'ABD'nin Hatırı İçin'

'ABD'nin Hatırı İçin'

Senatörlerin Mısır halkının karşı karşıya kaldığı sıkıntı ve baskılarla ilgileri yok.

Fehmi Huveydi*

ABD Kongresi Mısır'daki olağanüstü hali tartışabildiğine göre merak ediyorum acaba, Kahire'deki çöp krizine ve bunun etraftaki içme sularına karışması, LPG ve ekmek sıkıntısı gibi diğer zorlu ve içinden çıkılmaz meslelelerimize de yardımcı olacağı günleri de görebilecek miyiz? Bu soru, bir gazetede dört Amerikalı senatörün Amerikan Kongresi'ne sunulmak üzere, Mısır'da Demokrasi'nin insan haklarının ve sivil özgürlüklerin desteklenmesi başlıklı bir rapor hazırladıklarını gördükten sonra aklıma geldi. Raporda hükümetten farklı alanda taleplerde bulunuluyor. Bunların başında da 1981 yılından beri ülkede hüküm süren olağanüstü hal uygulaması geliyor. Bir diğer talep, hükümetin gerek parlamento ve gerekse başkanlık seçimlerinin uluslararası standartların gerektirdiği şeffaflık ve nezihlik içerisinde geçmesinin sağlanması, seçimlere hile karıştırılmasının engellenmesinin garanti edilmesi. Bir diğer talep, hapis ve işkencelere son verilmesi, düşünce ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskı ve sınırlamaların kaldırılması, ayrıca milletvekilliği üyeliği için adaylık koyabilme ve sivil toplum kurma hususunda getirilen sınırlamaların kaldırılması. Bunların çoğu zaten Mısır'da yıllardır mücadele veren insan hakları aktivistlerinin talep ettikleri ancak hükümetin aldırış dahi etmediği, bu nedenle de Mısır'ın imajının çeşitli uluslararası mahfillerde yerle bir olmasına neden olan talepler...
Gündeme getirilen bu tasarının amacı, bağlayıcı bir karar almak ya da kanun çıkarmak değil konuyla ilgili kanun çıkarılması yönünde talepte bulunmak...Ayrıca bir durum ortaya koymak ve ve bununla ilgili bir tavır geliştirilmek isteniyor. Bunun ABD'nin Mısır'a yaptığı yardımlarla da ilgisi yok. Ancak tabii ki bunun farklı anlamlara gelecek başka anlamları da bulunuyor. Bir çok açıdan bunun siyasi bir skandal oluşturduğunu söylemek lazım. Bir açıdan, Mısır'da herhangi bir şekilde bir reforma ilişkin -resmi kanaldan gelen açıklamaların aksine- ciddi bir umutsuzluğun bulunduğunu gösteriyor. Diğer yandan ise Mısır'daki siyasi güçlerin ve sivil toplum örgütlerinin taleplerinin yerine getirilmesi için hükümet üzerinde baskı kurmaktan ne kadar aciz olduğunu ve bu taleplerin ancak ve ancak dış baskıdan başka her hangi bir yol kalmadığına da işaret ediyor.

Bir başka üzüntü verici ve önemli husus ise, karar tasarısını Kongre'ye sunan senatörlerin, Mısır'a olan kesintisiz desteğinin ABD'nin popülaritesinin gerilemesine ve imajının sarsılmasına yol açtığını dile getirmeleri... Ülkelerinin mevcut Mısır rejimiyle olan ilişkisinin ülkelerinin onur ve prestijini yok ettiğini ve güvenilirliğine tehdit teşkil ettiğini kaydediyorlar.. Kalkış noktaları ise ABD'nin insan haklarına ve demokrasiye saygı göstermeyen bir yönetime kayıtsız şartsız destek sağlamasının doğru olmadığı..(Vefd gazetesi, 7/27).. Senatörlerin Mısır halkının karşı karşıya kaldığı sıkıntı ve baskılarla ya da Mısır'ın uluslararası konumuyla uzaktan yakından ilgileri yok.. Onlar, siyasi prestiji yerlerde sürünen bir hükümetle olan ilişkilerinin kendilerine kazandırdığı şeyi sorguluyorlar.. Nitekim bunu, atmış oldukları adımı gerekçelendirdikleri karar tasarısının önsözünde ifade etmişler, diyorlar ki Mısır, Ortadoğu'da sahip olduğu fikri ve kültürel ağırlığı nedeniyle Amerikan ulusal güvenliği için her zamankinden daha önemli hale gelmiş, bu yüzden de şuankinden çok daha iyi bir durumu hak ediyormuş..

Kararın siyasi etkisi, pratik etkisinden daha fazla olduğu kesin...Ancak bununla birlikte bu durumu küçük görmemek lazım. Zira bu işin sonunun nereye varacağını bilmiyoruz..Kongre'den karar çıkarmakla mı yetinecekler, yoksa konu kartopu gibi büyüyecek ve kongreye intikal ettirildikten sonra basit bir tavsiyeden de öte bir kanun ya da karara mı dönüşecek..Konunun ciddiye almamızı gerektiren şey ise, tasarıyı hazırlayan dört senötürün sayısının, içlerine Cristopher Daud'un katılmasıyal birlikte beşe çıkmış olması..Bu senatörlerin her biri belli ağırlıkları olan insanlar. Kendileri şu ana kadar hiç bir zaman Mısır'a düşmanlık göstermemiş ya da yüklenmemişler, bu durum onların tasarıya özel bir önem verilmesini gerekli kılıyor. Rapora göz atıldığında değerlendirilmesi gereken diğer bir husus ise, son derece isabetli ve ayrıntılı bilgilere yer verilmiş olması... Ayrıca Mısır'la ilgili bütün tasarı ve projelerde adet olduğu üzre fanatiklerin gündeme getirmekte başarılı oldukları Mısır'daki dini azınlıklar ve Kıptilerin haklarından mahrum edilmeleri ve onlara yapılan baskılar gibi hususlar da yer almakta.

Kahire'deki yetkililerin bu tasarıyı nasıl karşıladıklarını bilmiyorum, yıllardır gündeme gelen reform çağrıları karşısında yaptıkları gibi kulaklarını tıkayarak görmezden mi gelecekler, bu çağrılara meydana okuma hususundaki inatlarını gözden mi geçirecekler? Bunu Mısır ve halkı için olmasa da en azından "dost" ABD'nin prestijinin sarsılmasına mani olmak için yapsınlar. Zira her ne kadar Mısır'ın durumuyla ilgili gevşeklik göseterilebilirse de bir süpergücün onuru mutlaka korunmalıdır ve bundan hiç bir şekilde taviz verilemez.





dünyabülteni