İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Ankara, Suriye'de rejim değişikliği mi yapacak?

Suriye ile ipler koptu mu? Bence koptu... Güven erozyonu had safhada. Ankara ve Şam, bir yıl öncekinden çok başka yerlerde şimdi. Beşşar Esad'ın güvenlik gerekçesiyle yürüttüğü operasyonlar Türkiye tarafından katliam olarak algılanıyor... Baas rejiminin, toplumun belli bir kesimine yönelik öc alma harekatı olarak görülüyor. İpler koptu, geri dönüş umudu çok zayıf.

Böyle devam ederse, ilişkiler kopmakla kalmayacak düşmanlık kategorisine girecek. İki ülke sınırları yeni gerilim alanları haline gelecek. Şam, Baas refleksini gösterdikçe Ankara, rejimin ezdiği toplumsal kesimlere daha çok sahip çıkacak. "İç mesele" olarak kabul ettiği krizin dondurulmasında başarı sağlanamadı. Türkiye artık taraf: Baas ve muhalefet arasındaki çatışmanın belki de en net tarafı.

Dikkat ederseniz, hiçbir ülke Suriye konusunda bu kadar net tavır almadı. ABD Türkiye üzerinden mesaj gönderirken İngiltere ve Fransa'nın isteksizliği kendini gösteriyor. Aslında, ABD'nin ve Avrupa ülkelerinin Suriye krizini göze alacak durumda olduklarını söylemek zor. En son ABD'yi yeniden sarsmaya başlayan, önümüzdeki haftalarda Avrupa'yı aynı şekilde bir kez daha vuracak olan kriz, onlar için çok daha öncelikli.

Şam yönetimi, böyle bir okuma yapmış, bölgesel ve küresel konjonktürün kendine istediklerini yapmak için ortam sunduğunu düşünmüş olabilir. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bugünkü Şam ziyaretinde reform söylemlerini geçip, ültimatomvari bir tavır alacağı, Türkiye'nin pozisyonunun net olarak ortaya koyacağı, operasyonlar durmazsa ilişkilerin kopacağını söyleyeceği ifade edildi.

İlişkilerin kopması demek Ankara'nın Suriye karşıtı cephe olması demek. Peki Şam bunu göze alabilir mi?

Türkiye'den yapılan sert açıklamaları daha sert cevaplar yetiştiren Suriye, elbette Türkiye'nin düşmanlığını göze alamaz. Savunma Bakanı'nı görevden alıp Genelkurmay Başkanı'nı görevlendirmesinin ne anlama geldiğini göreceğiz. Bir rejimin, ideolojik körlükle olaylara böyle yaklaşıyorsa, durumu varlık-yokluk kavgası olarak algılıyorsa o zaman kendini de ülkesini de yok eder, yakıp yıkar. Bu haliyle Baas türü rejimlerin en büyük düşmanı aslında kendileridir, bu körlüktür.

Esad yönetimi içerideki olaylara, güvenlik operasyonlarına böyle bakıyor şuan. Elbette Türkiye'nin açık ve sert tutumunu da bu körlükle algılıyor. Suriye'ye yönelik bütün uluslararası hesapları biliyoruz, onları sorguluyoruz. Bölge içi çatışmaları, bu ülkede olanların aslında bir Suudi-Arabistan-İran çatışması olduğunu, sivil ölümlerin dışında Suriye'nin aslında bir iç savaşa sürüklendiğini de.

Suriye yönetimi, en akılsız yöntemi seçerek, bu gerçeklerin hepsinden başka bir gerçek durum oluşturdu ve bu kabul edilebilir, meşru görülebilir bir şey değil.

Bir yıl önce Ortadoğu'da başka bir düzen kuruluyordu. Türkiye lokomotifti ve bölge ülkeleriyle ortak güç oluşturmanın temelleri atılıyordu. Ankara-Şam model ortaklığı kıskanılıyordu. Bir yıl önce, liderler el ele yürüyor, ülkeler adeta birleşiyordu. Pasaportlar, sınırlar bile kalkacaktı. Antep'le Halep'in kaderi yeniden birleşecekti. Bir yıl sonra geldiğimiz noktaya bakın. Herkes eski yoluna döndü, mevzisine çekildi.

Suriye, kendini tamamen İran'ın ellerine bıraktı. Türkiye ise, İran-Suriye aksı ile hesaplaşmacı bir çizgiye girdi.

Gelinen nokta çok tehlikeli. Sadece Suriye içi sorun değil, bölgesel bir sorun doğuracak nitelikte tersine bir değişim dalgası bu. Eğer Esad rejimi ülkede denetimi tekrar ele geçirirse, Türkiye-Suriye sınırına yeni kalın duvarlar örülecek. Türkiye, İran'la hesaplaşma çizgisine sürüklenirse, hesaplar iste o zaman sıfırlanacak...

Bugünkü ziyaret önemli. Suriye için de Türkiye için de... Bütün bölgenin İran-Suudi hesaplaşmasına hapsolmasına izin vermemeliyiz. Türkiye, burada bir nefes borusu oluyordu. O yol da kapanırsa hepimiz boğuluruz. ABD'nin yıllardır uyguladığı rejim değişikliğinin hedefi Suriye. Ama bu sefer Türkiye rejim değişiklikleri ve bölgesel değişikliklerin arkasındaki güç sanki...


yenişafak

Bu yazı toplam 916 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar