Abdurrahman Dilipak: Küresel düzen ölmedi!

Abdurrahman Dilipak: Küresel düzen ölmedi!

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: Küresel düzen ölmedi!/Habervakti.com

Vladimir Putin, ABD başkanlık Seçiminin Sonuçlarını yorumlarken “Yeni Dünya Düzeni'nin öldüğü”nü söyledi. “Yeni Dünya Düzeni'nin geçmişte kaldı şimdi asıl gerçeklerin Ortaya çıkacağı anın yaklaştığını” söyledi.

“Küresel Düzen Öldü” diyorlar, ölmedi!. Çünkü Şeytana kıyamete kadar süre verildi. Onun için de Trump “Tanrıyı kıyamete zorlamak”ta kararlı. Oyun aynı oyun, şimdi oyunun kuralları ve oyuncuları değişecek biraz. Hedef, aynı cehennem, aynı Şeytan’ın ayak izlerinde ilerleyecekler, yöntem güncellenecek ve kullanılacak araçlar yeniden belirlenecek. Global Reset çetesi Trump ekibine “Demokratik bir darbe” yapmaya hazırlanıyordu, şimdi Trump onlara karşı Cumhuriyetçi bir refleksle cevap vermeye hazırlanıyor ve onların mallarına çökecek. Tabii bu arada Filler kapışırken karıncaların hali nice olur bilmiyorum. Yoksa, Fil’le eşek sürüsü mü kapışacak onu da göreceğiz. Ha! Bu arada Trump, şu yamyam ilaç fabrikası ve Biontech’in üzerine yürürse, bu insanlık için büyük bir kazanım. Olacak ve tabii bizim yerli ve milli işbirlikçilerinin de yüreğine korku salacak.

1600’lerin 2. Yarısında. Ortaya çıkartılan “Ulus devlet” ve “uluslararası düzen” dedikleri şey, Papalık ve Derebeylerin, Kızılderililer, Kara derililer ve sarı ırkın sömürülen uygarlıkları, zenginlikleri, bilim, sanat ve felsefelerinin gaspından elde edilen, kanlı zenginliğin paylaşımı için 100 yıl süren iç savaşı durdurmak için yapılan bir anlaşmaydı. 1789 Fransız devrimi ile yeniden şekillendiren, 1. ve 2. Dünya savaşı ile son şekli verilen dünya düzeni 1991’de aslında fiilen sona erdi.2000 yılında fiilen yeni dönem başladı. Aslında 2020’ye kadar yeni dünya düzeni için altyapı kurulacak, 2020-2025 arası geçiş dönemi olacak. 2025-2030 yeniden yapılanma, 2030-2040 eski dönemin tamamen tasfiyesini ön görüyordu. Devlet, şirket, mülkiyet, eğitim, sağlık, media, din, ahlak, dil, gelenek her şey yeniden yapılandırılacaktı. Biyolojik insan nesli sonlandırılacaktı. Geç kaldılar, bu lobinin aktörleri, nihai hedef, yöntem ve liderlik konusunda tam olarak anlaşamadılar.

Bakmayın bizimkilerin, Anayasa, özerklik, ulus devlet tartışmalarına, yeni dünya düzeninde bunların hiçbiri yok. Zaten daha önceki dönemde kalan, Demokrasi, Cumhuriyet, Laiklik, Ulus devlet, milliyetçilik, insan hakları, hukuk devleti, çevrecilik hepsi bu işin kandırmacası idi. Şeytanın oltaya taktığı yemdi. Ağuyu altın tas içinde, bala karıştırıp sundular. “Islah edici” rolü üslenip bozgunculuk yaptılar. İnsanları dinle, ideolojiyle, mefahir ve gelecek hayalleri ile oyaladılar. Din ve devlet büyüklerini İLAH ve RAB edindiler. Dünyada genel olarak “lider” denilen kişiler sırtlarını daha büyük devletler, güç, servet ve iktidar sahiplerine dayarlar.

Özbek asılı Ruzi Nazar (1.1.1917-30.4.2015) soğuk savaş yıllarında CIA’nın Türk dünyası ile ilgili en önemli kilit adamı idi. Onun ilginç bir sözü var “Kürdistanı kurmak istiyorsak Kürtleri kışkırtmak en kolay iş. Zor olan Türkleri uyutacak birilerini bulmaktır. Bize iki adam lazım; biri dindar Müslüman’ları uyutacak, diğeri milliyetçilere ninni söyleyecek.” Aslında FETÖ’yü de, PKK’yı, Apo’yu da, BÇG’yi de aramızda en iyi bilenlerden biri o.. Onun bildiklerini bilmediğimiz için birbirimizi yemeye devam ediyoruz. Çünkü bu yapılar bunun için üretildi. Onun içinde işin aslını öğrenmemizi istemezler.

1980 sonrası Çekiç Güç kurulurken, o birileri bize Musul’u vadediyordu. 1 koyup 3 alacaktık. Kürtleri içindeki silahlı unsurları bastırıp, iş birliği yapacak Kürt aşiretleri üzerinden Irakta bir Kürdistan kuracaktık. Kerkük’ü ile onlarla federasyon yapacaktık. Onlar da daha sonra Türkiye ile ekonomik birlik kuracaklardı. Suriye’ye girerken de Şam Ümeyye camiinde Cuma namazı kılma hayallerimiz vardı. Şunu görelim artık 19.YY sonunda Kapitalizm, Komünizmin, Faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla 21.YY anlamak ve açıklamak mümkün değil. Batı’nın bilimi, sanatı, felsefesi, hukuku, ahlakı, ekonomisi, siyaseti tam anlamı ile hırsızlık ve gayrimeşrudur. Adalet, barış, özgürlük anlayışları da öyle.

Kölelik de kaldırıldı. 1550 başlayan sömürgeleştirme döneminde 100 yıl boyunca kızılderili’leri yok edip kara derilileri köleleştirmeleri, sarı ırkı sömürmeleri yetmedi, bu soygun mirasını paylaşamadıkları için kendi aralarında savaştılar. O da yetmedi, 1. Dünya savaşı, 2. Dünya savaşı, soğuk savaş, terör ve darbeler derken bugünlere geldik. Köleliğe karşı ilk hareketler 1950lerde başladı. 1857 yılında köle ticaretini ilk yasaklayan ülkelerden biri de Osmanlı İmparatorluğu'dur. 1926'da Milletler Cemiyeti bütün dünyada köleliği yasaklamış, daha sonra Birleşmiş Milletler de bu hükmü teyit etmiştir. Eski sistem yıkıldı. Yenisi henüz kurulamadı. İşler şimdi daha da karıştı. Ama bu süreç bir şekilde devam edecek.

Önce, bu süreç kozmik ve teolojik birtakım öngörülülerle ilgili. Trump “Tanrıyı kıyamete zorlamak”tan vazgeçmeyecek. Dahlan senaryosu şimdi daha etkin şekilde hayata geçirilmeye çalışılacak. Trump Chabat üzerinden Karay ve Hazara, Türk Dünyası Hahamlar Birliği konusunu yeniden ısıtacak. Bu konuyla ilgili PYD’yi masada tutacak. Son birkaç gün içinde onlarca uçakla bölgeye yeni silah, mühimmat ve personel taşında. İsrail’in önünde 2 ay var. Bir bahane ile İran’ın askeri altyapısı, limanlar ve rafinerileri hedef alınacak. Hizbullah Lübnan’dan çıkartılacak. İran’ın vurulması ve Hizbullah’un Lübnan’dan çıkartılması sonucu Suriye ve Yemendeki İran’ın desteklediği unsurlar da etkisiz hale getirilmiş olacak.

Bu arada Irak’ta bir Kutsal Şia devletinin kurulması sürpriz olamayacak. Kuşkusuz şu söyleyeceklerim onların planlarını ve niyetleri ifade ediyor. Lübnan’ın, Mısır’ın, Ürdün ve Suriye’nin sınırı yeniden düzenlenecek. Kushner yakında bunun için bölge devletlerini ziyaret edecek. Türkiye’nin bu projede garantör olması istenecek. İsrail yıl başından sonra ateşkesi kabul edecek ama, bu arada kendi içindeki Filistinlileri, Kuzeyde Lübnan’dan alınan topraklara, Golan tepelerinde iskana tabi tutacak. Gazze’nin Kuzeyini Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve Ürdün’le birlikte, bir ticaret, turizm ve eğlence merkezi haline getirecekler. Aynı zamanda Doğu Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol yatakları ortak şekilde işletmeye açılacak. Gazze şeridi Mısıra terkedilecek ve Mısır İsrail’le birlikte Kuzey Gazze’deki bölgede oluşturulacak projede yer alacağı için Gazze sahip şeridi de denizden bu projeye dahil edilecek. Gazze’nin iç ve dış güvenliği, Mısır asker ve polisi tarafından sağlanacak. Gazze Mısıra bağlı bir Belediye olacak ve silahtan arındırılacak, İzzeddin el Kassam terörist ilan edilecek. Hamasın yönetici kadrosu ise bölgeden ayrılmaya zorlanacak ve Filistin ya da Kudüs konusunda artık taraf olarak bulunmayacak. Mısırdaki İnsani yardım tırları ve gelen yardımlar, Gazze halkının ihtiyaçları ve Gazze’nin yeniden imarı için kullanılabilecek. Gazze’ye gelecek yardım gemileri, Mısır limanı üzerinden bu yardımları ulaştırabilecekler. Bu arada Sina, Şarm el Şeyh’e kadar İsrail’e terkedilecek. Burada da Mısırlıların çalışacağı, büyük sanayi ve tarım işletmeleri kurulacak. Yine Lübnan sınır bölgesindeki BM gözetimindeki mülteci kamplarının bulunduğu topraklar da Ürdün’e bağlanacak. Sur içi Kudüs’ün doğusundaki bir bölgeden başlayarak Suriye, Lübnan ve Ürdün’den alınacak topraklara ise, İsrail’in işgal altındaki topraklarındaki Filistinlilerin yaşadıkları bölgelerdeki kişiler tehcir edilecek.

Evet, küresel düzen ölmedi. Aksine Şeytan fazla mesai yapıyor. Bu sürecin durdurulması ve geriye çevrilmesi, insanların kendilerini değiştirmeleri ile ilgili bir konu. Biz kendimizi değiştirmeden, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Liderine, örgütüne, şeyhine tapınan, onları İlah, Rab, kurtarıcı, kaderlerini değiştirecek kişiler olarak görenlerin yönetiminde, korkarım gelecek günler geçen günleri aratır. Başımıza gelen felaketler, düşmanın hilelerinin keskinliğinden çok, bizim liyakatsizliğimiz, cahilliğimiz, zalimliğimiz, korkaklığımız ile ilgili olsa gerek.

DİKKAT Siyaset, Ekonomi, STK, Cemaat, Media, Eğitim bizleri aldatmak için çok büyük ölçüde uluslararası sistemin kontrolünde. Bize birçok konuda yalan söylediler. Onların söylediklerine değil yaptıklarına bakın. Bunların sağı-solu, siyah-beyazı yok. Sizi hasta edenler, aslında size ilaç satmak için sağlık hizmeti verenler olabilir. Onlar Şifahane değil, Hastahane. Dünyayı kirletenler sizin önünüze çevreci olarak çıkacaklar. İnsan hakları, Kadın hakları, işçi hakları, çocuk hakları, hayvan hakları diye mangalda kül bırakmayanların birçoğu sizi birbirinize düşürmek isteyenlerdir. Dini, Mezhebi, Siyasi, etnik, ideolojik kamplaşmanın arkasında bunlar var. Bunların çoğu beyin yıkama yapıyorlar. Sakın bunlara aklınızı kiraya vermeyin. Toplumu manipüle etmek için topluma Uyuşturucu, eğlence, kumara, fuhuş ve spor taraftarlığına yönlendirenler de bunlar. İç ve dış politikaları bunlar manipüle ediyorlar. Toplumsal olayların arkasında bunlar vardır. Hükümetlere danışmanlık yapanlar, toplulukları, örgütleri, siyasi toplulukları, dini toplulukların içine sızıp, icabında onlara fon desteği sağlama bahanesi ile onları yönlendirenler de bunlar. Artık bunlar deşifre oldular.

ABD seçimleri, öncesinde Epstein, Diddy çetesi, dindar gözüken kimi çevrelerin aslında Satanist, Pedefolik Siyonist olduğu gerçeği birçok kişi ve topluluğun maskesini düşürdü. Hala birçok konuda daha karanlıkta kalan nokta var ve bunlar da aydınlanacak bu gidişle. ABD’de bir yandan LGBT, Karbon ayak iyi, iklim ve sağlık politikaları ve aşı konusu konuşuluyor, öte yandan Trump da Epstein’le aynı karede. LGBT’ye karşı çıkan Elon Musk, TransHumanizm projesinin “Nesnelerarası iletişim” ve “NeuraLink” projesine destek veriyor. Gelinen noktada, Gazze konusunda arabuluculuk yapan Katar, Hamas’ın İsrail’le barış görüşmelerini bu şartlarda başlatmayacağını açıklamasından sonra arabuluculuktan çekildi ve HAMAS üyelerini ülkesinden sınır dışı etme kararı aldı. Katar bir şantaja mı boyun eğdi, yoksa başından beri “iyi polis”i mi oynuyordu? BAE Gazze’nin İsrail tarafından işgal edilen Kuzey bölgesinin İsrail tarafından yeniden imarı konusunda iş birliği yapıyor. “Tanrıyı kıyamete zorlamak”tan söz eden, Büyük Ortadoğu Projesi ve Dahlan senaryosunun, CHABAT, Karay ve Hazara projesinin arkasındaki kişi olan Trump bir anda sanki sütten çıkmış ak kaşık oldu.

Yeni dünya düzeni ve Uluslararası yeni bir düzen için iddialarından vazgeçmediler. Sadece kendi aralarında liderlik, yöntem ve nihai hedef konusunda bir anlaşmazlık var. ABD tek devlet olarak kendinin kalmasını istiyor. Bir de kendi içine alacağı İsrail onlar için yeterli olacak. Ötekiler bunlara tabi olacak. AB ve İngiltere bu planda nerede olacak sorusu bugün tartışılmaya devam ediyor. GlobalResetçiler merkeziyetsiz, devletsiz ve bilinen insanın olmadığı bir dünya hayal ediyordu. Rusya ve Çin BMGK’deki dengenin korunmasını istiyor. Şimdi bunlar kendi içlerinde bir kriz yaşıyorlar. Biryandan da aksamalara, gecikmelere rağmen hala süreç devam ediyor. Onun için hepimizin dikkatli olması gerek. Selam ve dua ile.