Abdurrahman Dilipak
Afrin’e doğru
ABD Ankara’nın sabrını test ediyor. Erdoğan son sözü söyledi:
1-Sınır güvenliğimize yönelik bir tehdit oluştuğunu görürsek gereğini yaparız. Saldırının kimden geldiğine bakmayız.
2-Bölgedeki terör örgütü üyeleri ile aynı elbiseleri giyen, birlikte hareket eden, yakalarında aynı arma ve rozetleri taşıyanların kim olduklarını fark edemeyebiliriz, o zaman onlar da birlikte oldukları ile birlikte aynı akıbeti taşıyabilirler. Yani aynı şekilde aynı toprağa gömülebilirler.
Erdoğan’ı ciddiye alın! Blöf yapmıyor. Söylediğini yapar.
Erdoğan’ın zaten bu kadar beklemesi bile sürpriz. ABD bunu “korku” şeklinde anlıyorsa yanılır.
ABD’yi kim yönetiyor bilmiyorum: Beyaz Saray mı, Pentagon mu, FED mi? Kim yönetiyorsa, onlar yarın olacaklar karşısında bir şok yaşamak istemiyorlarsa, şimdiden tedbir alsınlar.
BM ve Güvenlik Konseyi konuyu acil olarak gündemine alması gerek. Yarın geç kalabilirler.. BM ve GK üyesi bir ülke, bölgede doğrudan terör örgütleri ile işbirliği yaparak bir müttefiğine karşı düşmanca planlar yapıyor ve bir başka BM’ye üye ülke topraklarında, o ülkedeki krizi derinleştirerek, terör örgütü üzerinden bölgedeki varlığını kalıcı hale getirmek ve kendine bağlı bir bölge oluşturmak için bir süreden bölge ve dünya barışını tehdit eden vahim bir politika izliyor. Bölgeye binlerce TIR silah, mühimmad taşıyor. Köşeye sıkışan terör örgütü üyelerini başka operasyon bölgelerine taşıyor.
NATO’nun konuyu acil olarak gündeme alması gerek. Çünki NATO üyesi iki ülke bölgede askeri anlamda karşı karşıya. Bir NATO üyesi ülke, bölgede terör örgütleri ile işbirliği yapıyor.. Bu durum NATO’nun varlık ve meşruiyeti, bundan sonrası için gerekip-gerekmediği konusunda yeni bir tartışmaya kapı aralayabilir.. Dahası, bu gelişme NATO’nun sonunu getirecek bir süreci başlatabilir..
Bu kriz aynı zamanda bir NATO krizidir.
AB bu konuyu acil olarak gündemine almak zorundadır. Çünki, AB ülkelerinin çoğu, aynı zamanda NATO ülkesidir. Dolayısı ile NATO’da yaşanacak bir kriz AB ülkelerini de yakından etkileyecektir..
Öte yandan; Suriye Sycos-Picot anlaşması çerçevesinde, bir NATO ve AB ülkesi olan Fransa buradaki gelişmelerden sorumludur ve bölgedeki gelişmelerden 1. Derecede etkilenecektir.
Bölgedeki gelişmelerden Afrika ülkeleri, Arap ülkeleri ve İran da öncelikli bir şekilde etkilenecektir. Tabii İngiltere garantör olarak, Rusya ise Tartus ile ilgili olarak bu süreçten sıcak bir şekilde etkilenecektir.
Arap ülkelerinin çoğu, Mısır ve Suudilerin dümen suyunda, ABD’nin bir Arap ülkesini işgal operasyonu karşısında sessiz! Suriye krizi bütün dengeleri altüst edebilir ve olaylar daha da kontrolden çıkacak olursa, bu durumdan en çok etkilenecek ülkelerden biri de İsrail olacaktır.
Suriye krizinin yakından ilgilendirdiği bir diğer ülke Almanya’dır.
Almanya ve Vatikan kendinden ibaret ülkeler değildir.. Almanya bir diğer NATO üyesi olan ABD, İngiltere ve Fransa’nın işgali altındadır. Fransa aynı zamanda, ABD ve İngiltere gibi NATO üyesidir. Fransa aynı zamanda AB üyesidir. ABD bölgedeki operasyon için doğrudan ve dolaylı olarak Almanya’yı kullanmak isteyecektir. Bu Almanya’daki diğer işgalci ülkeler tarafından olduğu kadar, NATO ve AB için de sorun teşkil edecektir.
ABD’nin bu maceracı politikası Amerikan yönetimi için sadece siyasi bir kriz değil, aynı zamanda iktisadi ve askeri bir krizin de kapısını arayabilir. Trump’ın bu tavrı kendi iktidarının da sonunu getirebilir. Trump dağdan gelip bağdakini kovmak istiyor. Bu aşağılık işbirliğine PKK ve PYD’nin kandırdığı Kürtlerin de daha fazla razı olmayacaklarını düşünüyorum. ABD’nin kendilerine yardımının meşru bir gayesi yok. Emperyal planları için Selahaddin’in çocuklarını kullanmak isteyen bir ihanet planı sözkonusu. ABD’nin hiçbir şansı yok. Asya’da, Rusya’ya karşı, Suriye’de, Mısır’da, Libya’da, dünyanın birkaç bölgesinde birden tehlikeli bir tavır içinde.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, önceki gün İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) 13. Konferansı’na katılmak üzere İran’ın başkenti Tahran’a gitti. Önemli bir zamanda yapılan bu ziyaret önemli birtakım görüşmeler için de vesile olabilir..
Bu arada Türkiye’ye yönelik destek mesajları harika. Pakistan’dan Sudan’a, Malezya’dan Katar’a birçok ülkeden Ankara’ya destek var. Bu emperyalist saldırıya karşı İslam Konferansı ve Arap ülkelerinin aynı şekilde Bağlantısızların da sürece müdahil olmaları bekleniyor.
Türkiye sınır bölgesinde gerekli hazırlıklarını tamamlamış durumda..
ABD ve PYD orada bir Kürt koridoru oluşturmak ve Fırat Havzası’nı kontrolleri altına almak için bir süredir yoğun bir çaba içindeydiler.. Gelinen noktada artık işin şakaya alınır yanı yok.
İşin ilginç yanı, bu süreçte AK Parti ve MHP dışında kimseden dişe dokunur, kayda değer bir tavır yok. CHP zaten HDP ile kol kola. İyi Parti FETÖ çizgisinde “Yurtta Sulh” için “sessuzluk” politikası uyguluyor. Gül cephesinde de ciddi bir çıkış yok.
Bu süreç aslında kim kimdir, ortaya çıkması, kimin kimlerle bir arada durduğunu görmek açısından son derece önemli bir süreç. Ankara açısından Afrin zor bir operasyon değil. Afrin’de ciddi bir sivil topluluk var. Çevresi Türkiye ve ÖSO tarafından kuşatılmış durumda. ABD askerleri burada eğitmen, uzman, danışman olarak bulunuyor. Şimdilik ABD terör kampında teröristlerle birlikte bulunsa bile, operasyon başladığında nasıl davranacaklarını göreceğiz. Ancak, unutmamak gerekir ki, bu ABD’li askerlerin önemli bir kısmı daha önce bölgeden götürülen PKK’lı Kürt ve Hristiyan unsurlardan oluşuyor..
ABD’nin Afrin’de hiçbir başarı şansı yok. Türkiye’nin harekete geçmeye cesaret etmeyeceğini düşünüyordu. Ama olmadı. Şimdi bu operasyonda Türkiye’ye mümkün olduğunca büyük bir zarar vermek ve terör timinin savaş kabiliyet ve performansını görmek istiyorlar. Yani Afrin bundan sonrası için bir pilot olacak.
ABD “Stratejik ortağı”, “müttefik”ine açık bir şekilde ihanet etti. Yarın ABD PKK’yı da satar. PKK da yarın köşeye sıkınca ABD’lileri satar.. Bu Şeytani, kirli ittifak kimseye faydası olmayacak.. ABD bölgede terör örgütlerinin desteğinde 30.000 kişilik “Güney Ordusu” adı altında bölgedeki operasyon gücü oluşturacakmış. Oluştursun da görelim. Görelim bölgede DAEŞ’i, Marksist olduğunu söyleyen PKK/PYD terör örgütlerini örgütleyen kimmiş ve kimler, bu gerçekler karşısında 3 maymunları oynuyormuş.
CHP’nin Türkiye’nin en büyük ilinin başkanlığına tam da böyle bir zamanda bir PKK sevici geldi.
Savaş başlıyor. Eğer ABD bu akılsız politikasından vazgeçmeyecekse, uluslararası sistem bu kötü gidişe bir “dur” demeyecekse “hazır olun cenge, isterseniz sulhu salah”. Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak, mazlumlara yardım etmek istiyor. Selâm ve dua ile..