Aydın Doğan'la bir diyalog arayışım yok
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, , Aydın Doğan'la bir diyalog arayışı olmadığını belirterek, Bir zamanlar tabii farklı şeyleri falan oldu. Geldi, gitti, görüştük, filan, falan, ama onlar tabii bu tür konular değildi diye konuşt
"24" Televizyonunda yayınlanan Açık Görüş programında soruları yanıtlayan Erdoğan, "Aydın Doğan'la bir diyalog arayışı olmadığını" belirterek, şunları kaydetti:
"Bir zamanlar tabii farklı şeyleri falan oldu. Geldi, gitti, görüştük, filan, falan, ama onlar tabii bu tür konular değildi. Bu tür konuları biz kendisiyle o zamanlarda yine çok konuştuk. Mesela geçenlerde baktım yine çıkmış bir haber. İşte 'çocuklarımla ilgili bir haber meselesiymiş de yani bunları ben reddettim' falan demiş. Onu dediği için de ben kalkmışım böyle bir olayın içerisine girişmişim. Bir defa benim Aydın Bey'e söylediğim konu kesinlikle bu konu değildir. Aydın Bey'e benim söylediğim konu; 'bak benim ailemle, çocuklarımla ilgili yalan yanlış haberler yapıyorsun'. Ve çıkardım bütün gazeteleri önüne koydum, kendi gazetelerini. Görünce 'ben görmedim', 'ama ben bunları düzelteceğim', 'Köşe yazarlarına müdahale edemiyorum' dedi. Şimdi Allah aşkına söyler misiniz bana, bir patron yalan, yanlış bir yorum yapan köşe yazarına müdahale etmez mi? Hem parasını vereceksin, yalan, yanlış bir haber yapan köşe yazarını da biliyorsun bunu, kalkıp müdahale etmeyeceksin. Kendisi bunları söyledi. Dedi ki 'Anadolu çocuğu olarak benim de aileme çok saldırılar oldu'. Yine o da medya hayatında olan bir grup. 'Çok saldırı oldu. Ben de ondan çok rahatsızım' dedi. Dedim işte madem siz de bu rahatsızlığı çekiyorsunuz, ben bu ülkenin başbakanıyım. Siz de benim ailemle, çocuklarımla, benim çocuğumun devletle yakından uzaktan hiçbir işi yok ya. Niçin bu tür şeyler yapıyorsunuz?"
"ÇEREZ PARASI"
Erdoğan, Gelir idaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy'un görevden alınmasına ilişkin bir soruyu cevaplandırırken, "İnternet sitelerinde çıkan, hatta gazetelerde de çıkan bu şeyler bizi tabii ciddi manada rahatsız etti. Biz nasıl olacak da sağlıklı bir şekilde bu tür denetim mekanizmalarını çalıştıracağız? Müsteşarıma bu konuyla ilgili talimatı verdim ve gerekli olan bu konudaki adım atıldı" dedi.
Erdoğan, Mehmet Akif Ulusoy'un söz konusu konuşmalarında "çerez parası" ifadesinin geçtiğinin hatırlatılması üzerine, "beni çerez parası, merez parası ilgilendirmez. Eğer bunun büyüğü yanlışsa küçüğü de yanlıştır. Yani o çerezin miktarı nedir, boyutu nedir? O, bu beni ilgilendirmiyor. Oralarda bu yapılıyorsa mesele bitmiştir" diye konuştu.
"BİZ BU PARTİYİ MEDYAYLA KURMADIK"
Başbakan Erdoğan, "Bu sizi ürkütmüyor mu? Medyanın bir bölümü tamamen karşısında ve siz bu açık rekabeti sürdürmektesiniz. Böyle mi devam edeceğini düşünüyorsunuz? Oradaki yaklaşımınız nedir?" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Biz bu partiyi medyayla kurmadık, milletle kurduk, medyaya rağmen kurduk. Bu partinin sahibi millet. Türkiye'de bir defa güvenilirlik anketleri yapıldığı zaman son sırada medya çıkıyor. Son sırada medya çıktığına göre bu partinin sahibi de millet olduğuna göre, 'yalan, yanlış haber yapan' ifadesini kullandım dikkat edin. 'Medyaya karşı tavır alın' dedim. Niye? Halkımı aldatıyor, milletimi aldatıyor.
Biz temiz toplum, temiz medya istiyoruz. Temiz medya, temiz toplumun oluşmasını getirir. 'Basın Ahlak Yasası' diyorlar, 'biz bu ilkeleri benimseriz' diyorlar. Peki nasıl benimsiyorsunuz? Toplumun ahlak değerlerinden tutunuz, toplumdaki bütün bu değerlerin yanında yalan, yanlış haberlerle halkı yanlış yönlendirmeye kadar her şeyi yapacaksın, reyting uğruna yapmadığın şey kalmayacak, affedersin bir tane evi arayacaksın, arayacaksın bulacaksın, onu sanki Türkiye'de her yer öyleymiş gibi göstereceksin, bir tane okulu arayacak bulacaksın onu sanki bütün okullar öyleymiş gibi göstereceksin, bir tane hastanede yanlış bulacaksın onu bütün hastaneler böyleymiş gibi göstereceksin, yani bu halkı bu denli taciz etmeye hakkınız yok ki bakın benim halkım bunları yutmuyor."
Başbakan Erdoğan, medyanın işine geldiği zaman 'Avrupa Birliği' dediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Avrupa Birliği mi diyorsun? O zaman Avrupa Birliği standardında medya istiyoruz.
Diyaloğu falan onlar bozdular ve tam aksine onlar zaten seçime giderken bu şeyi ciddi manada başlattılar. Ciddi manada kampanya var. Bu medya bir siyasi partinin yandaşı, bu şekilde götürüyorlar. Kesinlikle bir politik duruş. Zaten köşe yazarlarının içinde biliyorsunuz Ana Muhalefet Partisi'nin bir zamanlar MKYK'sında görev almış olan insanlar var. Zaten devamlı olarak onların danışmanlığını yapan tipler hep orada.
Objektif bakanları görmedim gibi bir şey. Çünkü hepsi aynı havuzun içinde yoğruluyor. Öyle anlar geliyor ki icabında hepsi patronunun haklarını savunuyor. Bunu savunurken 'Acaba yahu bizim patron da böyle bir şey yapmış mı?' sorusunu kendisine soranları hiç duydunuz mu siz?
Olayı sadece Türkiye içinde bırakmadılar. Dünyada içinde bulundukları bütün örgütleri de devreye soktular. Şimdi o örgütler vasıtasıyla bana ve partime saldırıyorlar."
"YERİ GELDİĞİNDE ONLAR DA AÇIKLANIR "
Başbakan Erdoğan, "Doğan Grubu'nun aldığı ceza konusunda siyasi bir baskı oldu mu?" sorusu üzerine şöyle konuştu:
"Asla. Bir defa ben olayı kesinlikle işin operasyonel çalışması, vesaire bittikten sonra öğrendim. Kaldı ki böyle bir seçimin arifesinde siyasi bir karar olsa bu açıklanır mı? En azından şu iş yürüsün. Gürültü falan kopmasın... Çünkü nasıl bize saldırdıklarını görüyorsunuz. Şimdi daha farklı saldırıyorlar. Vergi ile ilgili konu gelince acayip şekilde bize şu anda saldırıyorlar, bütün kanallarıyla. Vurmadıkları yer kalmadı. Her türlü. Televizyon kanallarıyla aman Yarabbi ne tür haberler... Yani bize daha önce adeta yalvaranlarına bakıyorum, şimdi acayip şekilde saldırıyorlar. İsim vermeyeceğim, 'acaba şu konuda bana yardımcı olur musun?' diyenler şimdi hepsi acayip şekilde saldırıyor. Yalan, yanlış haberlerle saldırıyor. Dürüst davranmıyorlar, doğru davranmıyorlar, ama ben milletimin hukukunu koruyorum. Biz belgelerle konuşuyoruz ve burada yabancı medyayı da maniple ediyorlar. Maniple etmek suretiyle onları da bize saldırtıyorlar. Çünkü bunların da Almanya'da ayağı var biliyorsunuz. Amerika'da ayağı var. Bu ayakları da devreye sokmuşlar. Brüksel'de ayakları var. Buraları da devreye sokmuşlar. Türkiye'de de bazı kuruluşlar var, onların hepsini devreye sokmuşlar. Yeri geldiğinde onlar da açıklanır tabii. O ayrı mesele."