Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Adayda zorlanılıyor

Seçim sürecinin Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayında kilitlendiği bir gerçek. Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil tüm Cumhur İttifakı’nın bile muhalefetin muhtemel adayını dört gözle beklediği açık. Bu durumda Millet İttifakı paydaşlarının “liderler dahil” kendi adaylarına yoğunlaşmaları normal değil mi?

Peki liderler, seçecekleri Cumhurbaşkanı’nın nasıl bir yönetim sergileyeceğini belirlemiş durumda mı?

Yol haritasını belirlemekten söz etmiyorum sadece. Yol haritasını belirlersiniz ama, sonunda siyaset yapılacağına göre nasıl bir siyasi profil çizeceği konusunda bir uzlaşmaya varıldı mı, diye soruyorum.

Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi bir Cumhurbaşkanı mı olsun, ya da şu an sayın Kılıçdaroğlu muhtemel aday gibi göründüğüne, kendisi öyle davrandığına ya da mesela CHP onu vazgeçilmez Cumhurbaşkanı adayı gibi gördüğüne göre, sayın Kılıçdaroğlu’nun şu andaki iş tutma tarzı yarının Adayının da bu profilde olmasının benimsendiği anlamına mı geliyor?

Bu soruyu sormam, böyle bir Aday profiline eleştirel yaklaştığımı gösteriyor sanırım. Ben, Erdoğan türü bir profile karşı olduğumu da yazıp duruyorum. Neden? Çünkü bu tür profiller “Milletin birliğini temsil” tanımının içini sağlıklı doldurmuyor. CHP lideri olmak ya da Ak Parti lideri, aynı zamanda

Cumhurbaşkanlığı konumunun da içini otomatikman doldurur demek değil çünkü.

Bu tanımdan siyasi niteliği sıfır bir profili çizdiğim de sanılmasın. Mevcut sistem içinde orası elbette siyasi bir hüviyeti ifade ediyor, edecek. Ama hüner de hem siyaset yapıp hem toplumun tamamını kucaklayan bir devlet adamı gibi hareket edebilme becerisinde odaklaşıyor.

Millet İttifakı, Cumhur İttifakı’nın Tayyip Erdoğan şahsında ete – kemiğe bürünen sistemin en çok toplumu kamplaştırma boyutuna itiraz ediyorsa, ortaya çıkaracağı sembol kişinin, toplumun her kesimine sağlıklı bir dokunuş gerçekleştireceğinden emin olmalı değil mi?

Belki de Tayyip Erdoğan da, Cumhurbaşkanlığına gelirken, yeni görevine uygun bir kişilik donanımına yönelmeliydi. O kendisi için de ülke için de daha iyi olurdu.

Şimdi şayet sayın Kılıçdaroğlu aday ise, toplumun önüne seçim kazanıldığında nasıl bir Cumhurbaşkanı profili konacaksa, onun donanımı ile çıkmalı, diye düşünüyorum.

Bu zor mu?

Mevcut liderlerden her birisi, mevcut kişilik donanımları ile toplumda nasıl karşılık bulmuşlarsa onunla halkın huzuruna çıkacaklar ve ona göre de karşılık oluşturacaklar. Mı?

Bilmem bu konu üzerinde düşünüldü mü? Sayın Kılıçdaroğlu düşündü mü, diğer liderler düşündü mü?

Yani soru şu:

Millet İttifakı paydaşları, ağırlıklı olarak adayın mevcut siyasi hüviyeti toplum tarafından “tanımlanmış” birisi olmasından mı yanadır yoksa hem mevcut liderlerden birisi olacaksa, onun yepyeni bir imaj yüklenmesini bekler, ya da daha çok toplumun “Tamam, işte bu!” diyeceği yeni bir ismin toplum önüne konmasını mı tercih ederler?

Öyle bir ismin riski yok değil. Geçmişte, Anayasa Mahkemesi Başkanı iken demokratik konuşmalar yaptığı için Cumhurbaşkanlığında uzlaşılan Ahmet Necdet Sezer’in, sonrasında problem haline gelmesi hafızalardadır.

Siyaset dışından gelen birisinin, kimi vesayet odaklarının tesiri ile hem kendisini oraya getirenlerin hem de toplumun hassasiyetlerini dışlama riski de var.

Dolayısıyla “Aday işi” kolay değil. Şunun şurasında da aday ilanı için çok az bir zaman kaldı.

Ne denebilir, 13 Şubat tarihi konuşuluyor aday belirlemek için… Ya da bir miktar sonrası. Daha fazla da vakit yok zaten.

Bu toplantılarda adayın ismi kadar “nasıl bir temsil” sergileyeceğinin kriterleri de konuşulmalı. Liderlerden birisi veya bir başkası, sonuçta 6 liderin “hassasiyet bileşkesi” de olacak değil mi? Paydaşlardan birisi zülf-i yâre dokunduğunda ötekine nasıl savunma düşüyorsa, ortak adayın sürçü lisanları çok daha fazla savunma gerektirecektir.

Dikkat edilirse, AKP’li bir milletvekilinin “Liderin ayakkabısını yalama” densizliği Tayyip Erdoğan’a yük oluyor, insanlar “Bay Kemal – Bay Bay Kemal hafifliği”ni de negatif haneye yazıyorlar.

Seçimde Cumhur İttifakı’nın liderliği de Millet İttifakı’nın liderliği de sınanacak. Bence toplumun önüne herkes iyi temsiller koymaya özen göstermeli. Şu veya bu taraftan değil, memleket tarafından yazıyorum.

AYM’YE HELAL OLSUN!

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na Zühtü Arslan, yeniden seçildi. Arslan 8 oyla seçilirken seçimde, AYM üyesi İrfan Fidan 5, Kadir Özkaya ise 2 oy aldı. Yüksek Mahkeme üyelerinin özel desteklerle jet yükselişlere kapıyı kapatan sağduyusunu kutluyorum.

Bu yazı toplam 479 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar