İsrail'in Mescid-i Aksa çevresindeki kazı çalışmaları karşısında sesini çıkarmayan Arap rejimleri, Siyonistlerle resmen işbirliği yapıyor

Siyonist oluşum herkesin gözü önünde, tamir iddiasıyla Mescid-i Aksa'yı yıkma planına başladı. Bu Siyonist komplonun yeni olmadığını herkes biliyor ancak plan bu kez, gerçek bir felaketin haberini verecek dereceye vardı. Bu Siyonist suç karşısında sessiz kalırsak ağır bir bedel öderiz. Yaklaşık bir yıl önce Arap Birliği Genel Sekreteri Emir Musa ve diğer üyeler, Siyonist düşmanın Mescid-i Aksa'nın altında müze ve sinagog inşa ettiğini gözler önüne seren bir belgesel izledi. Şeyh İkrime Sabri başkanlığındaki Filistinli heyetin gösterdiği film, Siyonist düşmanın Mescid-i Aksa'nın batısında ve Kubbet-us Sahra'ya birkaç metre uzaklıktaki Şimşek kapısının yakınında çok sayıda İsrail kurumu inşa ettiğini gözler önüne serdi.

O vakit Kudüs Müftüsü Sabri planın durdurulması için Araplar, Müslümanlar ve dünyadan harekete geçmelerini istemişti. Fakat Arap Birliği İsrail'le barış ve müzakerelerle ilgili konularla meşguldü. Kimse tehlikeye karşı uyaran seslere kulak vermedi, aksine, sanki Aksa kendilerini ilgilendirmiyormuş gibi sustu. Dokunulmazlardan ödün verdiler, işgal ve halkın sürülmesine göz yumdular. Şimdi sıra kutsallıklarının temellerinden sökülmesine geldi.

Arapların tepkisi şu ana kadar karın doyurmayan cılız açıklamalarla sınırlı kaldı. Hatta açıklamaları düşmanın inadını artırdı ve planının önündeki engelleri kaldırdı. Oysa Araplar ve Filistinliler tek saf olsalardı, düşman bu suçu işlemeye cesaret edemezdi. İsrail planını uygulamak için Filistin'deki parçalanmışlığı ve iç savaşı fırsat bildi. Sanki düşman, kimsenin harekete geçmeyeceğini ve komplonun hedefine ulaşacağını önceden biliyordu.

Mısır ve Suudi Arabistan'ın Filistin saflarını birleştirme noktasında başarılı olduğu doğru. Bu tutum takdiri hak ediyor. Fakat kalpleri kanatan bu iç savaşın ne anlama geldiğini sormak da hakkımız. Siyonist oluşumla ilişki kuran ve sınırlarını karşılıklı ziyaretlerle ticarete açan Arap ülkelerine şunu sorma hakkımız var: Şimdi İsrail elçiliklerini kovmuyorlarsa ne zaman harekete geçecekler? Ümmetin çıkarlarına ve güvenliğine yarayacak kararları ne zaman alacaklar?

Arap rejimleri Filistinlilerin maruz kaldığı ölümlere karşı koysalardı, Şeyh Ahmed Yasin'den Ebu Ala Mustafa ve Abdulaziz el Rantisi'ye kadar direniş liderlerine yönelik suikastlere karşı bir tavır alsalardı, düşman plan yaparken bin kez düşünecekti.

Aslında sorun düşmanda değil, bizim ülkelerimizde. Kışkırtıcı sessizlik ve boyun eğiş, işbirliğiyle denk. Aksa için şimdi değilse ne zaman harekete geçeceğiz? Ey kahraman Arap milleti! Ey direnişçi Arap halkımız! Ey dünyanın dört yanındaki Müslümanlar! Aksa için sokağa dökülün. Suskunluğun bizim için faydası yok. Onlar bizi her gün bin kez boğazlıyor. Halkımızı boğazladılar, ülkelerimizi uçak ve tanklarla yerle bir ettiler. Annelere, çocuklara, yaşlılara ve kadınlara acımadılar. Bunlara rağmen bayrakları semalarımızda dalgalanıyor, ülkelerimizde hâlâ elçilikleri var. Ümmet sessiz, işbirliği yapıyor. Gelin bütün mazeretleri ve zayıf iddiaları bırakalım. Önümüzde tartışma götürmeyecek bir gerçek var. Aksa'yı yıkma planı başladı. Peki siz ne yapıyorsunuz?

MUSTAFA BEKRİ
(Haftalık Mısır gazetesi Usbu, Mısır Milletvekili, 12 Şubat 2007)