"AKP'yi Bir Şey Zannetmeyin"
Ürdün'de yayınlanan Düstur gazetesinin Yaser El Zegatir isimli yazarı AKP ve Atatürk hakkında ezber bozucu yaklaşımlarda bulunuyor.
AKP'nin Arap dünyasının anladığı anlamda İslamcı olduğunu söylemek zor. Erdoğan yüzünü Batı'ya dönüp İsrail'le yakın ilişkiler kurduğu gibi, ülke ekonomisini yabancı yatırıma bağımlı hale getirdi.
AKP'nin 'İslamcılığı' gerçek İslamcılar için kriter değil
YASER EL ZEGATİR (Ürdün gazetesi Düstur)
Erdoğan'ın partisinin İslamcı olduğunu dillendirenlerden değilim. Zira böyle bir iddia hem gerçeği yansıtmıyor, hem de İslami hareketler üzerinde acı sonuçlar yaratıyor. Erdoğan sabah akşam laik olduğunu ifade ederken, bizim ona 'Takiye yapıyorsun ve İslamcısın' deme hakkımız yok. Seçimleri kazanması sonrası yaptığı konuşmada, laiklik kelimesini ve put lider Atatürk'ün adını defalarca tekrarladı; Allah'ın adınıysa konuşmasının sonunda sadece bir kere andı.
Bu aslında önemli değil. Çünkü önemli olan söz değil, uygulamadır ve AKP'nin iç veya dış düzlemdeki uygulamalarının İslami bakış açısıyla bağlantısı olmadığını ifade etmek mümkün. Zira Erdoğan'ın AB'ye girmek için yüzünü Avrupa'ya çevirmesi, AB'nin tüm isteklerini yerine getireceği anlamına geliyor. Bunların arasında, siyasi ve ahlaki kriterlerin yanı sıra İslam ümmetine zıt istekler de var. Bu kriterleri yerine getirmek için eşcinsellik ve zinaya göz yumulduğunu biliyoruz.
Daha da kötüsü, çoğu Avrupa ülkesinde sağlanan din özgürlüğü Türkiye'de yok. Erdoğan destekçilerinin yoğun baskısına rağmen bu bağlamda pek bir şey sunmamasını, askerin baskısı ve zamana ihtiyaç duymasıyla gerekçelendirdi. Bu konu belki de, hassas cumhurbaşkanlığı makamındaki düzenlemeler sonrası ele alınacak. Erdoğan son genel seçimlerde de, İslamcılaşma suçlamalarından kurtulmak için pek çok laik ve solcuyu milletvekili adayı gösterdi.
Ekonomik alandaysa, tamamen Batılı yatırımlara bağlanma söz konusu. Bu durum Türkiye'yi sınırlandırıyor; yabancı yatırımları kaçırmayacak tutumlar almasını gerektiriyor. AKP'nin İbrani devletiyle ilişkileriyse İslamcı düşünceden uzaklaştığının temel kanıtı. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 10 milyar dolara ulaştı ve siyasi ilişkiler de belirgin. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün İsraillilerle Suriyeliler arasındaki aracılığı bunun kanıtı.
AKP'nin İslamcı olduğunu söylemek, İslam dünyasında partinin taklit edilmesi yönünde yapılan hummalı çağrıların gölgesinde bir tehlike de içeriyor. AKP'ye İslamcılık sıfatının verilmesi, diğer İslamcı partilerin de aynı süreci gerek sosyal, ekonomik ve siyasi vizyonda gerekse de İbrani devletiyle ilişkiler bağlamında tekrarlamasına yol açar. Sonuçta İslamcı partiler, iktidar olmadan önce hatta belki sadece iktidar olabilmek için, bütün İslami yükümlülüklerini gözardı edecektir.
Kalabalıkların Erdoğan ve grubuna bağlılığına gelelim. Bunun en önemli nedeni, Erdoğan ve grubunun İslamcı bir geçmişten gelmesi. Refah Partisi ordu müdahalesinden önce açık bir İslamcı söylemle dörtte bir oranında oy aldıysa, İslami uyanışın pastadaki payını artırması gayet doğal.
Örnek almak tehlikeli
Türkiye'de insanlar AKP'nin İslamcı olduğuna inanıyor ve askerin hegemonyasından kurtulmanın yollarını arıyor. Belki de Necmettin Erbakan'ın rehberi olduğu Saadet Partisi'nin asli yapıyı koruduğu söylenebilir. Ancak, adı geçen parti karizmatik ve büyük başarılara sahip İslamcı liderlerin AKP'ye geçmesi sonrası pek başarı elde edemedi.
Sonuçta, Türkler İslamcı arka planı, liderlerinin İslam konusunda ısrarcı olması ve ekonomik başarıları nedeniyle AKP'ye bağlandı. Fakat, bu partinin uygulamaları İslamcı hareketler için kriter oluşturmamalı. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, AKP'nin kriter olmasını savunmak, İslamcı hareketlerin şu anı ve geleceği için tehlike oluşturuyor.
(Ürdün gazetesi Düstur, 28 Temmuz 2007)
radikal