Arapların Sessizliği İsrail'e Güç Veriyor

Arapların Sessizliği İsrail'e Güç Veriyor

ABD yanlısı Arapların sessizliği terörist İsrail’e güç veriyor.

Suriye gibi bir ülkeye yönelik İsrail hava saldırıları Arap dışişleri bakanları toplantısı yapmayı, saldırıyı kınayıp misilleme ve intikam isteyen Arap gazetelerindeki ateşli makaleleri gerektirmeyecek sıradan konular halini aldı. Bu durum bölgede son yirmi yıldır yaşanan değişimin boyutunu yansıtıyor.

ABDULBARİ ATWAN / El Kuds El Arabi gazetesi genel yayın yönetmeni
İbrani devleti, Arap rejimlerinin çoğunluğunun birinci düşmanı değil artık.
Hatta düşmanlık bakımından İsrail, İran ve Suriye’den sonraya geriledi. Bu durum Suriye’nin derinliklerindeki askeri mevzileri hedef alan son İsrail saldırıları sonrası Arap medya araçlarının çoğunluğundaki suskunluk halini açıklıyor.

OSLO ANLAŞMALARININ ASIL AMACI
ABD öncelikle direniş eylemlerini suç sayarak ve sonrasında da İbrani devleti ile ilişkileri doğallaştırmaları ve direk veya dolaylı olarak ilişkiye geçmeleri için Arap rejimlerine yaptığı baskılarla bu değişimi gerçekleştirmekte büyük rol oynadı.
Filistin tarafının Eylül 1993’te Beyaz Saray bahçesinde İsraillilerle imzaladığı Oslo anlaşmaları, İbrani devletine yönelik ablukayı kırması, bu ülkenin faşist sıfatını silmesi, doğal ilişkiler kurulması amacıyla Arap devletlerine yeşil ışık yakması bağlamında Camp David anlaşmalarının başladığını tamamlamış oldu.

EHUD OLMERT’İN İSTEĞİ
Arap bölgesi şu günlerde aynı yönde süratle ilerliyor. Zira başkan Bush’un gelecek sonbaharda Washington’da düzenleme çağrısını yaptığı barış konferansının İsrail’le ilişkileri doğallaştırmaya götürmesi kararlaştırılmıştır. Çünkü İsrail Başbakanı Ehud Olmert hükümetinin isteği, Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin, İbrani devletiyle diplomatik veya ticari ilişkiler kurmamış son iki körfez ülkesini temsil eden Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Emir Suud Faysal ve Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayid’le yan yana oturması.

ARAPLAR SURİYE’Yİ DIŞLAMAYA BAŞLADI
Suriye’nin Araplar tarafından tecrit edildiği görülüyor. Arap liderlerinin çoğunluğu Suriye’li yetkililerle bağlantı kurmak veya bu ülkeye gitmekten sakınıyor. Suriye Dışişleri Bakanı Velid El Muallim’in daha önce kararlaştırılan Riyad ziyaretini iptal eden Suudi Arabistan bildirisinin öfkeli üslubu dikkat çekiciydi. Sanki Muallim daha düne kadar Suudi Arabistan’ın baş müttefiki olmuş ve otuz yılı aşkın süredir birlikte bölgedeki olayların formüle edilmesi ve yönlendirilmesine katılmış bir Arap ülkesinin değil de, düşman bir ülkenin dışişleri bakanı gibi oldu adeta.

SURİYELİ SUBAYLAR MİSİLLEME İSTİYOR
Suriye’ye yönelik İsrail saldırıları önümüzdeki günlerde ve aylarda artacak. Çünkü bu saldırılar Suriye yönetimini sıkıntıya sokmak için araç olarak provokasyona dayanan İsrail stratejisi çerçevesinde geliyor. Bunun yanı sıra Suriye’nin hava ve kara savunmasının nabzını ölçmek hatta belki de hazır olmadığı askeri bir çatışmaya dahil etmeyi amaçlıyor.
Suriye’nin kontrollü politikasını ilelebet sürdürmesi zor. Çünkü ortada İsraillileri rahatsız edecek başka misilleme araçları var. Bu araçlardan en hafifi farklı yerlerde cepheler açmak.
Bunun yanı sıra Suriye ordunda subaylar çevresinde rahatsızlık halinin varlığı veya tekrarlanan bu İsrail hakaretlerine yönelik sabırlarının bittiğine dair haberler geliyor.

Londra’da yayımlanan El Kuds El Arabi gazetesi, 15 Eylül 2007,
Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit