ABD Arapları rahat bırakmıyor
ABD ve İsrail, Arapları bölmek için kapsamlı bir plan yürütüyor: Arap-İsrail sorununun çözümü ve Lübnan'da ulusal uzlaşı sağlanması kasıtlı olarak engelleniyor.
Lübnan'daki Hizbullah hareketinin manevi lideri Seyyid Hüseyin Fadlullah'ın Bahreyn gazetesi Al-Wasat'ta çıkan makalesi...
ABD ve İsrail, Arapları bölmek için kapsamlı bir plan yürütüyor: Arap-İsrail sorununun çözümü ve Lübnan'da ulusal uzlaşı sağlanması kasıtlı olarak engelleniyor, Irak'taki mezhep savaşı yapay, İran'ın nükleer programı da tehdit aracına dönüştü. Araplar bu oyuna gelmemeli
ABD Başkanı George W. Bush düşman hükümetin başbakanı Ehud Olmert'le, İsrail'i tanımadığı, önceden imzalanan anlaşmaları kabul etmediği ve şiddete son verdiğini ilan etmediği takdirde Filistin hükümetinin tanınmaması yönünde anlaştı. İsrail ise hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmeyecek.
ABD Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice'ın Olmert ve Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'la buluşması da bunu teyit ediyordu. Bakan İsrail ve Filistin devletleri üzerinde anlaşmaya varılmasından, uluslararası toplumun 'Ortadoğu Dörtlüsü' kanalıyla kabul edilmesinde ısrar ettiği tacizkâr şartlara uygun biçimde söz etti.
Bu durum buluşmayı Filistinliler açısından başarısız kıldı. Zira ABD başkanı ve yönetimi güvenlik konusunu görüşmelerin önşartı olarak belirlerken, herkes sorunun aslında bütün Filistin topraklarına hükmeden işgalden kaynaklanan siyasi bir mesele olduğunu biliyordu.
Nükleer silah iddiası kof
ABD, Yahudilere yerleşimleri genişletme, Kudüs'ü Yahudileştirme ve Filistin topraklarını müsadere eden ayrımcı faşist duvarın inşasını tamamlamaları imkânı tanıyan bir 'zaman geçirme oyunu' oynuyor. Bununla birlikte, mültecilerin dönüş hakkı da engelleniyor. Zira uluslararası toplumla İsrail'in ortak planı çözümü engellemeyi öngörüyor. Oysa Filistin yönetimindeki baskın siyasi grup, İsrail ve ABD'nin saygı duymadığı Beyrut zirvesindeki Arap girişimine bağlı kalarak, 1967'de işgal edilmiş toprakları alabilmek için Filistin topraklarından ödünler verdi.
ABD Dışişleri Bakanı bölgeye, Arap-İsrail sorununu çözmeye çalıştığı mesajını vererek Arap ülkelerini aldatmak amacıyla geldi. Rice, Irak işgali ve İran'la mücadele konusundaki ABD planının desteklenmesinde aralarında eşgüdüm kurmaları için, dört Arap ülkesinin istihbarat yetkililerini de çağırdı. Amaç, ABD'nin istediği istihbarat planını, bölgeyi boş işlerle uğraştırarak başka bir siyasi plana hizmet etmesi için işleve koymak. Böylelikle ABD'nin Arap-İslam dünyası üzerinde kontrol sağlama projesi, Arap ve Müslümanların aleyhine olacak küstahça çıkarlara hizmet etmesi için uygulanacak.
İran'ın nükleer programı dosyası da, Tahran'ın tehdit edilmesi ve ABD-Avrupa şartlarına boyun eğdirilmesi amaçlı bir Amerikan aracı. Hedef, İran'ın uranyum zenginleştirmeyi durdurması ve ileride İran halkının zaruri ihtiyacı haline gelecek barışçıl nükleer projelerde nükleer deneyimden istifade etme planının dondurulması.
Bu engelleme, İran'daki en üst düzey İslami yetkililerin bunun dini açıdan yasak olduğunu açıklamasına rağmen, Tahran'ı nükleer silah üretmekle suçlayarak yapılıyor.
Amerikalılar ve Avrupalılar bu suçlamayı hiçbir temele dayanmaksızın yöneltiyor. Bu sorun, ABD ve müttefiklerinin Amerika-Avrupa politikalarına boyun eğmeyen devletlere yaptırım öngören uluslararası kararlar çıkarmak için BM Güvenlik Konseyi üzerinde kurdukları hâkimiyette de görülüyor. Bu durum dünya için tehlike oluşturmaya başladı. ABD, zayıf halkların gelecekleri üzerindeki etkilere boyun eğmesi için küstah planlar yapıyor. İsrail de, Arap dünyasında hiçbir devletin karşı çıkmaya ve Arap ve İslam bölgesini tehdit eden nükleer silahlarını tartışmaya cesaret edemediği şımarık devlet olarak kalıyor.
Arap ve İslam dünyasındaki sorun, ABD yönetiminin tehlikeli bir karmaşa hali yaratmaya çalışması. ABD, islam ülkelerinin etnik ve coğrafi çeşitliliğe dayanan ilişkilerini bozmak veya engellemek amacıyla, Sünnilerle Şiiler, ılımlılıkla aşırılık ve 'Arapçılık'la 'Farsçılık' arasındaki anlaşmazlıklar gibi, bölgede önemli değişikliklere yol açacak birçok fitneyi körükledi.
Zira ABD, destekçileri ve özellikle de rejimler tarafından körüklenen fitneler kanalıyla din veya ümmet düzeyinde İslam gerçekliğini yıkmayı planlıyor. Bizler bütün bunlar karşısında ümmeti, bu küstah saldırıya titiz bir planlamayla nasıl karşı koyacaklarını öğrenmeye davet ediyoruz.
Irak da, insanları üniversite, okul, mescit ve pazarlarda ayrım gözetmek-sizin biçen vahşi patlamalarla çocuk, kadın, yaşlı ve genç sivilleri parçalamaya çalışan yırtıcı vahşiler yüzünden kan kaybediyor. Bu kimselerin direnişten dem vurması gerçekten trajikomik.
Ölen işgal gücü askerlerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor, ancak her gün yüzlerce Iraklı ölüyor ve yaralanıyor. Bu durum onların direnişin 'paklığı'na sahip olmadıklarını gösteriyor. Direniş vatan içinse, bütün silahlarını işgalciye çevirmeleri gerekir.
Arap ve İslam dünyası Irak'taki şartların iç yüzünü bilmeli; gerçek tabloyu bozmak için Irak gerçeğini yanlış yansıtan, birçok yalan bilgi
akıtan mezhep ayrımcılığı yanılgısına düşülmemeli. Iraklılar, gruplar arasındaki ilişki kopukluluğunun mezhep, ırk ve siyasi düzeyde hiçbir kazanım getirmeyeceğini bilmeli. Herkes birlik olarak bütün vatan için büyük kazanımlar düşünmeli. Zira siyasi çekişme sadece işgalciye yarar. Herkesin işgalin bütün ülkeden çekilmesi için güçlü bir planla direnme noktasında işbirliği yapması gerekiyor.
Lübnan'da gerçekçi çözüm zor
Lübnan'a gelince; Rice, bölgedeki siyasetini harekete geçirmek konusunda ABD'nin, Lübnan'ı birçok ülkeye baskı yapmak için tercih ettiği bir saha olarak gördüğünü ifade etti. Lübnan'ı, ülkedeki iç krizi çözmeyi amaçlayan birçok girişimi geçersiz kılma planları için bir 'fırsat' olarak gördüğünü de belirtti. Tıpkı Filistin'deki çözümü geçersiz kılan ABD politikası gibi...
ABD, bölge ülkeleri arasındaki ilişkileri bozmayı, halklar arasında mezhep kavgası körükleyerek Arapların karmaşa planlarına boyun eğmesini istiyor.
Bu yüzden bölgesel ve uluslararası çekişmelerin ana sahasına dönüşen Lübnan'da gerçekçi bir çözümden konuşmak zor. Özellikle de, siyaset çevreler arasındaki ekonomik çöküşe bile yol açacak düzeydeki güven yokluğunun gölgesinde...
Son olarak Lübnan'ın siyaset sahnesindeki yetkililere diyoruz ki, vatanın, halkın ve geleceğin Lübnan'ı için samimi Lübnanlılar olun. Kendi özelliklerinize veya mezheplerinize takılıp kalmayın. Birbirinize yönelik suçlamalarla girdiğiniz bu kısır tartışmanın ülkeyi kurtarmayacağını, aksine heykelin herkesin başına düşmesine yol açacağını bilin.
MUHAMMED HÜSEYİN FADLALLAH
(Bahreyn gazetesi Vasat, Hizbullah'ın ruhani lideri, 2 Mart 2007-Radikal)