Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazını iktibas ediyoruz
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!/Habervakti.com
Şimdi asıl soru, ya da sorun şu: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse biz nerede duracağız, kimden yana olacağız? Bu soruya verecek bir cevabımız var mı?
Biz, ABD ile dost, müttefik ve stratejik ortağız. Bu soruya “Amerikano” bir cevap arayan BOP’de ABD ile eş başkanız? Ankara BOP’un içinde mi bir çözüm arayacak, dışında mı?
Kaldı ki, bir Dahlan senaryosunun bir ürünü olan, BM soslu “Filistin devleti”nin garantörü olacaktık, bu durumda bu konuda “uluslararası sistemle birlikte hareket etme kararlılığımız devam ediyor mu?
Bu plandan ayrılıyorsa, bu plan çerçevesinde vatandaşlık verdiğimiz Pedefolik, Satanist, Siyonist CHABAT Terör örgütü üyeleri, 2025’te Hahambaşılığı seçimine hazırlanırken ve KARAY PROJESİ, NUHİ YASALAR açılımı, HAZARA DEVLETÇİĞİ, TÜRK VE İSLAM ÜLKELERİNDE CHABATİST HAVRALARIN AÇILARAK YAHUDİ BİRLİĞİNİN MERKEZİ OLARAK İSTANBUL İLAN EDİLDİKTEN SONRA şimdi bu işin içinden nasıl çıkacağız.
Bu anlamda bizim işimiz Suriye’nin işinden daha kolay değil.
Bakın, İsrail sürekli kışkırtıyor. Yeni Şam yönetimi ne zamana kadar bekleyecek. Peki İsrail’e karşı harekete geçecek olursa Türkiye ne yapacak?
Suriye İsrail’e karşı harekete geçmek için önce Filistin bariyerini aşması gerekecek. FKÖ yönetimi İsrail’in gölgesinde ve himayesinde devlet olma hayalleri kurarken, Suriye’nin İsrail’e girebilmesi için önce Filistin topraklarından geçmesi gerekecek. Bunun anlamı şu, bu durumda Suriye yönetimi bu anlamda önce Filistin’le çatışması gerekecek. İşte bunun içindir ki, Siyonist kongresi, İsrail’i, Filistin içindeki iş birliği yapabilecekleri, güvenecekleri İslam karşıtı grubları silahlandırıp eğitim donatmasını istiyorlar.
Yani yeni Filistin istihbaratı, inzibat güçleri Dahlanist’ler arasında seçilecek ve sadakatları, Gazze ve Batı Şeria’daki ya da diğer yerleşim bölgelerindeki dini grublara karşı yürütülecek operasyonlarla test edilecek. Tutuklananların yargılanması ve sorgulanmaları İsrail istihbaratı ile birlikte yapılacak.
Dahlanist Filistinlilerle birlikte aslında Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Mısır, Ürdün ile Türkiye ve Suriye hükümeti ve halkının tepkileri de test edilmiş olacak. Tabii İran, Yemen, Lübnan, Irak, Katar, Rusya’da, doğrudan ve dolaylı olarak test edilmiş olacak.
Tehlikeli, senaryolar gündemde.. İster misiniz, Ukrayna’nın Rusya’ya yakın sınır bölgesinden Polonya, Romanya ya da Avrupa’nın herhangi bir bölgesine Takdik nükleer bir füze fırlatılsın ve NATO da buna karşı Rusya’ya karşı harekete geçsin.
Hatırlayın Irak’ın işgali böyle bir oyundu. İkiz kuleler kendileri tarafından böyle vuruldu. Bu olay artırılmış bir sanal gerçeklik hikayesi idi ve dünya media üzerinden bu şekilde uyutuldu. Ve ABD bu şekilde Irak’ı işgal etti. Şimdi bu oyunun bir benzerinin tekrarlanması söz konusu. İsrail böyle bir kaos ortamında ne yapacağının hesabını yapıyor bugünden.
Ocak ayına daha uzun(!? Bir süre var. 20 Ocak’a kadar, saatler bile önemli. bakarsınız 20 Ocak’taki devir teslim de gerçekleşmez. Bunun gerçekleşmemesi için bu işler de bir bahane olur. Az zamanda çok şeyler olabilir. Tanrıyı kıyamete zorlamak isteyenler zaten fırsat kolluyorlar. Yeni dünya düzeni için bir dünya savaşı mevcut ulus devletlerden kurtulmak için aslında istenen bir şey.
Geleceği elbette Allah bilir ama, görünen köyün hikayesine göre zor günler kapıda. Biz zaten alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberinin ümmeti değil miyiz? Olacak olan ne varsa o olur. Akacak kan damarda durmaz. Ecelimizden önce ya da sonra ölecek değiliz, rızgımızdan az ya da çok yiyecek de değiliz, kaderimizden başka kaderimiz de yok, o zaman ne gam! Yeter ki, bu oluş içinde savrulup Hak’dan uzaklaşmayalım.
Bu süreçte sınavı en zor olan ülkelerden biri de bizim ülkemiz. İçerideki iktidarı ve muhalefeti ile savruluş korkutuyor beni.. Aranılan Ömerler nerede, çevremizdeki Ömerler kim? Dışarıdan gelen bir bedevi içeride herkesi tek tek süzüp, “Muhammed kim?” diyor, Hz. Muhammed’i ayrıcalıklı bir konumda göremiyor. Onu diğerlerinden ayırt edemiyor. Hz. Ömer Kudüs önlerindeki iken onu karşılamaya gelenler devede binili olanı Ömer zannetmişlerdi. Oysa Ömer devenin yularını tutandı. Deve’de ise “Ömer’in kölesi” oturuyordu! Biz bu şeyleri anlatarak geldik buralara ve sonra geldiğimiz yer neresi ortada.. Biz “Kul” ve “köle” arasındaki farkı bile anlatamadık çevremize.
Bana söyler misiniz, Suriye ile İsrail karşı karşıya gelirse biz ne yapacağız?. Suriye yönetimi İsrail’le hesaplaşmak isterse Filistin rejimi kimin yanında durur zannediyorsunuz? Aceleyle Filistin devletini ilan edip Türkiye’yi garantör yapmak isteyenlerin niyetlerini anladık mı şimdi..
Kürtler, PYD’nin Kürdistanı’nın niçin acil bir konu olduğunu anladılar mı? Mesele Kürtlerin devlet sahibi olması değil. “Davud Koridoru” bunun için açılmadı. İsrail için savaşacak gönüllülere ihtiyaç var. Onun için Filistin devleti gerekli, onun için Kürdistan gerekli.
Zaten değil mi ki, sonunda devlet filan kalmayacak. Trans Humanizm sonrası hedeflerine ulaşırlarsa, kafalara NeuraLink Chipleri takıldıktan sonra biyolojik insan yok ki Türk-Kürt ayırımı olsun. Din, mezheb yok ki, ayrılık, gayrılık olsun. Kadın erkek de yok. Çünkü artık Biyonik bir robota dönüştürülecek olan ve Siborg olarak tanımlanacak olan eski insan, makine ve hayvan eşitlenecek ve nesnelerarası iletişimin nesnesi olarak yeni bir hayata başlayacaklar. PKK ve PYD’nin, DEM ya da HDP’nin hiç böyle bir gündemi oldu mu? Ya da Ankara bu gündemi önceledi mi?
Geçen gün İletişim Başkanlığı bir forum düzenlemiş, Yapay zekanın kontrolü için sınırlandırılmasından söz ediyor. Üzgünüm, aklınızın başınıza gelmesi geç oldu. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Akıllı evlerde oturuyorsunuz, akıllı iş yerleri var. TOGG’u bile akıllandırdınız. Akıllı telefonlarımız, bilgisayarlarımız var. 5G’yi yapıp yapay zeka networkunun altyapısını siz kurmadınız mı? Yapay zeka nano Chip’le ve Kuantum matematiği ile yazılımı ile çalışacak geçiş dönemi tamamlanınca. Bütün insanlar, hayvanlar ve bilgisayarlar aynı sisteme entegre olacak. Herkes ve herşey bu sistemin nesne’si olacak. Deri altı Chip’leri deri altına yerleştirmeyi dijital dönüşümün stratejik eylem planına ben yazmadım. Kimlere GENDER’i yazan da ben değilim. Yapay zeka süreci tamamlanınca onu yönetecek bir de yapay Bilinç devreye girecek. Bunu durdurmaya çalışanların sistemleri kitlenecek. Deri altı chip’leri de takılınca bu düşünceleri bile resetleyebilecekler. Artık her şey ve herkes onların erişimine açık, gizli ve sistemin kontrolü dışında hiçbir kurum ya da kişi yok. Geçmiş olsun. Başardınız! Övünmeyi, dövünmeyi bırakalım da, ne yapacağız ona bakalım. İHA-SİHA’larla bugünkü savunma sanayi ile olacak iş değil mu? Çelik kubbeleri bypass etmenin bazı yolları var ama İsrail de bile çok da başarılı olmadı. Zaten bu teknoloji Alçak irtifa uydularından gelecek laser ve RF saldırılarına karşı etkili değil. Yüksek irtifa uyduları Titan’lara karşı da. HARRP ile de bu sistemler belli bölgelerde kolayca blokaj edilebilir. Ama bundan iyi bir PR ve uygulamadan da iyi bir iş çıkabilir birileri için. Öte yandan laboratuvar ölçeğinde bu çalışmaların bir sonraki aşamaya geçmek için bilinmesi gerekli. Micro Chip de öyle. Yoksa Micro Chiple bu saatten sonra ekonomi ve savunma planlaması yapılamaz.
Şimdi bir yol ayırımına geldik. Karar vermemiz ve sonuçlarına da katlanmamız gerek. Bundan sonra olacaklar benim partim, benim liderimle, benim kadromla olacak iş değil. Belki önce şu algı manipülatörleri ve trollerin fitnesinden toplumun kurtarılması gerek. Sonra oturup bu konuları ciddi bir şekilde düşünmemiz, Halka bazı gerçeklerin anlatılması gerekiyor artık. Bu kafa ile görüyorsunuz ne PKK sorununu ne Kıbrıs’ı ne FETÖ sorununu çözebiliyoruz.
Hem Suriye’yi hem kendimizi düşünmemiz gerek. Şunu görelim, birbirimize rağmen bir zafer kazanamayız, dünyayı birbirimize cehennem etmek kolay. Ancak birlikte bir zafer kazanabiliriz. Bunun için herkesin birçok şeyi yeniden düşünmesi gerekecek. Son pişmanlık fayda vermez.
İtiraf edelim ki, biz cahillerden ve zalimlerden olduk. Şimdi tevbe zamanıdır. Sonra da dua.. Allah’ın yardımı olmadan gerçek bir zafer mümkün değil. Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur. Ve bilelim ki, Allah cahillere, zalimlere, müstekbirlere,, müfsidlere, mütrefinlere, hırsızlara, arsızlara, haddi aşanlara yardım etmez. Selam ve dua ile.