Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

ABD: Boyalı kâğıt imparatorluğu bir illüzyon mu?

Dün kaldığımız yerden devam edelim. Evet, ABD kâğıttan kaplan. Kapitalizmin, emperyalizmin Truva Atı. Hemen belirtelim bu zenginlik bütün Amerikan halkının zenginliği değil. ABD’de on milyonlarca evsiz, hiçbir sağlık ve sosyal güvencesi olmayan insan var. ABD bir sosyal hukuk devleti değil.

ABD çizgi film kahramanı “Ayı Yogi”ye benzetilebilir. Boşlukta yürüyen bir ülke ABD. Aşağıya baktığında düşecek.

ABD bugün dünyanın en borçlu ülkesi. Sömürü çarkı durduğu an iflas edecek. Bu sistemin ayakta durabilmesi için savaşlar, terör ve darbeler olmak zorunda. Bu çarkın yakıtı, halkların kanları, gözyaşları ve çalınan alınterleridir. Bu yakıtı bulamazlarsa bu bisiklet devrilir. Ve devrilecek de.

FED’i daha iyi anlamak için biraz gerilere gidelim. Yani henüz dünya ekonomisinin yüksek enflasyon ile tanışmadığı zamanlara doğru bir yolculuğa çıkalım. ABD yasalarına göre, dolarının basılması yine belli miktarda altının desteği ile sağlanıyordu. FED-Federal Reserve, her 1 doların basılması için “40 cent” tutarında altın rezervi tutarak bunun garantisini vermek zorundaydı... Fakat 1929 yılında başlayan ve 1931 yılına kadar ABD’de ve dünyada yaşanan yüksek enflasyon, kamu açıklarının ortaya çıkmasına neden oldu. ABD’de ekonomik durum ağırlaştı. Daha doğrusu “Ağırlaştırıldı!.” ABD Başkanı Roosevelt de çözüm olarak ilk önce 1932 yılında altına sabitlenmiş olan dolar basımını serbest bıraktı. Şimdi tekrar 1970›li yıllara dönecek olursak, ABD dışındaki biriken-rezerv olan dolarların karşılığında altın stoklarının yetersizliği konusunda finans dünyası, başta Fransa olmak üzere Almanya ve Japonya›yı kaygılandırmaya başladı. ABD Başkan Nixon baskılar artınca, doların altına konvertibilitesini aynen başkan Roosevelt’in 1932 yılında yaptığı gibi kaldırdı. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Yapılan anlaşma uluslararasıydı ve ABD bu anlaşmayı tek taraflı olarak sona erdirdi! Kudüs konusunda BM’nin kararı olmasına rağmen, İsrail’in tek başına Kudüs’ü başkent ilan etmesi ve ABD’nin yaptığı gibi. Yani “Ben yaptım oldu” gibi bir emrivaki politikası.

ABD; FED, IMF ve Dünya Bankası üzerinden, İngiltere Libor üzerinden, OfShoreler ve İsviçre kayıt dışı stoklarla para piyasasını kontrol etmeye başladılar. Enflasyon ve faiz manipülasyonu ile dünya, sömürü çarkına atılarak borç kıskacına alındı.

ABD’li sapkın Federal Reserve’cilerin yarattığı bu haksız rekabetin, insanlığı ve onun ürettiği değerleri tehdit etmesi kaçınılmazdı. Böylesi emek dışı Bretton Woods sistemi ABD’nin petrol ve savaş oyunları için kullandığı araç haline dönüştü. 

Prof. Dr. Hüseyin Bağcı “Dünya üzerinde silah satışı yapan ilk 10 şirketin 8’i Amerikan menşeli, 2’si de Batı menşelidir. 20 yıllık süreçte Irak’ın silah için Batı’ya verdiği para 320 milyar dolardır” dedi. Bu rakamın tüm körfez ülkelerindeki tutarı ise aynı yıllarda 2 trilyon dolar olduğu tahmin edilmektedir. Özetleyecek olursak; Federal Reserve’ciler ilk önce, Roosevelt’e 1932 yılında, ABD’de 1929-1931 yılları arasında yaşanan ekonomik krizi bahane ederek, doların altın karşılığı basılmasını iptal ettirdiler. Sonra da, ele geçirdikleri ABD ile 44 devleti, 2. Dünya Savaşı’nın ağır ekonomik şartlarını kullanarak, 1944 yılında doların rezerv para olması için karar verdirdiler. Kabul ettirdiler ve 1945 yılında IMF kuruldu! 1944 yılında; 100 $. = 1 ONS (31. gr altın) 1 ONS altın, 35 $. 2010 yılında (10 Şubat); 100 $. (Doların basım maliyeti 0.07 Sent’tir) 1 ONS altın 1.075.- $’dır. 1994-1960 yılında; 1 varil petrol (159 litre) 2-3 $. 2010 yılında (Şubat); 1 varil petrol (159 litre) 75-80 $. Günümüzde 100 ABD Dolarının 0.07 Sent’in karşılığı ise 100 milyonu aşan insan kanı, 1. ve 2. Dünya Savaşı, Vietnam, 11 Eylül, Afganistan, Irak, yarın İran, Suriye ve Türkiye.. diye devam edecek olan dünya terörüdür. Tekrar ifade etmek gerekirse, savaş, terör ve darbeler bu düzeni sürdürmek içindir. Bu sistem varlığını sürdürmek için medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi ve STK’ları tepe tepe kullandılar, kullanmaya da devam ediyorlar.. Gezi olaylarını hatırlayın.

Federal Reserve için, 1, 5, 20, 50 ve 100 banknot doların basım maliyetleri 0.07 senttir. Türkiye ise IMF’ye 11 Mart 1947 yılında üye oldu. Prof. Dr. Bülent Gökay, “FED’in Amerikan Dolarını petrol ticaretine yön veren para birimi olarak muhafaza etme amacı, Irak işgalinin temel nedenidir. Bu neden, sadece Irak petrolünü kontrol etme amacından daha önemlidir” der. Sonuçta 2008’deki bir değerlendirmeye göre, ABD’nin tek sırrı olan bu gerçek ile son krizde “25 trilyon dolar uçup” gitti. Bugünkü ABD, varlığını ve uluslararası mali piyasalarda gerileyen rekabetini, FED’in karşılıksız doları basması ile sağlamaya devam etmektedir. Şimdilik tek güvencesi askeri alandaki üstünlüğüdür. Bunun da tek başına işe yaramadığını, Afganistan ve Irak’ta gördü. ABD kamuoyu ise bu kirli oyunun tamamını, geçen seçimlerde başkan adayı olan Ron Paul’un hedefleri ile öğrendi. Ron Paul seçim propagandası sırasında, “Doların olmayan karşılığı için yeniden altın standardına geri dönelim” derken, ‘ABD Merkez Bankası-FED’in lağvedilmesini’ istedi. Irak’taki ABD askerini çekeceğini ve CIA’yı da kapatacağını açıkladı. 

Bugün gelinen noktada FED ve Pentagon da kendi aralarında çelişkili. Dünyayı yola getirmek için para mı, güç mü öncelikli olacak. Demokratlar, Cumhuriyetçiler, Globalistler aynı düşünmüyorlar. 

Kâğıt Para (Kaime) tartışması devam ederken, bir de plastik para çıktı. Gençliğimde “evlenmeyin bekarlar naylon kızlar çıkacak” diye bir şarkı vardı.. Naylon kızlar da çıktı. Naylon para da.. Artık Humanoidler dönemi. Yapay zekâlı insanımsı robotlar. Onların kullanacakları bir de paraları olmalıydı: Al sana Bitcoin. Taler’den önde Dolar vardı. Almanlar yeni kripto paralarının adını Taler koydular..

Şimdi buyurun tekrar şu malum zat, Sarraf davasına bakalım. “Ben ambargo koydum sen niye uymadın” diyor. Tabi uymamız gerekirdi. Çünkü biz “Küçük Amerika’yız”. Hani şu “ucuz asker deposu olan ülke! Artık “Hayır” diyen bir Türkiye olduğunu unutuyor. FETÖ namı diğer “The cemaate” veya CIAmate (Siz Made in CIA da diyebilirsiniz) Türkiye’de yaptıramadıkları darbeyi, şimdi kendileri ABD’de yapıyor!. İş başa düştü. Maşa olmayınca ateşe kendi ellerini uzatıyorlar. Bütün bu terör, darbe, savaşların asıl gayesi karşılıksız Dolar üzerinden ekonomiyi ve siyaseti yönetmek ve kurdukları bu lanet olası düzeni sürdürmek. Kendi çıkarları ve egemenlikleri için kurdukları FED’den geçmeyen parayı karapara ilan etmek istiyorlar. Dolar kapitalizmin büyülü kâğıdıdır ve bugün yaşanan kriz sadece ABD’nin değil, kapitalizmin krizidir. Bugün dünyanın en büyük sorunu Dolar sorunudur. Türkiye’nin bugün yaptığı çıkışlar aslında bu gerçekleri dünya kamuoyunun gündemine taşımak anlamına geldiği için Türkiye’ye öfke duyuyorlar. Her “Faiz” kelimesini duyduklarında onun için rahatsız oluyorlar.

Federal Reserve Banks (FED), 1913 yılında ABD Dolarını basma yetkisi aldı ve o günden bugüne dünya rahat yüzü görmedi. Selam ve dua ile..

 

yeniakit

Bu yazı toplam 1012 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar