AİHM, 'Seçim Barajı' kararını verdi

AİHM, 'Seçim Barajı' kararını verdi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, Türkiye'de uygulanan yüzde 10'luk seçim barajına ilişkin son kararını bugün açıkladı. İşte mahkemenin verdiği karar:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'de uygulanan yüzde 10'luk seçim barajının insan hakları ihlali olamayacağına hükmetti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'de uygulanan yüzde 10'luk seçim barajına ilişkin açılan davada, ''insan hakları ihlalinde bulunulmadığı'' yönündeki görüşünü teyit etti.

Mahkemenin temyiz niteliğindeki Büyük Dairesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) özgür seçimlerle ilgili ek protokolünün 3. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edilmediğine hükmetti. Karar, 4'e karşı 13 oyla alındı.
AİHM, 30 Ocak 2007 tarihinde aldığı kararda, söz konusu seçim barajının insan hakları ihlali olmadığı görüşüne varmıştı. Bu kararın ardından davacılar, konunun Büyük Dairede görüşülmesini talep etmişti.

Mahkemenin 21 Aralık 2007 tarihinde davayla ilgili ikinci duruşmasında Türk hükümetinin avukatı, ''seçim barajının siyasi istikrar için gerekli olduğunu'', davacıların avukatı ise ''barajın, çoğulcu demokrasi açısından temsil ve meşruiyet sorunu yarattığını'' savunmuştu.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Daha sonra kapatılan DEHAP'ın üyeleri Resul Sadak ve Mehmet Yumak, 2003 yılında AİHM'ye yaptıkları başvuruda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) özgür seçimlerle ilgili ek protokolünün 3. maddesini gerekçe göstererek, yüzde 10'luk seçim barajının seçmenlerin kendilerini özgürce ifade edebilme haklarına engel teşkil ettiği görüşünü savunmuşlardı.

Türkiye'de 3 Kasım 2002 tarihinde düzenlenen genel seçimlerde Şırnak'tan aday olan Sadak ve Yumak, partilerinin kentte yüzde 45,95 oranında oy almasına rağmen milletvekilli seçilemediklerine işaret etmişlerdi.

AİHM, 26 Mart 2006 tarihinde, başvurunun kısmen incelenmeye alınmasını kabul etmişti.

Mahkemenin ilgili dairesi, 30 Ocak tarihinde aldığı kararda, Türkiye'de uygulanan yüzde 10'luk seçim barajına karşı açılan davada insan hakları ihlalinde bulunulmadığı görüşüne varmıştı.

AİHM'nin gerekçeli kararında, ''Türkiye'de özellikle 1970'li yıllardaki istikrarsızlığın göz önünde tutulduğu'' ifade edilerek, bu barajın TBMM'nin ''aşırı şekilde bölünmesi ve işlevsiz hale gelmesini'' önlemeye yönelik olduğu belirtilmişti.