ABD ve İşbirlikçileri Hedeflerini Gerçekleştiremeyecek
İstanbul’da 15-17 Kasım 2007 tarihlerinde Kudüs için gerçekleştirilen ve medya organlarının raporlarına göre geniş Türk halkının katılımıyla birlikte...
İstanbul’da 15-17 Kasım 2007 tarihlerinde Kudüs için gerçekleştirilen ve medya organlarının raporlarına göre geniş Türk halkının katılımıyla birlikte dünyanın dört bir yanından gelen 5000 davetliyi kapsayan buluşma birçok anlam taşıyor.
Öncelikle katılımın türü, özel ve ayrıcalıklıydı. Zira Müslüman alimleri, Hıristiyan din adamlarını, siyasetçileri, sendikacıları, halkçıları, edebiyatçı, şair ve sanatçıları, sosyal aktivistleri kapsıyordu. Türkiye dışından gelenlerin yolculuk ve oturum masraflarını kendileri karşılamaları da bir diğer özellikti. Engeller olmasaydı katılım katlanırdı.
KUDÜS SİYONİST KÜSTAHLIĞA KARŞI ÇIKIŞIN SEMBOLÜ
Bu noktadan hareketle birinci anlam, Kudüs için İstanbul buluşmasına katılanlar bağlamında ortaya çıkıyor: Kudüs, Arap ve Müslümanların birliğinin ve Siyonist oluşumun temsil ettiği düşmanlığa, faşistliğe ve küstahlığa karşı buluşmanın sembolü olarak kaldı ve kalacak. Siyonist oluşum Kudüs’ü işgal ettiğinden, halkını sürmeye başladığından, mimari kimliğini değiştirmeye başladığından, kutsallıklarını çiğnediğinden ve Yahudileştirmeye kendini vakfetmesinden bu yana durum böyle. Geçmişte de Kudüs’ü Filistin topraklarının gasp eden oluşuma kattığını ilan etmişti.
Kudüs kelimesi, Filistin ve bölgedeki çekişmede bitirici nokta olacak. Kudüs Siyonist oluşumun pençesinden kurtulmadıkça yıkılma tehdidi altındaki Mescidi Aksa, farklı düzlemlerde onlarca yıl daha savaşların ve çekişmelerin fitili olacak.
Üç gün boyunca İstanbul buluşmasının gördüğü konuşmaları, araştırmaları, katılımları ve tartışmaları dinleyenler, Siyonist oluşum ve beraberindeki ABD yönetiminin başka ülkelerin işbirliği ile birlikte hedeflerini asla gerçekleştiremeyeceklerini, aksine uzayan bir çekişmeyi tutuşturacaklarını teyit edeceklerdir. Bu çekişme yüz milyonlarca Arap ve Müslümanın iradesine toslamaktadır. Bu yüzden çekişme yöneticilerin tutumları, düzenli orduların zayıflıkları veya füze, filo ve kitle imha silahı sahiplerinin güçleri sebebiyle asla bitmeyecektir.
ÜMMETİN NABZINI GÖREMEYENLER
Birçok siyasetçi ve kendi ümmetlerinin nabzını kaybedenler, Kudüs ve Filistin meselesinin sona erdiğini, hali hazırdaki emrivakii derinleştirdiğini düşündüler ve bu düşüncelerini resmi tutumların yüzeyi üzerine inşa ettiler, ümmetin iradesini ve şuurunu küçümsediler. Fakat ümmetin nabzının İstanbul’daki Kudüs buluşmasında nasıl ses çıkarmaya başladığını, Kudüslü katılımcıların açıklamalarının İslâm dünyasının dört bir yanından, doğudan batından, kuzeyden ve güneyden, Tança’dan Jakarta’ya kadar bütün Arap ve İslâm ülkelerinden gelenlerin yanı sıra buluşmanın kenti İstanbul’dan çıkan ifadelerle nasıl buluştuğunu göremediler. Bu kimseler işitselerdi ümmete karşı üstünlük taslamayı, ABD ve Siyonizm önünde alçalmayı bırakarak uzun vadeli bir bakış açıları olsaydı hali hazırdaki durumun devam etmeyeceğini, Kudüs’ün zaman ne kadar uzasa da Müslüman Araplara dönmesi gerektiğini anlarlardı.
İSTANBUL VE HZ. EYÜB’ÜN MEKANININ ANLAMI
Boyutları olacak bir diğer anlam ise İstanbul’un kendisinden kaynaklanmakta. Çünkü İstanbul’un ümmetin hatırasında bir yeri var. Çünkü Kudüs için uluslararası bir buluşma yeri olarak dönmesinin bir anlamı var. Konferans, şehid mücahid sahabi Ebu Eyüp El Ensari’yi sembolize eden bir mekanda yapıldı. Her Pazar sabahı Ebu Eyüp El Ensari’nin avlusunda ve etrafında bir milyondan fazla insanın sabah namazı kıldığı anlatılıyor. Ramazan boyunca ise yüz binlerce insan bu mekanda iftar ediyor. Halk girişimleriyle kendiliğinden gelişen bu iki olgunun nasıl meydana geldiğini hiç kimse açıklayamıyor. Siyasi bir yapı taşımadığı doğru ancak Kudüs’ün geleceği ve maruz kaldığı Yahudileştirilmeyi ve El Aksa Camisi'nin uğradığı tehditleri soran herkesin fotoğraf karesi olarak alması, ümmetteki nabzı ve derin bilinci ifade etmektedir.
Katar’da yayınlanan Eş Şark gazetesi, 19 Kasım 2007 Arapça'dan çeviri: Halil Çelik / Vakit