Babacan'a göre Ortadoğu'da oyun planı
Orta Doğu'da bir "oyun planı" olabileceğini belirten Dışişleri Bakanı Ali Babacan, "olan bitene bazıları ses çıkarmadıysa bunun da bir sebebini aramak lazım" dedi ve ekledi:
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Orta Doğu'da bir "oyun planı" olabileceğini, Türkiye'nin olan bitene bu planı bozacak şekilde yüksek sesle 'dur' demesinin bazılarının işine gelmeyebileceğini söyleyerek, bununla birlikte Türkiye'nin Gazze saldırılarıyla ilgili pozisyonunda en ufak bir değişiklik olmadığını belirtti.
Babacan, NTV'ye verdiği demeçte, Davos'ta küresel ekonomik krizin ağırlıklı olarak ele alınmasının yanı sıra Orta Doğu, İran gibi dış politika konularının da gündemde olduğunu kaydederek, kendisi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çeşitli panellere katılacağını hatırlattı.
Gazze saldırıları başlamadan önce, doğru adımlar atılmaması halinde bölgede büyük sıkıntılar olabileceği uyarısı yaptıklarını da anımsatan Babacan, Orta Doğu'ya yönelik bakış açılarının daha bu olaylar başlamadan önce de sorunun silahla çözümlenemeyeceği, diplomasi yolunun kullanılması gerektiği yönünde olduğunu kaydetti. Bu bakış açılarının her iki taraf için de geçerli olduğunu belirten Babacan, İsrail'in orantısız güç kullandığını hatırlatarak, "Dolayısıyla bizim bu saldırılara en şiddetli tepkiyi vermemiz gayet doğal" dedi.
Babacan, "Türkiye'nin bu tepkisinde ölçüyü kaçırdığına" yönelik yapılan eleştirilerin anımsatılmasına karşılık, Gürcistan krizi sırasında da yoğun temaslarda bulunduklarını, Moskova'ya giderek Rusların durması için uzun görüşmeler yaptıklarını, çünkü büyük bölümü Hristiyan olan Gürcistan'da da bir insanlık dramı yaşanmasını istemediklerini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Orada da nasıl (savaşa dur) dediyse Türkiye, aynısını Filistin-İsrail meselesinde de demiştir, bir farkı yoktur. Dolayısıyla biz dünyanın neresinde olursa olsun temel ilke olarak diplomasiyi kullanmanın geçerli olduğunu düşünüyoruz."
Filistinliler arası bir uzlaşı sürecinin devam ettiğini belirten Babacan, "Türkiye'nin arabuluculuk rolünü kaybettiğine" dair iddiaların sorulması üzerine, Türkiye'nin bütün taraflarca güvenilir bir ülke olduğu için arabulucu olduğunu bildirdi. Güvenilir olmanın ancak ilkeli hareket edilerek kazanılacağını ifade eden Babacan, uluslararası hukuk çerçevesinde hareket edildiği takdirde korkulacak bir şey olmadığını söyledi.
Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kısa vadede kuşkusuz bizim bu söylemlerimiz belki bazılarının işine gelmedi. Belki genel oyun planı içerisinde, Orta Doğu'da bir oyun planı vardı belki, olan bitene bazıları ses çıkarmadıysa bunun da bir sebebini aramak lazım. Bazıları neden sessiz kaldı? Bütün bu oyun planı çerçevesinde, belki bu planı bozacak şekilde Türkiye'nin yüksek sesle olan bitene dur demesi bazılarının işine gelmemiş olabilir. Ama uzun vadede Türkiye itibar kazanarak çıkmıştır."
Türkiye'nin Filistinli grupların uzlaşması için oynadığı rolün sorulmasına karşılık Babacan, bu grupların kendilerinin tek tek gelerek Türkiye'den yardım istediğini belirterek, bizzat Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın Türkiye olmadan uzlaşamayacaklarını söylediğini aktardı. Babacan, bu taleplere karşılık kendilerinin de Gazze'ye tek sınırı olan Arap ülkesi olan Mısır olmadan bu işin zor çözüleceğini söylediklerini belirterek, "Gazze sorunları Mısır olmadan zor çözülür çünkü geçiş kapıları vardır. Mısır bu işin aynı zamanda bir tarafıdır da" dedi.
Babacan, aynı şekilde Suriye'nin tutumunun da çok önemli olduğunu ifade ederek, yine Suriye işin içinde olmadan bu sorunların çözümünün çok zor olacağını bildirdi. Bakan Babacan, "Türkiye olarak bölgedeki etkinlik ve itibarımız kuşkusuz belli, tartışma konusu bile yapılamaz" diye konuştu.
-YAHUDİ LOBİLERİNİN DESTEĞİ-
Babacan, "Türkiye'nin Gazze konusundaki tutumu nedeniyle ABD'deki Yahudi lobilerinin desteğini kaybettiğine" ilişkin yorumların hatırlatılması üzerine, Türkiye'nin bütün Filistinli gruplara eşit mesafede olduğunu kaydetti. "Ama hiçbirinin de hakkının yenmesini ya da o grup yok sayılarak bir çözüm elde edilmesini de desteklemiyoruz. Dolayısıyla bütün gruplar işin içinde olmalıdır ve hiçbiri yok sayılmamalıdır" diyen Babacan, Hamas'la AB ülkeleri, ABD ve bazı Arap ülkelerinin görüşmediğini ancak halkın bir numaralı çıkarttığı parti olan Hamas'ı işin içine katmadan bir çözüm olamayacağını görmek gerektiğini belirtti.
Dışişleri Bakanı Babacan, Gazze konusundaki politikayı savunarak şunları söyledi:
"İsrail'in bu operasyonuyla alakalı yüksek sesle dur dememiz, İsrail yanlış yapıyor dememiz konusunda, aynı olaylar tekrarlansın aynısını yine söyleriz. Bu konuda pozisyonumuzla ilgili en ufak bir değişiklik yok. Biz aynen durduğumuz yerdeyiz. Bizim çizgimizden zerre kadar bir sapma kesinlikle söz konusu değildir. Burada önemli olan, hatası olan hatasını kabul etmek zorunda."
Babacan, bu politikanın bazı Yahudi kuruluşları rahatsız ettiğini, endişeler ifade eden mektuplar geldiğini belirterek, ancak Türkiye-İsrail ilişkilerinin stratejik ilişkiler olduğunu kaydetti. "Türkiye'nin desteği olmadan İsrail'in bölgedeki varlığı da çok kolay olmayacaktır" diyen Babacan, bu nedenle çatışmalar sürerken bir yandan da İsrail ile temasların çeşitli seviyelerde devam ettiğini bildirdi.
Yahudi lobilerinin olası kırgınlığı ve 1915 olaylarıyla ilgili destekleri konusundaki soruya karşılık Babacan, bu lobinin ABD Kongresi ve yönetimi üstündeki etkisinin tartışılmaz olduğunu söyleyerek, ancak bu konuyla alakalı olarak son yıllarda Yahudi kuruluşları arasında da farklı görüşler oluştuğunu, bazılarının bunun bir "soykırım" olduğunu söylediğini, dolayısıyla Yahudi kuruluşlarının da eskisi gibi destek verici bir tutum almadıklarını belirtti.
Babacan, Türkiye'nin tarihten korkacak bir şeyi olmadığını, bir komisyonun kurulması gerektiğini yineleyerek, Ermenistan ile temasların çeşitli seviyelerde sürdüğünü bildirdi.
-GAZZE'YE ASKER GÖNDERİLMESİ KONUSU-
Bakan Babacan, bir başka soru üzerine, Gazze'de sadece araziyi gözleyip, ateşkes şartlarına uyulup uyulmadığı konusunda rapor tutacak bir gözlemci ekibinin içinde yer alması yönünde bir talep gelirse Türkiye'nin bu oluşumda yer alacağını düşündüğünü söyledi.
Bunun tamamen sivil bir misyon olacağını ifade eden Babacan, Lübnan, Bosna-Hersek, Kosova ya da Afganistan'da olduğu gibi bir askeri güç göndermenin ise ancak ev sahibinin talebiyle olabilecek bir iş olduğunu kaydetti.
Filistinli tüm gruplardan böyle bir talep gelse bile, konunun o gün değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Babacan, "Çünkü bizim oraya asker gönderip göndermememiz son derece hassas, iyi değerlendirilmesi gereken bir konu. Peşin hükme varmamak lazım ama ben çok olası görmüyorum doğrusu" diye konuştu.
Babacan, bir soru üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile planlanmış bir görüşmesinin olmadığını, ancak Gazze konulu bir panelde katılımcı olarak aynı platformda olacaklarını belirtti.
Bir başka soru üzerine, Davos toplantılarının bu yılki asıl temasının, küresel krizden sonra neler yapılması gerektiği olduğuna işaret eden Babacan, küresel ekonomiyle ilgili konuların mutlaka yeni bir küresel mimariyle hem düzenlenmesi hem de denetlenmesi gerektiğini söyledi.
Babacan, "Madem herhangi bir ülkedeki ciddi bir sorun herkesi etkiliyor o zaman hiçbir ülke, 'bu benim kendi iç işimdir, kimse karışmasın, ben kendi ekonomimde istediğimi yaparım' dememeli" dedi.