Afganistan Cephesi'nden Mesaj Var

Afganistan Cephesi'nden Mesaj Var

Taliban'ın resmi haber kaynağı "Shahamat"a konuşan Afganistan İslam Emirliği Şura Meclisi üyesi Şeyh Mevlevi Abdulkerim, Karzai'yle müzakerelere İran ve Pakistan'dan ilişkilere, Afganistan İslam Emirliği'ne kadar bir çok konuya açıklık getirdi

Taliban'ın resmi haber kaynağı "Shahamat"a konuşan Afganistan İslam Emirliği Şura Meclisi üyesi Şeyh Mevlevi Abdulkerim, Karzai'yle müzakerelere İran ve Pakistan'dan ilişkilere, Afganistan İslam Emirliği'ne kadar bir çok konuya açıklık getirdi.

Shahamat: Kabil Yönetimi Lideri Karzai son zamanlarda Yüksek Barış Komisyonu diye isimlendirilen 69 üyeli bir liste yayınladı. Eski parti liderlerinden oluşan liste birçok tanıdık simanın yanı sıra Afganistan İslam Emirliği'nin birçok eski yetkilisini de içine alıyor. Bu komisyonun önemi hakkında düşünceniz nedir? Üyelerinin barış ve uzlaşıyı getirme konusunda etkin bir rol oynayacağını düşünüyor musunuz?

Şeyh Mevlevi Abdulkerim: Komisyon ve meclisler iç çatışmaların ve problemlerin çözümünde Afganistan'ın başvurduğu adet ve geleneklerindendir. Ancak bu, son ilan edilen komisyonla gerçekleşemez. Çünkü bu komisyon yalnızca kendi hedefleri ve menfaatleri için oluşturulmuştur ve üyelerinin büyük bir kısmı Amerika yanlısıdır. Her ne kadar "biz cihad liderleriyiz ve direnişçi şahsiyetleriz" diye övünseler de şuan onlar Amerikan işgalini destekliyorlar. Ruslara karşı savaş verildiği o günlerde sahip oldukları izzet ve şereften onlarda eser dahi kalmamış. Sözde Barış Komisyonu'nda üyeliği bulunan ve İslam Emirliği'ne bağlı oldukları iddia edilen birkaç kişinin de İslam Emirliği'ni temsil etmeleri mümkün değildir. Aksine bizzat kendileri Amerika'nın gözetim ve kontrolü altındadırlar.

Shahamat: Barış girişimlerini sürekli reddediyor, olumsuz cevap veriyorsunuz ve askeri mücadele yolunu tercih ediyorsunuz. Bu tavrınızın siyasi anlamda zayıf olduğunuz için böyle davrandığınız anlamına gelebileceğini düşündünüz mü?

Şeyh Mevlevi Abdulkerim: Afganistan'da barış ve uzlaşının sağlanması ancak yabancı işgal güçlerinin ülkeyi terk etmesi ve ülkede İslami bir sistemin kurulması için elverişli ortamın oluşturulmasıyla mümkün olabilir. Bu hedefin gerçekleşmesi ise yabancı güçlerin varlığı altında mümkün değildir.

Shahamat: Hiç şüphesiz, Afganistan İslam Emirliği Yönetimi'nin ilk yıllarında Kabil şehrinin kuzey tarafında ve aynı şekilde ülkenin kuzeyindeki birçok vilayette çok şiddetli savaşlar meydana geldi. İki tarafta da binlerce insan hayatını kaybetti ve bir o kadar insan da esir edilerek işkenceye maruz kaldı. Dolayısıyla şuanda da kuzeydeki halkla aranızda güçlü bir güven havası esmiyor. Zannediyorum ki yaşanan çatışmalar sonucunda ortaya çıkan bu sorun ve anlaşmazlıklara bir son nokta koyulamadı. Bu sorunların çözümü ve bir güven atmosferinin oluşması için her hangi bir girişimde bulundunuz mu? Ya da önümüzdeki günlerde bu tarz adımlar atmayı planlıyor musunuz?

Şeyh Mevlevi Abdulkerim: Mesele gün gibi ortadadır ki İslam Emirliği milliyetçilik, dil, bölge ve etnisite adına asla mücadele etmemiştir. Kimseyle de bu ilkeler uğruna savaşmamıştır. İslam Emirliği önceki iktidar döneminde ülkenin tüm katmanlarını içine almıştı, hepsi de bu üyelikte ortaktı ve eşit paya sahipti. Elbette Kuzey de buna dâhildi. Şuanda da kuzeyden güneye, doğudan batıya her vilayetin İslam emirliğine bağlı cihad teşkilatları mevcut ve hepsi de etkin bir ortaklık ve paya sahipler. İslam Emirliği'nin ilk döneminde ülkenin kuzeyinde yaşandığını söylediğiniz sıkıntı ve problemlere gelince, açık ve net ifadelerle söylememiz gerekir ki, İslam Emirliği Kuzey halklarını katletmemiştir. Dil ve bölge adına kimseye düşmanlık etmemiştir. Ancak savaş, İslam Emirliği'nin barış ve güvenliği ülkenin tamamına yaymak ve İslami rejimi kurmak gibi yüce hedeflerine engel olmak isteyenlerle yapılmıştır. Eğer bu engelleme Güney'de olsaydı yine aynı şekilde mücadele edilir ve önü alınırdı.

Shahamat: Geçtiğimiz Ramazan Bayramı vesilesiyle Molla Muhammet Ömer (mücahit)'e kutlama mesajında, işin ehline verilmesi ve şura sisteminin oluşturulması gibi sistemin ve ana özelliklerinin nasıl yapılandırılacağına dair işaretler var. Emirlik bünyesinde çalışma ehliyetinin temel prensiplerine ışık tutacak olsaydınız, ya da diğer bir ifadeyle şeri ilim talebeleri ve din adamlarının yanı sıra modern ilimler ve farklı alanlarda ihtisası bulunan başkalarının da bu yeterlilik kapsamına girerek kabul edilmesi mümkün mü?

Şeyh Mevlevi Abdulkerim: İslam Emirliği geçmiş yönetimde uzman kişilerin katılımına bir sınırlama getirmemişti. Yalnızca bazı yüksek makamlara değerli âlim ve ilim talebelerini atamıştır. Ancak bu dairelerdeki diğer tüm memurlar kendi alanında hizmet veren uzman personeldi. İslam Emirliği Allahu Teâlâ'nın yardımıyla yeniden yönetime geçecek olursa hiç şüphesiz, Emirlik bünyesine uzman personel ve kadroların yerleştirilmesinde titizlikle çalışacak ve çalışmaların en iyi şekilde yürütülmesini sağlayacaktır.

Sorunun "Emirlik'te görev almak için yalnızca şeri ilim talebesi olmak ya da dini bilgiye sahip olmayı yeterlilik olarak mı görüyorsunuz?" kısmına gelirsek, ben derim ki mesele böyle değildir. Aslolan, çalışmada yeterlilik ve takvadır. Bu iki vasıf kimde bulunursa o kişi işinin ehlidir ve Emirlik'in tercihine daha uygundur.

Shahamat: Şüphesiz ki Afganistan'da yönetime gelen her sistemin güçlü ve sabit kalabilmesi için bütüncül ve kapsamlı bir politika izlemesi gerekiyor ki bu sayede komşu devletleri tehdit etmeyen iyi ilişkiler kurabilsin ve aynı şekilde komşu ülkeler bundan bir tehlike ve korku hissine kapılmasın. Bu fikirden hareketle, Afganistan İslam Emirliği'nin bu yönde pratik anlamda bir plan veya hazırlığı var mı? Komşularına, onlara karşı kışkırtmalarda bulunmayacağı ve karşılıklı saygı temelleri üzerine kurulmuş bir siyaset uygulayacağı noktasında güven verebilir mi?

Şeyh Mevlevi Abdulkerim: Biz Allah'a hamdolsun ki müslümanız ve Müslümanlar da İslam'da komşu hakkının nasıl olduğunu çok iyi bilirler. İslam Emirliği eski iktidarı döneminde de komşu ülkelerle iyi diplomatik ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Kimse bizim o dönemde komşuları endişeye sevk edecek ve sorun üretecek tavırlar sergilediğimizi iddia edemez. Şuanda çok hassas bir dönemden geçiyor olsak ta komşu ülkelerimizden ne Pakistan ne de İran bizim kendilerinin iç işlerine karıştığımıza ya da sorun ve huzursuzluk çıkardığımıza dair tek bir delil ortaya atamaz. Bunu, Emirimiz de farklı zamanlarda yaptığı açıklamalarıyla birçok kez ifade etmiştir. Bu bizim resmi politikamızdır.

Shahamat: Zaman zaman Taliban Yönetimi'nin Amerikalılar ve Kabil Yönetimi ile müzakereler yürüttüğü yönünde bazı söylentiler yayılıyor ve deniliyor ki "şu şehirde müzakerelerin ilk oturumu tamamlandı ve şu şehirde de diğer oturum yapılıyor" vs. Burada önemli olan nokta, medya özel olarak adınızdan söz ediyor, barış ve müzakerelere eğilimli olduğunuzu ifade ediyor. Biz biliyoruz ki bu görüşme ve müzakerelerin asılsız olduğunu şiddetle belirttiniz. Bu söylentileri yayanlar hakkında ne söylemek istersiniz? Sizce bunu yapmadaki hedefleri ne olabilir?

Şeyh Mevlevi Abdulkerim: Hiç şüphe yok ki Amerikalılar askeri anlamda yenilgiye uğradılar. Askeri açıdan tüm yöntemleri başarısızlığa uğradı. Şimdi onlar ve işbirlikçileri siyasi alanda bazı kazançlar peşinde koşuyorlar. Sık sık barış ve uzlaşı adı altında göstermelik çabalar sarf ediyorlar. Çabalarının göz kamaştırması için de kendilerine bir destek arıyorlar. Bunun üzerine de zaman zaman bu şekilde Emirlik'in bazı yetkili ve liderlerinin isimlerini zikrederek kendileriyle iletişim halinde olduğunu ileri sürüyor ya da bu isimlerin barış ve müzakereden yana olduğunu iddia ediyorlar.

Gerçekte ise tüm bu çabalar Müslümanlarla mücahitler arasında şüphe ve güvensizlik ortamı oluşturmak isteyen İşgalcilerin içi boş ve yalan söylentilerinden ibarettir.

Siz de görüyorsunuz ki, düşman tarafından otaya atılan tüm bu hararetli ve yoğun söylentilere rağmen İslam Emirliği yetkililerinin kendileriyle iletişime geçerek müzakereler yürüttüğüne dair şimdiye kadar en küçük bir delil dahi ortaya koyamadılar. Asla da koyamayacaklar. Hiçbir delil ortaya koyamamaları müzakerelerin yapılmadığına kendi başına bir delildir. Aynı şekilde İslam Emirliği yetkilileri de müzakerelere bir eğilim ve istek içerisinde olduklarına dair bir açıklamada bulunmamıştır.









israhaber