Amara Kültür Merkezi’ndeki Belediye Kamerası gerçekten bozuk muydu?!?

Suruç’u yazmaya devam... Çünkü; “32 kişinin öldüğü, 100 civarında vatandaşımızın yaralandığı” bu patlama, bir “terör saldırısı” olmaktan çıktı, “siyasî ve ideolojik bir hesaplaşma”ya döndü!..

Hemen herkes, adeta “sidik yarışı” yapar gibi, “kendisini haklı göstermeye”, dolayısıyla “suçlunun Hükümet olduğunu” iddia etmeye başladı!..

Atalarımız öyle demiş ya;

“Suç, samur kürk olsa,

Kimse üstüne almaz!”

Evet; hiç kimse, kendini “suçlu” göstermez, suçu hep “başkasına” atar!..

HDP’liler de öyle!..

Sürekli diyorlar ki;

“Patlamanın olacağını devlet biliyordu!”

Çok doğru;

“Devlet biliyordu!”

Türkiye’ye “8 canlı bomba”nın girdiğini MİT de biliyordu, Emniyet İstihbarat Teşkilâtı da!..

Biliyorlardı ve “takip” ediyorlardı... “Canlı bomba”ların, özellikle “kalabalık yerlerde kendilerini patlatacaklarını” biliyorlardı, “takip” ediyorlardı ve“uyarılar” da yapıyorlardı!..

Ne var ki;

“Nerede, ne zaman ve ne şekilde” kanlı bir eylem yapacaklarını bilmeleri elbette mümkün değildi!..

İşte, Suruç’ta bir “canlı bomba” patladı!.. Acaba geri kalan “7 canlı bomba”nerede ortaya çıkacak, nereyi kana bulayacak?..

Bunu kim bilebilir?..

Ama, “takip” edildikleri kesin... 

İnşallah, “bir yeri kana bulamadan” yakalanırlar!..

KAMERALAR “BOZUK”MUŞ!

Ama bu “patlama”nın altından “pis kokular” gelmeye başladı...

Öncelikle, muhabirimiz Naim Taşbaşı’nın getirdiği bir “son dakika”haberini aktarayım...

Naim, dün saat 17.00 civarında yanıma geldi ve dedi ki;

“Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi önündeki bahçede saat 11.45 sularında meydana gelen patlama anında, Amara Kültür Merkezi’nin güvenlik kameraları çalışmıyormuş!.. HDP’li belediyeye ait Amara Kültür Merkezi’ndeki güvenlik kameralarının çalışmaması, saldırıyı organize eden kişi ve kişileri gizlemeye yönelik olabilirmiş!”

Ne hikmettir bilinmez;

Bu “kamera”lar, bu tür “taciz, cinayet ve kanlı saldırı” gibi kritik saldırılarda, ya “arıza” yapıyor ya da “kapalı” oluyor!..

“Danıştay Cinayeti”nde böyle olmuştu!.. “Kabataş’taki iğrenç saldırı”esnasında böyle olmuştu!..

Hâlâ görüntü yok!..

Ya “arızalı”(!)ydılar,

Ya da “devre dışı!”

Şu hâle bakın;

Suruç’ta “kritik bir toplantı” yapılıyor, o toplantı esnasında, “32 kişinin öldüğü büyük bir patlama” oluyor ama, “HDP’li Suruç Belediyesi”nin Amara Kültür Merkezi’ndeki “kamera”ları çalışmıyor!

“Patlama ile ilgili soruşturma”yı yürüten “savcı”lar; HDP’li Suruç Belediye Başkanı Orhan Şansal’a soruyorlar;

“Kameralar ne zamandan beri çalışmıyor?”

Diyor ki;

“Kameralar bozuk!.. Ne zamandan beri bozuk olduğunu bilmiyorum!”

Hoppala!..

Be adam, sen orada “Belediye Başkanı” mısın, “bostan korkuluğu” mu?..

Niye tamir ettirmedin?..

“Devleti veya Hükümeti suçlamayı” biliyorsunuz da, “kameranın bozuk olduğunu” bilmiyor musunuz?..

Biliyorsanız, niye tamir ettirmediniz?

Merak ettiğim için soruyorum;

O kameralar “çoktandır” mı bozuk, yoksa “patlama günü” mü bozuldu?!?..

Suruç Emniyet Müdürlüğü’ne ait “kamera”lar çalışıyor da, “HDP’li Suruç Belediyesi”ne ait kameralar niye bozuk?!?..

Hayli enteresan!..

Ve hayli “soru” dolu!..

CANLI BOMBA ERKEN Mİ PATLADI?

“Kameraların bozukluğu”(!) içinde bir “çapanoğlu” varsa, bu demektir ki;“patlama”nın altında da “çapanoğlu” vardır!..

HDP’liler, hani; “Saldırı organize ve plânlı!.. Bu saldırının olacağını devlet biliyordu” diyorlar ya, merak ettiğim için soruyorum; “Acaba HDP’liler de biliyorlar mıydı?”

Acaba, “patlamanın olacağını bildikleri” için mi, “Sosyalist Gençler’in basın açıklaması”na katılmakta geciktiler?..

Ya da, şöyle soralım:

Patlama, “saat 11.45’te” meydana geldi... Bana ulaşan bilgilere göre; “15-20 dakika” sonra; Pervin Buldan ve Figen

Yüksekdağ da “Amara Kültür Merkezi”ne gelecekler ve “Kobani’nin inşası”için toplanan gençlerle buluşacaklardı!..

Ama, geciktiler!..

Yoksa;

“Canlı bomba mı erken patladı?”

Siz olsanız, sormaz mısınız;

“HDP’liler, patlamanın olacağını bildikleri için mi geciktiler, yoksa canlı bomba mı, kendini erken patlattı?”

Soruyu özellikle soruyorum, çünkü;

“HDP’li Suruç Belediyesi’ne ait kameraların bozuk olması, insanın aklına her şeyi getiriyor!”

ADETA KOORDİNAT VERDİLER!

Bir soru daha sormak istiyorum:

“Sosyalist Gençler’i oraya kim çağırdı?.. Ya da, o gençler, yer, zaman ve koordinat vere vere geldikleri Suruç’ta, bir anlamda teröristlere zemin mi hazırladı?”

Şunun için soruyorum:

“Sosyalist Gençlik” adlı grup, “22 Mayıs”tan bu yana, “twit”ler atıp, diyorlar ki;

“19-24 Temmuz’da Kobane’deyiz!.. Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz!”

18 Temmuz’da attıkları “twit” ise, “teröristlerin iştahlarını kabartacak” ve“kendilerini hedef gösterecek” kadar davetkâr!..

Demişler ki; “Kobane’deyiz... Otobüs kalkış noktası: Kadıköy Belediyesi Önü... Saat: 14.00.”

Bunda, elbette bir sakınca yok... Ama, adeta “koordinat” verilen bu twitler, sadece “paylaşanlar” arasında kalmıyor ki!.. Bunu DAEŞ de görüyor, PKKve PYD de!.. Bunu MOSSAD da görüyor, CIA da...

“Türkiye’de kaos çıkarmak” isteyen “ülke, örgüt, odak ve mahfil”ler hiç böyle bir fırsatı kaçırır mı...

İşte; buldular bir “canlı bomba”, gönderdiler Amara Kültür Merkezi’ne ve patlattılar onu!..

“32 ölü, 100 yaralı”

Şimdi, soru şu:

“Sosyalist Gençlik” mensupları, oraya “kendileri” mi gitti, yoksa“HDP’liler” tarafından mı davet edildi?..

Malûm, aynı “hata”yı daha önce CHP Milletvekili Hüseyin Aygün de yapmıştı... “Ne zaman, nerede olduğunu veya nerede olacağını” attığı“twit”lerle deklâre etmiş, bir anlamda “koordinatlar” vermiş, “PKK’lı teröristler” de, Aygün’ün bildirdiği noktadan onu alıp, kaçırmışlar, “bir-iki gün misafir”(!) etmişlerdi!..

Demek oluyor ki;

Bir yere giderken, “davul çala çala” gitmeyecek, birilerinin “iştah”larını kabartmayacaksın!..

Çünkü, birileri;

“Pusuda” bekliyor olabilir!..

FUAT AVNİ MADEM BİLİYORDU!

Gelelim; “Fuat Avni” adlı “twitter kullanıcısı”nın “müneccim”(!)liğine!..

Bazı gazeteler; “Suruç saldırısı Fuat  Avni’nin iddiasını gündeme getirdi”deyip, o iddiayı şöyle aktarmışlar:

“Erken seçim kaosla, kaos da terör eylemleriyle gelecek!.. (...) Plâna göre; PKK-Hizbullah, PKK-IŞİD gerginliği tırmandırılacak ve eylemlere zemin hazırlanacak!”

Tamam da; “her boku bilen” bu Fuat Avni adlı “müneccim” nerede ve nasıl bir eylem olacağını niye bilememiş!..

Ama, asıl soru şu:

Madem ki; “PKK-Hizbullah veya PKK-IŞİD gerginliği” tırmandırılacak, bunu kim yapacak?..

“MİT” mi yapacak?..

İyi, hoş da;

“PKK” veya “IŞİD” de dahil, örgütler “MİT’in kontrolünde” olan örgütler midir ki; “saldır” dediği zaman saldırıyorlar, “patla” dediği zaman patlıyorlar?!?..

İLK TETİĞİ ÇEKEN KİM?

Ne yani;

10 Haziran günü; “6-8 Ekim’deki Kobani kalkışmasında katledilen Yasin Börü”nün hocası ve aynı zamanda Yeni İhya-Der Başkanı Aytaç Baran’ı hem de “evinden çıkarken” katleden “PKK’lı teröristleri” MİT mi yönlendirdi?..

Malûm, bu “kanlı saldırı”nın arkasından bir açıklama yapan HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şunları söylemişti:

“Ülkede iç savaş çıkarmak üzere birileri harekete geçmiş... Başbakan, Cumhurbaşkanı, hükümet, bakanlar ortada yok... Zannedersin ki bekliyorlar, iç savaş çıksın. Sonra ‘AKP’nin kıymetini anlayın’ denmesini bekliyorlar herhalde...

HÜDA-PAR’a yakınlığıyla bilinen bir derneğin başkanı katlediliyor, hemen akabinde Hizbullah militanı olduğu söylenen kişiler, 2 HDP’liyi olayın olduğu yere yakın bir yerde katlediyor. Başka bir arkadaşımızı 5’inci kattaki evinde infaz ediyorlar. Kim ne yapmaya çalışıyor, bunların ortaya çıkması için bütün bu tetikçilerin bağlantılarıyla birlikte ortaya dökülmesi lazım.”

Tamam, “birileri” harekete geçmiş ve “iç savaş” çıkmasını bekliyorlar da, niye sormuyorsun;

“İlk tetiği çeken kim?”

Tetiği ilk çeken, “PKK’lı” veya “HDP’li” değil mi?.. 

Sen kalkmış, Hizbullah’ı suçluyorsun!.. 

Yahu, “Aytaç Baran’ı öldürenin, kendi adamların olduğunu” niye gizliyorsun?..

“Tetik bir çekildi mi,

Arkası gelir!”

Demek oluyor ki; Aytaç Baran’ı katletmekle, birilerinin ekmeğine yağ süren siz oldunuz, “iç savaş ortamı”na siz zemin hazırladınız!..

Kanaatim o ki;

“Suruç’taki canlı bomba saldırısı”na da böyle bakmak lâzım!..

Demirtaş’a sormak lâzım;

“Sizin sırtınızı yasladığınız örgütler öldürdüğü” zaman “iç savaş sebebi”olmuyor da, “Suruç’ta 32 kişi öldüğü” zaman mı “iç savaş sebebi”oluyor?!?..

HA DAEŞ, HA PKK!

Söyle be adam;

“Sırtınızı yasladığınız PYD, YPG veya PKK” adlı terör örgütlerinin, “DAEŞ adlı terör örgütü”nden ne farkı var?..

Diyorlar ki;

“Suruç’ta ölenlerin katili devlettir!”

Peki; bu ülkede 30 yıl boyunca öldürülen “Onbinlerce Türk ve Kürt’ün katili” kimdir?..

Elbette PKK’dır!..

Ama siz, “PKK, bir terör örgütü değil” demeye bile cür’et ettiniz!..

O PKK ki;

Suruç’ta patlama olduğu gün; hiçbir suçu olmayan bir “asker”i öldürdü!..

“O askerin katili” hem PKK’dır, hem de PKK’ya hem “terör örgütü”diyemeyen, hem de “silah bırakma çağrısı”nda bulunmayan HDP’dir!..

PKK’ya “katil” diyemeyen HDP’lilerin, kalkıp da “Suruç’un katili devlettir”demesi, hem “komik”, hem de “ikiyüzlülük”tür!..

Sorarım HDP’lilere;

l 27 Temmuz 2008’de İstanbul Güngören’de, “5’i çocuk, 18 kişinin ölmesine” yol açan “bombalı saldırı” kimin işidir?..

“18 kişinin katili PKK’dır” ama, her nedense buna gıklarını çıkarmadılar!..

Açık ve net söylüyorum:

“Terörist saldırı” konusunda; PKK’nın, DAEŞ adlı örgütten hiçbir farkı yoktur!..

“Ha DAEŞ, ha PKK!”

İkisi de öldürüyor, ikisi de bombalıyor, ikisi de sabotaj düzenliyor!..

Daha dün;

l “Silvan’da traktör yüklü TIR’ı ateşe veren kim?”

l “Tunceli’de, yola 120 kilo patlayıcı döşeyen kim?”

l “Baraj yollarına mayın döşeyip, patlatanlar kim?”

Aynısını, DAEŞ de yapıyor!..

O halde, ne farkları var?..

“Ha DAEŞ, ha PKK!”

TAŞERON... PİYON... FİGÜRAN!

Bu olaylar konusunda, elbette “derin analizler” yapmak mümkün!..

Mesela; “ABD ve Batı, İran’la anlaştıktan sonra, Türkiye’yi hedef almaya başladı” denilebilir!..

ABD ve Avrupa’nın;

“Şii-Sünni savaşını körüklediğini” ve Türkiye’yi de bu savaşın içine çekmeye çalıştığını söylemek de mümkün!..

Ama ben, “somut olaylar” aktarıyorum sizlere... “Haçlı-Siyonist İttifakı”nın böyle bir stratejisi varken, sormak gerekmez mi; “HDP ve PKK, bu stratejinin neresindedir?”

Bir “taşeron” mu,

Yoksa “piyon” veya “figüran” mı?

Bugünlük bu kadar soru yeter!..

*********************************************************************

Dolmabahçe’de “mutabakat” yok, “2 ayrı metin” var!

Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki gün ve dün, “tarihi bir çağrı”da bulunup, “3 parti”yi de, “teröre karşı ortak deklarasyon yayınlamaya”davet etti ya; bu çağrıya “olumlu cevap” vermesi gereken HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş; dün çıktı, dedi ki; “Siz önce Dolmabahçe’deki mutabakata sahip çıkın!”

Ne mutabakatı?..

28 Şubat günü Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde yapılan toplantıda bir “mutabakat”a varılıp da, “ortak bir metin” açıklanmadı ki!..

O toplantıda; Hükümet adına Yalçın Akdoğan ayrı bir metin okudu, HDPadına Sırrı Süreyya Önder ayrı bir metin!.. Ama, kamuoyu halâ aldatılıyor, hâlâ “mutabakat” var, hâlâ “ortak metin” var yalanı pompalanıyor!..

Bu bir... Gelelim Demirtaş’a... Bugün; “Siz önce Dolmabahçe’deki mutabakata sahip çıkın” diyerek kamuoyunu aldatan Demirtaş; daha o gün, yani 28 Şubat’ta; “Yürütülen politika zerre kadar umut vermiyor”dememiş miydi?..

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Mustafa Karasu da, “HDP’ye ayar” verip;“PKK’nın silah bırakacağı sözü, bir demagojidir” dememiş miydi?..

O toplantıya “ilk ihanet” eden siz oldunuz Bay Demirtaş!..

Bırakın laga-lugayı da, gerçeği açıklayın!..

yeniakit

Bu yazı toplam 597 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar