'AKP seçimi çatır çatır kazanacak'

'AKP seçimi çatır çatır kazanacak'

Engin Ardıç, dış basın haberlerini kendi üslubuyla Türkçeleştirdi: AKP seçimi çatır çatır kazanacak. Türk basınında kaç hokkabaz kaç şekilde kumpas kurarsa kursun, kazanacak.



Engin Ardıç'ın köşe yazı

Kefereden al haberi!

Kakara kukara etmeyi bırakın: Falanca lüzumsuz herif o partiden çıkmış bu partiye girmiş, fişmekân kasaba taciri bilmemnereden aday olmuş, filanca bürokrat eskisi listeye girememiş vah vah... Bunlar, adayların kendi yakınlarından başka kimseyi ilgilendirmeyen önemsiz ve gereksiz ayrıntılar.

Herkes kafasına göre anket yapıyor ya da birilerine yaptırıyor, okuyucu yalan olduğunu bile bile ister istemez dönüp bunlara bakıyor, her gazete kendi küçük hesabına göre ayrı bir koalisyon kuruyor, kime sorsan tek başına iktidara geliyor, bırakın bu çapsız muhabbetini...

Meseleyi iki yabancı yayın iki ayrı açıdan özetledi: Newsweek dergisi ve Le Monde gazetesi.

Newsweek"te Türkiye"nin son durumunu anlatan bir yazı yayınlayan ABD"nin eski Ankara büyükelçisi Morton Abramowitz (ki bizi bizden daha iyi bilir) dedi ki: Asker, kendi cumhurbaşkanını seçebilecek AKP"nin kontrolunda bir parlamentoya izin verir mi?

Le Monde gazetesi de şu yorumu yaptı: Türkiye"de düzenlenen dev gösterilere katılanlardan "uyanan çoğunluk" diye sözediliyor, gerçekte bunlar azınlık!

Rakamlar ne kadar şişirilirse şişirilsin, solcu geçinen şarkıcıya türkücüye ne kadar göbek attırılırsa attırılsın, durum bu. Aslında bu gerçekleri görmek için yabancı yayınları izlemeye de gerek yok, "basın puştu" olmamak yeterli...

Bu iki saptamayı bir de halkın anlayacağı şekilde yazalım:

AKP seçimi çatır çatır kazanacak.

Türk basınında kaç hokkabaz kaç şekilde kumpas kurarsa kursun, kazanacak. Basın ne kadar yalan yazarsa yazsın, kâğıt üzerinde kime ne koalisyonu yaptırırsa yaptırsın bir yere varamayacak.

Asıl önemli ve belirleyici olan, AKP"nin, oy oranının artması eksilmesi falan da değil, "kaç kişiyle geleceği"...

Hükümet kurmaya yeterli ama cumhurbaşkanı seçmeye yeterli olmayan bir koltuk sayısında kalırsa, mesele yok. Beş yıldır alıştığımız düzen sürer gider.

Yani, "üç yüzde falan" kalması lazım...

Ya, Deniz Baykal"ın en son parlak buluşu, yani "Demirel"i yeniden cumhurbaşkanı yapma" planı gerçekleşir, AKP onaylarsa... Zıtlaşmakta direnirse de kasım ayında yeni bir seçime gidilir...

Eh, o 367 rakamı birilerinin bir yerine batacak tabii... Madem sistemi kilitlediniz, AKP"ye attığınız kazığı üç ay sonra onun da size atmasına katlanacaksınız... Böyle bir meclisi, her isteyen, cumhurbaşkanı seçemez duruma düşürebilir, dört yıl içinde sekiz seçim bile yaşayabiliriz... Ne yani, meclis kilitlemek yalnızca Deniz Baykal"a özgü bir marifet mi? Baykal kendi kalesine öyle bir gol attı ki, daha farkında bile değil! Bürokrasi hesabını AKP"nin korkup pısacağı, direnmeyeceği, boyun eğeceği üzerine yapmıştı, tutmadı.

Yok eğer AKP dört yüz kişiyle falan gelirse, yani o sihirli 367 sayısını geçerse, yandı gülüm keten helva!

Bazı Internet sitelerini tıklamaya başlayabilirsiniz, geceyarısı gelişmelerini öğrenmek için...

Bütün bunlar tabii, cumhurbaşkanını meclisin seçeceği varsayımı üzerine kurulu tahminler. Referanduma gidilir de halk kendisi seçmekten yana tavır koyar, sonra da "olmayacak" birini seçiverirse?...

Tıklamaya devam!

Bunu siz istediniz. Durduk yerde kaşınanlar.

Türkiye güzel güzel giderken, iki kişi, Bülent Arınç ve Deniz Baykal, sanki sözbirliği etmiş gibi bir çuval inciri berbat ettiler. Herşeyi ve herkesi gerdiler.

Şu anda Çankaya"ya, eşinin başı açık yani "ılımlı" bir AKP üyesi, örneğin Vecdi Gönül çıkmış oturmuş olacaktı ve bütün bu sıkıntılar da yaşanmayacaktı.

Ya da Sami Selçuk gibi bir "demokrat bürokrat" bulunacaktı (evet ya, öylesi de var), gene mesele kalmayacaktı.

Üst tarafı ayrıntıdır: Siz şimdi oturun, Çörtüklüpörtük köyünün Tezeklibayır beldesinde hangi parti önde gidiyormuş, araştırın...

Hava sıcak, kusura bakmayın, ben uğraşamam. Şu 22 Temmuz günü gelse, sabah erkence gidip oyumuzu kullansak da sonra hayatın güzelliğine dönsek, cozz diye denize atlasak... Çıkınca da buz gibi bira eşliğinde ızgara köfte ve patates kızartması... Yanında zeytinyağlı limonlu salata, üstüne karpuz... Daha üst tarafı bozkırlıların sorunudur.

(Akşam)