Arınç, CHP'yi Magazincilere Havale etti

Arınç, CHP'yi Magazincilere Havale etti

Bülent Arınç, CHP’deki taciz iddiaları için "Dehşet uyandıran sözler. Ana muhalefet partisinde güven bunalımı, liderlik bunalımı var...

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP'deki taciz iddiaları için "Dehşet uyandıran sözler. Ana muhalefet partisinde güven bunalımı, liderlik bunalımı var. Parti içindeki ilişkilere bakarsanız geçmişten bu yana neredeyse magazin basınının diline düşecek şeyler" dedi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, daha önce 'Sayın Arınç'ı karikatür dergilerine havale ediyorum' demişti.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 415 yıllık Hisar Cami'ni restorenin ardından yeniden ibadet açtıktan sonra öğle yemeği yediği Polis Evi'nde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Arınç, CHP'deki taciz iddiaları hakkında ilginç değerlendirmelerde bulunarak, şunları söyledi:

SÖYLENENLER ENTRİKA VE KOMPLO

"Son olaylarda Ak Parti'nin ne genel başkan ne parti ne kurum olarak hiçbir ilgisinin olmadığını biliyoruz. Bildiğiniz gibi Oda TV sahibi ve orada görev yapan gazetecilerle ilgili bir operasyon yapılmıştı. Bir kısmı tutuklandı, bir kısmı serbest bırakıldı. Özellikle Oda TV'ye bağlı muhabir olarak çalışan İklim Bayraktar isimli bayanın söyledikleri Türkiye'de kamuoyunun dikkatine sunuldu. Bu nereden bakarsanız bakın çok çirkin bir olay. Bu olaydan iki sonuç çıkar. Biri CHP ile ilgili. Ana muhalefet partisi ama bu olay sebebiyle anlatılanlar özellikle bu bayanın dile getirdiği konular yüz kızartıcı şeyler. Sayın Kılıçdaroğlu, Baykal, Muharrem İnce ve Gürsel Tekin ile ilgili söylenenler nereden bakarsanız bakın entrikadır, komplodur birileri aleyhine yapılabilecek bir skandal hazırlığıdır vesairedir. Sayın Baykal'ın bir komplo kasetle ilgili olarak genel başkanlıktan ayrıldığını biliyoruz. Baykal'ın yerine Kılıçdaroğlu gelmişti. Şimdi 'büyük balık küçük balık' laflarıyla yine birisi hakkında bir kaset hazırlanacağı, bunun için malzeme istendiği söylendi. Sayın Bayan, Kılıçdaroğlu'na bu düşünücesini aktardığı zaman eğer doğruysa Kılıçdaroğlu, "Ben sana malzeme vermem malzemeyi kendi imkanlarıyla yap' diyor. Böyle hukukdışı, kanun dışı bir şeyi ben duymamış olayım. Bu konuda hiçbir şekilde izin vermiyoruz ve sizi ihbar edeceğiz' demesi gerekirken 'ne halin varsa gör. Kendi imkanlarınla bunu yap' demesi bunun Baykal ya da bir başkası aleyhine Varan 2 olarak kullanılabileceği sözleri dehşet uyandıran sözlerdir. Ana muhalefet partisinde bir güven bunalımı var, liderlik bunalımı var. Parti içindeki ilişkilere bakarsanız geçmişten bu yana neredeyse magazin basınının diline düşecek şeyler. Kılıçdaroğlu'nun Baykal'a haber verip vermemesi Baykal'ın bundan üzüntü duyması bu konunun araştırılmasını istemesi bir kenara, ama bayan kesinlikle yapacağı bu hazırlığın Ak Parti'den birisiyle ilgili olmadığını Baykal'la ilgili olduğunu ve Baykal'ın kendisini taciz ettiğini iddia ediyor. Doğrusu bunlar duymak istemediğimiz şeylerdir."

CHP İÇİN ÜZÜNTÜ DUYUYORUM

Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben yıllardır siyasette bulunan biriyim. Siyasetçilerin örnek şahıslar olması gerekir. Güven vermesi ve hukuk devletinden yana tavır alması, rakiplerini bir şekilde böylesine gayri ahlaki ve kanun dışı işlerle refüze etmeye, yok etmeye çalışması hiçbir zaman kabul edilemez. CHP'nin tüm bu işlerden uzak, kendisini yenilemesi ve topluma güven verecek yeni bir hale dönüşmesi gerekiyor. Görülüyor ki bir kasetle genel başkanla uzaklaştırılan Baykal, yine bir başka kasetle başkasının önünü ya da arkasını kesme çabalarına şahit oluyoruz. İşin CHP üzüntü duyuyorum adeta yüz kızartıcı şeyler anlatılıyor. Tüm bunlarda bilgisi olanların, herşeyi samimi olarak ortaya koymasıyla bir yargı süreci sonunda açığa çıkarılmasını isterim. Türk siyaseti açısından fevkalede önemlidir."

HER RANDEVU TALEBİ KABUL EDİLMEZ

"Soner Yalçın ve onunla bağlantılı olanlar gözaltına alndığı zaman yürüyüşler eylemler yapıldı. Kılıçdaroğlu, Soner Yalçın'a sahip çıktı ve "Yalçın kayalar gibi güçlü bir insan' tabirini kullandı. İklim isimli bayanın söylediğine göre de Yalçın kendisini görevlendirerek Kılıçdaroğlu'na göndermiş. Baykal'la 40 dakika görüşmüşler, Kılıçdaroğlu ile konuşmuşlar. Her genel başkan her randevu talebini kabul etmez, özellikle gazeteciler konusunda biraz seçici davranır. Ancak bu bayan Genel Merkez'e, Baykal'ın odasına da rahatlıkla gidebiliyor. Soner Yalçın'a duyulan sevgi ve güven onun tarafından gönderilen birisine de duyulmuş demektir. Şimdi burada "gazeteciler tutuklanıyor', "özgürlükler elden gidiyor' diye feryat edenlere biz bunları gözaltına alan da aramaları yapan da tutuklanacaklarsa tutuklayanlar da hakim ve savcılardır, yargı bağımsızdır. Yargı sürecini hep birlikte bekleyelim. "Gazeteci sıfatı kimseye suç işleme imtiyazı vermez' dediğimiz zaman eleştirilmiştik. Şimdi ortaya çıkan iddialara baktığımız zaman bu kişilerin gazetecilik faaliyeti yapmadığı görünüyor. Terör örgütü üyesine yandaşlık, evrakta sahtecilik suçlamaları var. Burada gazeteciler suç işlemez düşüncesiyle ya da onlar hakkında bir yargı süreci başladıktan sonra Türkiye'de basın özgürlüğü kalmadı diye ortaya çıkanlar bu olaydan ders almalıdırlar. Gazetecilik faaliyetleri haber yapmaktır. Tüm bunlardan dolayı Soner Yalçın ve onunla bağlantılı olan kişilerin tam aksine MİT mensubunun da kendilerine belge ve bilgi sağlamasıyla adeta komplo kuran bir yönetim haline geldiklerini gösteriyor. O zaman Türkiye'de yargı sürecinde herkesin olayları dikkatlice izlemesi ve bu sürece müdahale etmemesi gerektiğini düşünüyoruz."

BU OLAYLAR KARANLIĞI AYDINLATACAK

Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Başbakan, grup toplantısında "şu anda cezaevinde 27 kişi var. Bunların meslekleri karşısında gazeteci yazıyor ama işledikleri suçlar adi suçlardır' diye açıkladı. Ben de basın yayından sorumlu bir bakan olarak aylar sonra bu konuyu açıkladığımda belki itiraz edenler şimdi mahcubiyet ve utanç duyacaklardır diye düşünüyorum. Basın özgürlüğünden yanayız. Basın sansür edilmemeli, ama gazetecilik faaliyetleri konusunda ahlaki kriterler ölçü olmalı. ben bu olayın Türkiye'de pek çok karanlığı aydınlatacağını ve bizim daha sağlıklı düşünmemize yol açacağı kanaatindeyim."

UMARIM ŞİVAN PERVER EN KISA ZAMANDA KONSER VERİR

Başbakan Yardımcısı Arınç, ünlü Kürk sanatçı Şivan Perver'in Türkiye'de bir organizasyonda yer almak için Ak Parti ve BDP'nin birlikte düzenlemesini şart koşmasına şu sözlerle yanıt verdi:

"Şivan Perver'i ilk kez geçtiğimiz günlerde Köln'de yaptığımız görüşmede tanıdım. Kendisinin çok samimi vatanperver duygularla dolu iyi bir sanatçı olduğunu düşünüyorum. O da Türkiye'de demokratik açılımın çok önemli sonuçlar vereceğini, ülkenin birlik ve bütünlüğü için buna ihtiyaç olduğuna inanıyor. O Türkiye'ye dönme konusunda belki bu taliplerde bulunmuş olabilir. Çünkü toplumun farklı kesimlerinden düşman ya da düşman değil şeklinde bir kamplaşmaya yol açmaması gerektiğini söylüyor. Ama yurt dışında bir konser vereceğini o konsere de Türkiye'den belli sanatçıların katılmasını arzu ettiğini ifade etmişti. Bunları söyledikten sonra Şivan'ın başına gelmeyen kalmadı. Kendisi ve başta yazar ve sanatçılar tehdit edildi. Bu tehditler çok daha ileri götürüldü. Ama o vatanperver bir insan bu tehditlere karşı durdu. Bu tehditlere yapanları da çok ağır bir şekilde eleştirdi. Umarım Şivan'ın Türkiye'ye gelmesi de konser vermesi de en kısa zamanda gerçekleşir."
 

 

AJANSLAR