kore ordusundaki Amerikalı başdanışman Tuğgeneral Francis W. Farrell'ın 15 Ağustos'ta Amerikan komutanlığına katliamları soruşturmasını önerdiği, ama böyle bir soruşturma yapılmadığı kaydedildi. Bir ay sonra Daejeon'daki başka bir katliamın Amerikalı subaylar tarafından çekilen fotoğrafları Washington'daki Savunma Bakanlığına gönderildi.

Fotoğraflarla birlikte gönderilen ve bir Amerikan albayı tarafından yazılan raporda, Güney Korelilerin binlerce "siyasi mahkumu" öldürdüğü belirtildi.

Gizliliği kaldırılan belgelere göre, Seul Güneyliler tarafından geri alındıktan sonra Güney kuvvetleri Kuzeylilerle işbirliği yapan Seul'deki solcuları öldürmeye başladı.

ABD'nin müttefikleri İngilizler durumu protesto edince, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Dean Rusk, İngilizlere Amerikalı komutanların "bu tür katliamları durdurmak için ellerinden geleni yaptıklarını" söyledi.

Ama 19 Aralık 1950'de Dışişleri Bakanlığının MacArthur nezdindeki bağlantı görevlisi W.J. Sebald, Dışişleri Bakanı Dean Acheson'a çektiği telgrafta MacArthur komutanlığının katliamları Güney Korelilerin "iç meselesi" olarak gördüğünü ve "herhangi bir şey yapmaktan kaçındıklarını" yazdı.

Katliamları önlemek için harekete geçen İngilizler oldu ve Seul dışındaki "İdam Tepesi"ni ele geçirdi. İtirazları önlemek için Güneyliler gazetecilerin katliam bölgelerine girmesini yasaklarken, ABD Dışişleri Bakanlığı üst düzey diplomalarından katliam haberleri konusunda yorum yapmaktan kaçınmalarını istedi.

En azından 2010 yılına kadar görev yapacak olan Güney Kore Hakikat ve Uzlaşma Komisyonunun, ABD'nin sorumluluğu ile ilgili araştırmalarını tamamladıktan sonra ABD'den genel bir araştırma yapmasını isteyeceği belirtildi.