Bahçeli"nin söylemi Apo"nun özlemi
MHPnin seçim bildirgesini okuyorum. Sayfa 30, son paragraf: Bugün İmralıda özel misafir gibi ağırlanan ve siyasi kuryeler vasıtasıyla terör örgütünü hala yönetebilen kanlı caninin İmralı misafirliğine son verilecektir.
MHP"nin seçim bildirgesini okuyorum. Sayfa 30, son paragraf: "Bugün İmralı"da özel misafir gibi ağırlanan ve siyasi kuryeler vasıtasıyla terör örgütünü hala yönetebilen kanlı caninin İmralı misafirliğine son verilecektir."
İmralı misafirliğine son verme, ne anlama geliyor? Şifreyi çözmek için biraz geriye gitmek gerekiyor. Bakın Bahçeli, 19 Kasım 2006"da partisinin 8. Olağan Kongresi"nde yaptığı konuşmada ne diyor: "Teröristbaşı İmralı"dan F tipi cezaevine nakledilmelidir."
Aradan aylar geçti, MHP fikir değiştirmiş olabilir mi? Bu süre içinde "Misafirliğe son verme" ifadesine farklı anlamlar yüklenmiş olabilir mi? İşte MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici"nin sözleri: "Teröristbaşının diğer terör suçluları gibi aynı şartlarda cezasının infazı gerekir. F tipine nakli kurallara uygundur."
Yani, MHP"nin seçim bildirgesinde "idam" yok, "yağlı ilmik" yok. O zaman meydanlardaki "ip" de neyin nesi? İktidara gelince taahhüt etmediğinizi, neden başka bir partiden bekliyorsunuz?
Gelelim asıl mevzuya. Adalet eski Bakanı Cemil Çiçek"le konuştum. Öcalan"ın avukatları, 50"nin üzerinde İmralı"dan taşınmak için dilekçe vermiş: "Teröristbaşı "beni buradan alın" deyip durdu. Öyle dışarıda anlatıldığı gibi zeytin ağacının altında roman yazmıyor. Sahilde balık tutmuyor. 9 metrekarelik odası var, 24 saat gözetim altında, devletin en nitelikli güvenlik elemanları sürekli takip ediyor, günde bir saat dışarıya çıkıyor. Dış güvenlik de jandarmaya ait."
Çiçek"in can alıcı sorusu geliyor: "Memnun olsa neden İmralı"dan ayrılmak istesin. O zaman da söyledim şimdi de söylüyorum. Teröristbaşının özlemiyle Devlet Bahçeli"nin söylemi birbiriyle örtüşüyor. Ayrıca İmralı cezaevi de F tipi statüsündedir."
Öcalan"ın avukatlarının "İmralı"dan taşınma" talebini içeren dilekçelerine ek olarak bir de "DTP"ye soralım" dedik. Söz DTP Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Sakık"ta: "Kişiye özgü özel bir cezaevi hukukun neresine sığar? Tek başına yaşıyor. Adada tecrit hayatı yaşıyor. Hukuka, insan haklarına aykırıdır."
İlk bakışta tenakuz hali var gibi değil mi? MHP de İmralı"ya karşı, DTP de...
Allah"tan korkmuyorsan kuldan utan
Demokrasiye yürekten inanıyorsanız, farklı düşüncelere ve eleştirilere tahammül etmeyi bilmelisiniz. Ama hakaret ve küfür, düşünce özgürlüğü sayılamaz, sayılmamalıdır. Kutsal değerler ve inançlara saygı da demokrasinin bir başka erdemidir. Bu değerlerin istismarı ise ahlaki değildir.
Kayıp trilyon mahkumu Necmettin Erbakan, buyurmuş: "AKP"ye oy vermek cehenneme bilet kesmektir." Bakıyorum dün cennet tapusu dağıtıyordu, kendisine oy vermeyenleri "patates dininden" sayıyordu, bugün cehenneme bilet kesiyor.
Bu lafların bir "siyasi" anlamı yok elbette. Ancak Hocanın dilinden konuşmak gerekirse; İslam dininden azıcık haberdar olanlar bile bilir ki, kimin cennet veya cehenneme gideceğini yalnız Allah karar verir. Aksini iddia etmek, Allah"a şirk koşmaktır. Bu da en büyük günahlardandır.
İnsanın içinden "Allah"tan korkmuyorsan, bari kuldan utan" diyesi geliyor.
Sezer, Yılmaz"ın hayallerini yıktı
DSP"li bir dost dün konuğumuzdu. Bugünkü Cumhurbaşkanlığı seçimini konuşurken, birden 7 yıl öncesine gittik. Sezer"e Çankaya yolunun açıldığı sürece ilişkin ilginç detaylar aktardı. Şöyle başladı söze: "Hükümette çok kişinin aklında Cumhurbaşkanlığı vardı, bir kenarda beklediler olmadı. En istekli olanı Mesut Yılmaz"dı."
Yılmaz"ı bildiğimiz için diğerlerini sorduk, anlattı: "Sayın Ecevit"e "Sizi Cumhurbaşkanı adayı yapalım" dendi. "Benim şartlarım müsait değil" dedi. Gerekli yasal düzenleme yapılabileceği söyledik, "Beni seçtirmezler" dedi. Hüsamettin Özkan"ın niyeti vardı. Ecevit, ona da karşı çıktı. Hüsamettin Bey, bu kez Mesut Yılmaz"a destek vermeye başladı. İlk karşı çıkan Bahçeli"ydi. Ecevit"in kafası karışıktı."
Sezer nasıl aday oldu? Devam etti: "Yılmaz kendi adaylığı için çok derin çalışıyordu, onun önünü kesmek için arayış başladı. Sezer ismini öyle bulduk. RP ve DYP"den destek sözü alınca konuyu önce Sezer"e ardından Ecevit"e açtık. Sezer prensip olarak tamam dedi. Ecevit"in de aklına yattı. Üçlü liderler zirvesinde Yılmaz, her partinin kendi adayını çıkarmasını isteyince Ecevit, Sezer ismini önerdi."
O anda neler oldu? İşte cevap: "O anda Mesut Bey"in yüzü kıpkırmızı oldu.
star/Şamil Tayyar