Barış gücünün asıl amacı Hizbullah"ı hezimete uğratmak!/Ali Al Hail

Barış gücünün asıl amacı Hizbullah"ı hezimete uğratmak!/Ali Al Hail

İsrail gibi, ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya"nın da Lübnan"da askeri varlık bulundurmaları için kendilerine göre nedenleri var.

1982 yılında İsrail, ABD"den ve Batı"dan aldığı yeşil ışıkla Lübnan"a saldırdığında, Güney Lübnan"dan Filistinli direnişini söküp atmayı hedefliyordu. Çünkü Filistinliler Tarihi Filistin"de, kuzey sınırından İsrail"i tehdit ediyordu.

İsrail gibi, ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya"nın da Lübnan"da askeri varlık bulundurmaları için kendilerine göre nedenleri var.


Bu "silahlı" varlık, BM şemsiyesi altında vuku bulsa bile aslında, BM"nin "ABD onaylı" Güvenlik Konseyi"nin 1701 No"lu kararı ile uygulanacaktır. Hizbullah"a "zarar vermeyle" alakalı bu 1071 No"lu kararı, Fransa ve ABD bir nevi "fizyoterapi" olarak görüyor. Fransa, ABD, İngiltere ve İtalya, Beyrut"taki Çokuluslu Güç"ün (MNF) içindeydi. MNF, 24 Ekim 1982"de İsrail"in Beyrut"u işgalinin bir sonucu olarak vücut bulmuştu. 1 Ekim 1983 tarihinde, hayatta kalanların ifadesine göre, yüzünde büyük bir gülümseme ile Hizbullah savaşçılarından biri MNF karargahına patlayıcı dolu bir kamyonla daldı. 241 Amerikan deniz piyadesinin yanı sıra 58 Fransız paraşütçü askeri öldü ve çoğu da yaralandı. Hizbullah tarafından gerçekleştirilen bu operasyon MNF"nin askerî varlığının sonu oldu. En önemli nokta, bu olayın gelecekte Fransa ve ABD"nin Lübnan"a dair herhangi bir rol alma ihtimalini sona erdirmiş olması. 1982 yılında İsrail, ABD"den ve Batı"dan aldığı yeşil ışıkla Lübnan"a saldırdığında, Güney Lübnan"dan Filistinli direnişini söküp atmayı hedefliyordu. Çünkü Filistinliler Tarihi Filistin"de, kuzey sınırından İsrail"i tehdit ediyordu.

ABD ve Fransa intikam peşinde...

Anlaşılan Filistinliler Beyrut"a çekilmekle yanlış yapmışlardı, İsrailliler onları gemilere tıka basa doldurarak Yunanistan ve sonunda Tunus"a kadar kovaladı. Bununla birlikte, İsraillilerin unuttuğu bir sürpriz vardı, bunu hiç hesaplamamışlardı, düşman Filistinlilerden çok daha radikal bir düşman Güney Lübnan"da oluşturulmuştu: Hizbullah. Hizbullah militanlarının eylemleri, İsrail"in kuzey yamacında askerî gücüne karşı bir korku unsuru olmayı başardı. Lübnan"da silahlı tek Filistinli kalmadığından emin olduktan sonra İsrail, sınıra yakın yerleşimlerinin potansiyel risk altında olduğunu belirterek bu riski ortadan kaldırmak bahanesi ile Güney Lübnan"a yerleşti. Ancak İsrail bu adımıyla, belki de tarihinin en büyük ve ölümcül hatasına imza atmış oldu. MNF"ye düzenlenen saldırının ardından, Hizbullah"ın Sidon"daki İsrail askerî yönetiminin karargahına bomba yüklü bir araçla saldırması sonrasında 150 İsrail askeri ve yetkilisi öldü. Pek çoğu da yaralandı ya da sakat kaldı. İsrail saldırılarının neden olduğu bu ikinci büyük ölçekli saldırı ile Hizbullah direniş örgütü, tıpkı MNF"ye verdiği gibi İsrail"e de sert bir ders vermiş oldu. Özellikle de Fransa ve ABD"ye. Bu olay, İsrail"in Güney Lübnan"ı terk edip gitmesine vesile oldu ve diğer askerlerinin hayatını kurtardı. Diğer yandan, İsrail ne tür bir düşman ile karşı karşıya olduğunun farkına vardı, Hizbullah, İsrail"in yarattığı "yenilmezlik" algısını yerle bir etmeye kendini adamış bir düşman olarak belirdi. İsrail"in, 25 yıllık Hizbullah deneyimi İsraillilerin gözünde Filistinlileri armatüre çevirdi. Filistinliler, hiçbir zaman Hizbullah"ın 1982 yılından bu yana İsrail"in başına açtığı baş ağrısı gibi ağrıya neden olmamışlardı.

Şimdilerde, 1071 No"lu BM kararı çerçevesinde Güney Lübnan"a bir barış gücü yerleştirilmesini isteyen ülkeler 1982 yılında ağır darbe alan MNF ülkeleridir. Dikkate değer olan nokta, Hizbullah"ın 1983 saldırısından en ağır yarayı alan iki MNF ülkesi ABD ve Fransa"nın, 1071 No"lu kararın arkasındaki esas güçler olmasıdır. Direkt olarak bir darbe almamasına rağmen 1982"deki MNF"de yer alan bir diğer ülke İtalya da, genişletilmeye çalışılan UNIFIL"e liderlik önererek pazarlıklara katılmış durumda. Bir zaman birisi "intikamın asla ölmediğini" söylemişti. Bu metaforik deyiş, şu an yeniden Lübnan"a dönmeye ve Hizbullah"tan intikam almaya çalışan, Hizbullah"ı silahsızlandırmak için iç ve bölgesel faktörlerin kendi yanlarında olması için uğraşan ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya"ya fazlasıyla uyuyor.

İsrail, 12 Temmuz"dan bu yana Hizbullah ile 34 gün süren savaş boyunca, ABD ve Fransız askerlerinin MNF gücü içinde başlarına geleninin intikamını alma amacına ulaşmada başarısız oldu. MNF ise enteresan bir biçimde ABD ve Fransa"nın işlerini iyi yapacağını belirtti. ABD ve Fransa asla bu konuya temas etmese de şu anda UNIFIL"e katılma çabaların ardındaki motive edici unsurlardan biri de budur. Hizbullah"ın 1983"teki saldırılarının bu ülkelerin damağında acı bir tat bıraktığı söylenebilir. Bundan dolayı, ABD ve Fransa tarafından önerilen 1071 No"lu BM Güvenlik Konseyi kararının alınmasındaki "gizli gündemin" bu olayla bağlantılı olduğu görülmelidir. Söz konusu ülkelerin ısrarla UNIFIL içinde yer alma çabalarının ardında yatan nedenin Hizbullah"ı hezimete uğratmak olduğunu belirtmiştik. Hizbullah"ın, İsrail ile savaş boyunca bölgedeki en güçlü orduya karşı koyması, dünyanın en büyük süper gücü ABD"nin desteğine rağmen ezilememesi UNIFIL"i böylesine güçlü kılmaya çalışmanın esas nedenlerinden biridir. Ayrıca, her ne kadar ABD, İsrail"in savaş kampanyası konusunda önceden bilgi sahibi olmadığını açıklasa da, ABD-İsrail ikilisinin bu savaşı iki İsrailli askerin kaçırıldığı 12 Temmuz tarihinden çok önce planladığı da bir gerçek. Bu fikri, Hizbullah lideri Nasrallah"ın 20 Temmuz"da Katar merkezli el Cezire televizyonundaki bir röportajı daha da güçlendirmektedir.

Tarih tekerrür edebilir!

Yeniden barış gücü oluşturulması için BM"nin aldığı 1071 No"lu karara dönersek, bugüne kadar Güvenlik Konseyi"nin hiçbir şekilde ABD"nin hegemonyası dışındaki hiçbir kararın yürürlüğe girmediği görülecektir. Eğer öyle olsaydı, İsrail, Arap-İsrail çatışmasına dair 40 yıl öncesinden 442, 338, 194 No"lu ve diğer kararları uygulamak zorunda kalırdı. Bu nedenle, mevcut karar da bundan muaf değildir ve süreci destekler niteliktedir. Yine de daha önceleri bir ateşkese direnen İsrail ve ABD"nin 1071 No"lu karara neden razı olduğu sorusu kafaları kurcalayabilir. Sebebi ise, Hizbullah savaşçıları tarafından gücü felce uğratılan İsrail"in söz konusu ateşkes kararı ile Güney Lübnan"daki askerî ününü kurtarmasının umutsuz bir çabası olarak görüldü. Bunu doğrulayan en önemli olay ise söz konusu kararın çıkarılmasından 10 gün öncesinde, BM Güvenlik Konseyi, İsrail"i, çok katlı bir binayı bombaladığı, aynı binada 28"i çocuk olmak üzere 60 sivilin ölümüne neden olduğu için kınayan bir kararı vardı. Bu katliam, ikinci Kana katliamı olarak kayıtlara geçmişti (katliamın ilki İsrail tarafından 1996 yılında yine Kana"da işlenmişti) ve tüm dünyayı şoke etmişti. Hatta BM Genel Sekreteri Kofi Annan bile İsrail"in barbarca katliamlarını kınamıştı. Mevcut tablo böyleyken, geçmişin intikamını almak amacıyla UNIFIL"i güçlendirmeyi amaçlayan ABD, Fransa, İtalya ve İngiltere, geçmiştekinin benzeri bir geri püskürtme ile karşı karşıya kalabilir.

(*) Bu yazıyı Zaman için kaleme alan Prof. Dr. Ali-Hail, Fulbright ödülü sahibi, Fulbrihgt'da misafir öğretim üyesi, AUSACE yönetim kurulu üyesidir.