"ABD, FETÖ Yerine Yeni Örgüt Yaratmayı Deneyecek"
Avrasyacı düşüncenin günümüzde öne çıkan teorisyenlerinden biri olan Aleksandr Dugin'in yeni kitabı, 'İnsanlığın Ön Cephesi Avrasya' bu ay Kaynak Yayınları tarafından okuyuculara sunuldu.
Avrasyacı düşüncenin günümüzde öne çıkan teorisyenlerinden biri olan Aleksandr Dugin'in yeni kitabı, 'İnsanlığın Ön Cephesi Avrasya' bu ay Kaynak Yayınları tarafından okuyuculara sunuldu.
Dugin'in geniş planda Avrasya'daki askeri, siyasal ve iktisadi dinamikleri ele aldığı bu yeni eserinde bilhassa Türkiye'ye yönelik kuvvetli saptamalar mevcut. Bu saptamalarda, Türkiye'deki sorun genel olarak, dünyanın iki önemli siyasi güç merkezi olan Atlantik ve Avrasya cepheleri arasındaki mücadele üzerinden jeopolitik bir bakış açısıyla tarif ediliyor. Olaylara bu pencereden baktığımızda, karşımıza Türkiye'nin, 18 Şubat 1952’de başlayan NATO macerasından bugüne geçirdiği karanlık süreçlerin aydınlanmış bir portresi ortaya çıkıyor.
'FETÖ DAĞILACAK ANCAK NİHAİ ÇÖZÜM BU DEĞİL'
Kitabında, 15 Temmuz'daki başarısız darbe girişiminin ardından ABD'nin Fethullahçı Terör Örgütü'nü (FETÖ) büyük ölçüde ıskartaya çıkardığını vurgulayan Dugin'e göre, FETÖ çözülecek. ABD ise bu örgütün yerine başka bir örgüt yaratmayı deneyecek. Bu bağlamda ABD, gelecekte çıkarlarına hizmet eden politik, jeopolitik veya sosyal bir güç yaratmak için herhangi bir etnik, dini, kültürel ya da politik hareketi kullanabilir.
Dugin kitabında örgütün geleceğini ve ABD'nin ortaya koyabileceği potansiyel hamlelere dair öngörülerini şu sözlerle tarif ediyor: “FETÖ dağılacak, ama nihai çözüm bu değil. Çünkü ABD Taliban veya El-Kaide’yi de kullanmıştı ancak bir süre sonra bunlara yatırım yapmayı bıraktılar. Bu örgütler aşağı yukarı bağımsız hâle geldiler. Ama aynı zamanda terör örgütü olmaya ve etraflarındaki her şeyi yıkmaya da devam ettiler. Fakat bence Türk tipi geleneksel İslam temellerine dayanan Gülen örgütünün durumuna bakarsak, Türkiye’de tamamen yasaklandığı için hiçbir geleceği yok. Türklerin desteği olmadan bu tarikat ilerleyemez, var olamaz. ABD’nin desteği de gelecekte var olabilmesini sağlamak için yeterli değil. Başka bir şey hayal edeceklerdir...”
'ABD'NİN ERDOĞAN HÜKÜMETİNE SAVAŞ İLANI'
Dugin, kitabın ilerleyen bölümlerinde, Türkiye'de yaşanan 15 Temmuz hain darbe girişimini, uzmanlık alanı olan jeopolitik bir bakış açısıyla değerlendirmeye devam ediyor. Bu bağlamda, darbe girişiminin yalnızca Türkiye'yi ilgilendiren bir siyasi meselesi olarak değerlendirilemeyeceğini savunan Dugin, “Bu kesinlikle jeopolitik bir meseledir. Çünkü Erdoğan’ı indirmeye ve Türkiye’de iç savaş çıkarmaya çalışan Fethullahçı terör örgütünün arkasında çok büyük bir oyuncu, çok ciddi bir jeopolitik güç vardı” diyerek önemli bir tespite kapı açıyor.
Dugin'e göre Rusya da, 15 Temmuz soruşturmasına bu noktada dahil oldu. Dugin'in anlatımıyla, “Bu sadece Türkiye’nin iç meselesi değildi. Bu vaka sadece bir siyasi gücün diğerini alaşağı etmeye çalışması da değildi. Bunun arkasında jeopolitik hesaplar vardı.”
Merkezi ABD’de olan Fethullahçı şebekenin arkasında CIA ajanları olduğunu vurgulayan Dugin'e göre, söz konusu hareket ABD tarafından Erdoğan hükümetine yönelik yapılan bir tür savaş ilanıydı. Bu durum Erdoğan tarafından Fethullah Gülen’in iadesi talep edildiğinde netleşti. Zira, söz konusu talep ABD tarafından reddedildi.
Dugin'e göre, “Bu jeopolitik darbe girişimiyle ABD, bir nedenden ötürü memnun olmadığı Erdoğan’dan kurtulmayı hedefledi. Ardından da Amerika’nın Ortadoğu’daki stratejilerini Erdoğan’ın yapmadığı biçimde takip edecek olan kendi kuklasını getirecekti.”
SORUŞTURMADA RUSYA DESTEĞİ
Dugin, 15 Temmuz'a yönelik çözümlemelerine bölgesel işbirliği vurgularıyla devam ediyor. Buna göre, özünde jeopolitik bir hamle olan bu girişimi tek bir ülkenin güvenlik ve istihbarat birimlerine dayanarak çözmek oldukça zor. Bu sebeple, Ankara ve Erdoğan, ortak çıkarlara sahip olduğu diğer jeopolitik güçlerin desteğine ihtiyaç duyuyor. Bu noktada Rusya, ABD'nin süreç üzerindeki etkisini dengeleyebilecek önemli bir aktör olarak ön plana çıkıyor. Dugin'e göre bu hem Türk hem de Rus toplumunu güvence altına alabilecek son derece mantıklı bir ilişki.
Kaynak : Aydınlık