ABD karşıtlığının ana nedenleri üzerine...
John Esposito
Çocukluğumu geçirdiğim Brooklyn'de İslâm'a ve Müslümanlara aşina idim. 1960'ların sonlarında üniversitede okurken bölüm başkanı bana İslâm'la ilgili bir programı tercih etmemi tavsiye ettiğinde "Bunu neden yapayım, nasıl iş bulacağım?" diye düşündüm.
Günümüzde, İslâm ve Ortadoğu manşetlere hakim durumda. Amerikan Müslümanları Amerikan mozaiğinin temel unsurlarından birini oluşturuyor, İslam artık Amerika'da üçüncü ve en hızlı gelişen büyük din konumunda.
Yüzyılın başında, Amerikan kamu alanlarında İslâm ve artan mevcudiyetine (İslâm merkezleri, Müslüman sosyal ve eğitim organizasyonları ile okullarımızda, üniversitelerimizde ve iş dünyamızdaki Müslümanların sayılarındaki artışa) dair bilgi patlamasını esas alarak bir kitap kaleme alıyordum: İslâm'ın Geleceği: 21. Yüzyılda Müslümanlar. Fakat bütün bunlar, Amerikalı Müslümanlar da dahil pek çok masum Amerikalının hayatını alan 11 Eylül 2001'deki korkunç ulusal trajedi ile değişti. Bunun yerine sonu gelmeyen "Niçin bizden nefret ediyorlar?", "Müslüman aşırılıkçılığının ve terörizmin sebepleri nelerdir?", "İslâm, şiddeti esas alan bir din midir?" gibi bir dizi soruya cevap vermek amacıyla Kutsal Olmayan Savaş: İslâm Adına Terör ile birlikte İslâm Hakkında Herkesin Bilmesi Gerekenler adlı kitapları yazdım.
11 Eylül'ün ardından Başkan George Walker Bush, Amerika'nın İslâm'a karşı değil global terörizme karşı bir savaş başlattığını vurgulamıştı. Bununla birlikte terörist azınlığın devam eden eylemleri (Müslüman ve Hıristiyan) din adamlarının nefret dolu beyanlarıyla bir araya geldi, buna ilaveten İslâm karşıtı talk show programlarının sunucuları ile siyasi yorumcular dünya dinleri arasında ikinci büyük dini oluşturan İslâm'ı ve Müslümanların çoğunluğunu anlamamızı zorlaştırdılar. USA Today ile Gallup tarafından geçenlerde yapılan bir ankette ortaya çıkan sonuca göre, Amerika'daki azınlıkların önemli bir kısmı Müslümanlara karşı olumsuz duygular veya önyargılar beslemekte ve terörizmi engellemek için Müslümanlara karşı ağırlaştırılmış güvenlik kıstasları uygulanmasını desteklemektedirler. Ankete katılanların % 44'ü Müslümanların dini inançlarında çok aşırıya kaçtıklarını söylemektedir. Amerikalıların neredeyse dörtte birine yakını, yani % 22'si bir Müslüman ile komşu olmak istemediğini belirtmekte, yarıdan azı da ABD Müslümanlarının Birleşik Devletler'e sadık olduklarına inanmaktadır.
Müslümanları hedef alan hatalı politikalar...
Günümüzde, Amerikalıların çoğunluğu global terörizme karşı bir savaşın yürütüldüğünü düşünürken İslâm dünyasının önemli bir kısmı ise İslâm'a ve Müslümanlara karşı bir savaş olduğunu düşünmektedir. Fas'tan Endonezya'ya kadar uzanan Müslümanlar Amerika'yı nasıl görüyorlar? Bizim yaşam tarzımıza karşı körü körüne bir nefret mi var? Gallup'un dünya çapında gerçekleştirdiği bir anket tam tersini gösteriyor. Anket yapılan 10 ülkedeki (Fas, Mısır, Lübnan, Ürdün, Türkiye, Suudi Arabistan, İran, Pakistan, Bangladeş ve Endonezya) Müslümanlar çoğunlukla, teknoloji ve bilimsel gelişmelerin yanında sahip olduğu değerler sistemi, çalışma disiplini, hürriyet, seçme özgürlüğü, hukukun hakimiyeti, adil siyasi sistem ve cinsel eşitlik nedeniyle Amerika'ya hayran olduklarını ifade etmişlerdir. Anket yapılan İslâm ülkelerinin her birinde ezici bir çoğunluk ifade özgürlüğünü desteklemekte ve hemen hemen her ülkede çoğunluk kadınların da erkeklerle aynı hukuki haklara sahip olması gerektiğini düşünmektedir.
Müslümanlar, Batı ile ilişkilerini geliştirecek olan şeyler hakkında ne düşünüyorlar? Ankete katılanların en yoğun şekilde verdiği cevaplar "İslâm'a karşı daha fazla anlayış ve saygı gösterilmesi", "ekonomik gelişmeye/istihdama" yardımcı olunması ve "bizim işlerimize karışılmasına bir son verilmesi" şeklindedir. Çoğunluk ABD'nin bölgede self determinasyon ve demokrasiyi teşvik etmede ciddi olduğuna inanmamaktadır. Batı karşıtı duygular, bizim yaşam tarzımızın, kültürümüzün veya dinimizin değil politika ve faaliyetlerimizin bir sonucudur.
11 Eylül'den beş yıl sonra İslâm dünyasında artan Amerikan karşıtlığı ile İslâm korkusunun her ikisi de çok dinli ve çok kültürlü Batı dünyamızda İslâm ve Müslümanlara karşı bir ayrımcılık ve düşmanlıktır ve büyüyen bir tehdittir. Müslümanlar ile gayrimüslimler aynı şekilde global terörün kurbanları olmuşlardır. Her iki taraf da problemden çok çözümün bir parçası olmalıdır. Her iki taraf da siyasi liderlerini başarısız politikalarından sorumlu tutmalı ve nefrete yol açan din adamları ve inançlarıyla; karşılıklı olarak şeytanlıkla meşgul olan militan dini ve siyasi liderlerle, ideologlarla ve medya yorumcularıyla savaşmalıdır. Şayet Amerika yeni bir Ortadoğu'nun inşasında rol oynayacaksa, Amerika'da, ülkeyi büyük yapan ve çoğu Müslüman'ın hayran olduğu prensiplere ve değerlere tekrar sahip olabilmek için yeni bir tartışma başlatılmalıdır.
(*) Bu yazıyı Zaman için kaleme alan Prof. John L. Esposito, Georgetown Üniversitesi'nde Din ve Uluslararası İlişkiler hocasıdır. Dalia Mogahed ile birlikte kaleme aldığı Şimdi Beni İşitebiliyor musunuz? Bir Milyar Müslümanın Sesi (Can You Hear Me Now? Listening to the Voices of One Billion Muslims) isimli kitabı yayınlanmak üzeredir.
dunyabulteni