Ahmet Taşgetiren
Amerika istese, Barzani istese...
Şöyle bir soru soralım:
Kandil'de yuvalanan PKK, Barzani yönetimine ya da Amerikan çıkarlarına karşı saldırıda bulunsaydı, Barzani'nin ve Amerika'nın tavrı ne olurdu?
Mesela o zaman;
- PKK'yı durdurmaya gücümüz yetmiyor gibi bir mazeret beyanı söz konusu olur muydu?
Mesela o zaman;
- PKK'nın oradaki varlığı karşısında sessiz kalırlar mıydı?
Mesela o zaman;
- Biz de topraklarımızda böyle bir yapı olmasını istemiyoruz ama elimizden ne gelir gibi bir söylem tutturulur muydu?
Barzani biliyoruz, Kürtler arasında bir savaş olmasını istemiyor.
Şöyle soralım:
- PKK, Türkiye'ye karşı tehdit oluşturduğu gibi Barzani yönetimine karşı da tehdit oluştursaydı yine de "Kürtler arasında savaş istemiyoruz" söylemine sığınır mıydı?
Görülen gerçek şu:
PKK şu anda Amerikan çıkarlarını tehdit etmiyor.
PKK şu anda Barzani yönetimi için acil tehdit oluşturmuyor.
Ve PKK Barzani'nin yönettiği, Amerika'nın manevi himayesinin bulunduğu topraklarda üstlenip, Türkiye ile savaşı sürdürüyor.
Bu gerçek dışında, Amerika'nın ya da Barzani'nin, PKK konusundaki tüm tavırları, Türkiye'nin tepkilerini savurmak için sergilenen davranışlardan ibaret. Samimiyetsiz. İkiyüzlü.
Net olan şu:
PKK orada güvenli bir sığınak buluyor; ağır silahlar dahil lojistiği orada sağlıyor, barınmayı orada sağlıyor, stratejisini orada geliştiriyor, görüşmelerini orada yapıyor.
PKK orada, Amerika veya Barzani'den başka ne tür destekler alıyor, bunu -geçmişte ortaya çıkan ilişkiler dışında- bilemiyoruz ancak ortada Türkiye'ye karşı pek de samimi olmayan bir ilişki çerçevesi bulunduğunu söylemek durumundayız.
Evet ABD tarafından Türkiye'ye istihbarat alanında katkı sağlanıyor, evet her zirve buluşmasında "PKK düşmanımızdır" açıklamaları yapılıyor ama "elimizden ne gelir ki" söylemi, PKK'nın Kandil'de barınmasına göz yummanın inandırıcı gerekçesi olmuyor.
Barzani'ye gelince...
Türkiye ile ilişkileri iyi götürmek istediği söylenebilir ama PKK'nın, kendi hakimiyet bölgesinde üstlenip Türkiye'yi uğraştırmasına, hatta kanlı cinayetlere imza atmasına göz yumduğu da bir gerçek. Barzani PKK'yı rahatsız edecek hiçbir şey yapmıyor. PKK, Kandil'de yani Kürt yönetiminin hakimiyet bölgesinde olmasa, Barzani'ye bir şey söyleme hakkımız olmayabilir, onların "Türkiye kendi içindeki terörle baş etsin" gibi sözleri anlamlı bulunabilir ama cinayet şebekesinin karargahı sizin topraklarınızda ise ve Amerika'ya söylüyorum, sizin himaye alanınızda ise yapacağınız bir şeyler olmalı ya da Türkiye'ye dostluğunuzun sorgulanmasına razı olmalısınız.
İlişkiler zehirleniyor
Türkiye'de PKK'nın imzasını attığı her cinayette -İşte Beytüşşebap'ta 10 şehit daha- gözler Kandil'e, Kuzey Irak'a, Barzani'ye ve bölgeyi himaye alanı olarak gören Amerika'ya çevrilecektir.
Burada Amerikan himayesinde İran'a karşı savaştırılan PJAK'ın silahlarının PKK'ya geçtiği iddialarına işaret etmekle yetinelim.
İşte CİA Başkanı Petreus, 6 ay içinde ikinci defa Türkiye'de... PKK ve Suriye'nin konuşulacağı ifade ediliyor. O, Kuzey Irak'ın ebeliğini yapan komutan aynı zamanda. Ona PKK ile ilgili tavırlarının neden "himaye" görüntüsü verdiği sorulmalı bana göre.
Amerika ile Barzani ile cepheleşelim demek istemiyorum ama PKK'yı himaye ediyor görüntüsünün ilişkilere zehir kattığını bildirmek gerektiğini ifade ediyorum. Ve Amerika istese, Barzani istese, PKK terörünün Kuzey Irak'ta böylesine rahat üstlenemeyeceğini belirtmek istiyorum.
bugün