Abdurrahman Dilipak
Afrin sonrası yeni cepheler: Sincar.. Şenkal..
Afrin tamam, sırada Münbiç ve Sincar var. Ve tabi Kandil.
Ankara’da kurmaylar yeni harita üzerinde çalışıyor olmalılar. Ve tabi müthiş bir tecrübe olan Afrin Münbiç’te TSK ve ÖSO birlikte hareket edecek. Fırat’ın doğusuna, Yani Sincar ve Şenkal’e gelince Erdoğan, Irak yönetimine çağrı yaptı: “Ya kendiniz bu ihanet yuvalarını siz temizleyin, ya da biz bir gece ansızın gelebiliriz!.”
Kandil, Hakurk, Basyan, Avagüze, Gare, Zap, Avaşin, Metina, Haftanin, Sinaht, Zaho, Türkiye’nin güvenlik bölgesinde bulunuyor ve burada PKK’lıların kampları var. Bu kamplardan Uludere, Çukurca, Dağlıca ve Şemdinli’ye geçişler var. Irak’tan hemen sonra Suriye tarafından ise Silopi, Şırnak ve Cizre’ye, Nusaybin, Suruç’a geçişler var. Hepsi masada. Kim nerede biliniyor. Etnik, dini dağılım, kimin nerede nesi var, arazi yapısı hepsi belli. Avrupalılar nerede, Hristiyan unsurlar nerede, Türkiye’den gidenler nerede, Kürt grupların hangi aşiretten gittiklerine kadar hepsi belli.
Sincar’daki dağlık bölgelerde, Afrin’dekine benzer tüneller var. Onlar nerede, orada kimler var, hepsi 24 saat izleniyor. Çoğu Fırtına obüslerinin menzili içinde. Yerleşim merkezleri dışındaki kampları açık hedef durumunda. Fırat’ın doğusunda Kandil ve çevresine zaten kesintisiz operasyon yapılıyor. “Kobani” dedikleri Ayn el Arab’a o günlerde Ankara destek de vermişti hatırlarsanız.
2. Kandil gibi planlanan Sincar ve Telafer, Fırat ile Dicle arasında. Şenkal, bu bölge Ankara’nın öncelikli hedefleri arasında. Ya Irak hükümeti bu işin üstesinden gelecek, ya birlikte bir operasyon yapılacak ya da Ankara tek başına hareket edecek.
Haseke, Kamışlı Suriye’de. Oraya TSK, ÖSO ile birlikte operasyon yapacak. Suriye Ayn el Arab / Kobani / Company, Derbasiye, Haseke, Amude, Derbesiye, Kamışlı, Malikiye, Ras el ayn, Tirpe Sipiye, Münbiç, Rakka, Karakoç, Ayn İsa oldukça karışık. Altı çizili yerlerde ABD askeri tesisleri var. Buradan PKK ve PYD’ye sürekli askeri destek sağlanıyor. Onlar da bunlara sırtlarını dayamışlar. Bunlara güveniyorlar. Afrin’de de Türkiye’nin böyle bir harekâta kalkışamayacağını, kalkışırsa sonlarının hüsran olacağını düşünüyorlardı. Afrin bozgunu Münbiç’te de tekrarlanırsa korkusunu yaşıyorlar şimdi. Öte yandan; Türkiye, Suriye, Irak sınırı kavşak noktasında da, Ayn İsa ile Haseke arasında da ABD askeri tesisleri bulunuyor. Yukarıda koyu harflerle yazılan bölgelerde ise PKK-PYD kampları bulunuyor.
PKK ve PYD’nin, bunlarla birlikte hareket eden Hristiyan milisler ve bunlara destek veren ABD’nin planları boşa çıktı. TSK’yı engelleyemediler. Deşifre oldular. Konu NATO içinde krize sebep oldu.
Bunlar kendilerinden son derece emin bir sürü plan yapmışlar. Musul petrolüne el koyuyorlar, Türkiye’yi güneyden kuşatıyorlar ve Akdeniz’e uzanan bir koridor oluşturuyorlar. Hatta İskenderun’u alıp, Amanos’ların alt yakasını kontrollerine geçiriyorlar. DAEŞ gibi, PYD’de Suriye’yi kendilerine göre eyalet ve kantonlara ayırmıştı. Türkiye sınırı batıdan doğuya doğru Afrin, Şebba, Kobani ve Cezire kantonu şeklinde planlanmıştı.. Şam, Humus, Hama, Deyr Zor, Lazkiye ve Tartus da ayrı eyaletler şeklinde planlanmıştı. Diğerleri ise Dera ve Süveyda eyaleti olacaktı. Evdeki hesapları çarşıya uymadı. Onların bir planları vardı ama Allah’ın hükmü karşısında hiçbir beşeri planın hükmü yoktu ve olamazdı da. Şimdi ABD’ye, AB ülkelerine inanan, güvenen PKK ve PYD’liler isyanlarda. “Yenilmez sandıkları” şer ittifakı Afrin’de bozguna uğradı.
FETÖ de umutlarını Afrin’e bağlamıştı. “Onların doğruları bile yanlış, bizim yanlışlarımız bile doğru” diyorlardı. Onların “yalanları bile kutsal”dı. “Kutsanmış yalanlara” inanıyorlardı. Gülen’e öylesine bir iman ile bağlanmışladı. Yenilgi onlar için şefkat tokadı idi. Hiçbiri gerçekleşmeyen kehanetlerine herhalde şimdi bir yenisini ekleyeceklerdir.
Şark cephesinde her gün yeni bir olay oluyor, yeni bir haber geliyor. Garp cephesinden de öyle. Biliyorsunuz Sarkozy tutuklandı. Rusya’da seçimi, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’ya, NATO’ya inat seçimi Putin kazandı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Rusya bizi bölmeye çalışmaya devam edecek. Ancak NATO müttefikleri birlik olarak durmaya devam ediyor” dese de NATO’nun işi zor. NATO inanılırlığını ve güvenilirliğini yitireli çok oldu. Hele şu Afrin’den sonra, müttefik bir ülkeye karşı bir terör örgütü ile işbirliği yapacaksanız sonucu da bu olacaktı.
“Trump, Suriye’den Amerikan askerlerini çekmek için Suudi Arabistan Kralı Selman’dan 4 milyar dolar istemiş”. Bu iddia, ABD’nin önde gelen gazetelerinden Washington Post’ta yer aldı. ABD’nin seyahat yasağı uyguladığı ülkelerin vatandaşlarından 25 bin kişi, mülteci olarak Kanada’ya sığınma talebinde bulunmuş.
Washington’dan Afrin şehir merkezinin TSK destekli ÖSO tarafından ele geçirilmesiyle birlikte yaşanan gelişmelere yönelik “kaygılıyız“ açıklamaları gelmişti.. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan hem de ABD Savunma Bakanlığı Pentagon arkası arkasına yaptıkları açıklamalarda, ne şiş yansın ne kebap havasında ‘NATO müttefikimiz Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını dikkate alma hususuna bağlıyız. Aynı zamanda DEAŞ karşıtı kampanyaya ve ortağımız SDG’ye de bağlıyız’ denildi. Pentagon Sözcüsü Albay Robert Manning de ABD’nin Türkiye’nin operasyonlarını sınır bölgelerinin ötesine ilerletmemesi yönündeki beklentisini dile getirmiş.. Bizim beklentilerimiz de var NATO’dan, ABD’den ama durum ortada.
Bu arada terörden arındırılan Afrin’de, NATO standartlarına göre inşa edilen 13 bölmeden oluşan yaklaşık bin 200 metrekarelik mühimmat deposu bulundu. Depoda TOW füzelerinden, SUV-23’lere, Doçkalardan mayınlara kadar her türlü mühimmatın geliştirilmiş en üst versiyonu ele geçirildi. Sahi, NATO bu konuda bir açıklama yapacak mı acaba. Neyse iyi oldu, bu silahlar ÖSO’ya lazımdı, ganimet olarak ele geçirilmiş oldu. Şimdi bundan sonrasını PKK ve PYD’liler düşünsün.
ABD dışişleri bölgeden gelen haberlerden derin kaygı duyuyormuş. Oysa Afrin halkı memnun. Afrin halkının mutluluğundan kaygı duyan bir Amerika’nın karanlık ve kirli ilişkilerinden de biz ve bölge halkı kaygı duyuyor..
Geçen gün Sputnik’te bir haber vardı. Rusya’nın Suriye’deki ateşkes izleme merkezi başkanı Yuriy Yevtuşenko, “Muhaliflerin Doğu Guta’da kimyasal maddeleri kullanarak provokasyon hazırlığında olduğu yönünde bilgi aldıklarını” söylüyordu. ABD’ye gün doğdu demektir. Guta yıkılırken sesini çıkartmayan ABD bu “kimyasal silah” konusunda Rusya ve Suriye rejimini suçlayarak Şam’a girmeye çalışabilir.
Afrin’den sonra sırada Münbiç var. Bu durum birilerini kaygılandırıyor. WP’dan David Ignatius, açık açık “Münbiç’in sıradaki hedef olmasına izin verilmemeli, Münbiç düşmemeli» diyor. Ama Ankara kararlı Afrin’den sonra Rasulayn’a bağlı Nedas köyünün yakınlarında bulunan PKK/PYD terör örgütüne ait bir kontrol noktası vuruldu.11 terörist öldürüldü, 7’si ise yaralandı. Operasyon dört cephede birden devam ediyor. Münbiç, Şenkal ve Sincar öncesi cephede son durum böyle. Selam ve dua ile.