Barış Konferansından Barış Çıkması İmkânsız
Suriye gazetesi Teşrin:Amerika'nın Ortadoğu politikası Siyonizm'in elinde olduğu sürece, Ortadoğu barış konferansından sonuç alınması mümkün değil…
Ortadoğu barış konferansından barış çıkması imkânsız
Amerika'nın Ortadoğu politikası Siyonizm'in elinde olduğu sürece, Ortadoğu barış konferansından sonuç alınması mümkün değil. ABD, İsrail uçaklarının Suriye hava sahasını ihlal etmesine karşı bile sesini çıkaramaz halde
USAM DARİ ABD yönetimi İsrail savaş uçaklarının Suriye hava sahasını ihlal ederek yaptığı korsanlığına karşı tam bir suskunluk içine girdi. Washington İsrail'i eleştirmeyi niçin reddediyor? Acaba kaynağından, yani İsrail'den bir açıklama gelmesini mi bekliyor? Yoksa İsrail'in, 'Suriye'nin suçlamalarına' yanıt vermeme kararı doğrultusunda hareket etmek için mi yorum yapmıyor? ABD, bölgeyle ilgili hiçbir konuda bağımsız bir politika uygulamıyor; Washington'ın Ortadoğu politikaları, Amerikan karar alma merkezlerini kontrol altında tutan yeni Siyonistlerce pazarlanmadan önce, İsrail'de pişiriliyor.
Suriye'nin suçlamaları karşısında bir Amerikan tepkisi istemiyoruz. Çünkü bu tepki İsrail'in korsanlığını meşrulaştırıcı yönde olacaktır. Hatta belki Tel Aviv'le Washington arasında eşgüdümle yerine getirilecek yeni operasyonlar düzenlenebilir; ABD'yle İsrail politikalarını birbirinden nasıl ayıracağımızı bilemiyoruz.
Son olayla birlikte Tel Aviv, barış davetçisi olduğunu ve patlamaya hazır gerginliği ortadan kaldırmak için çalıştığını ispatladı! Dahası İsrail'i açıkça cesaretlendirmekten başka şeye yorulması mümkün olmayan bu sessizlik, ABD'nin barışçıl niyetlerinin de kanıtı, sonsuz barış sevdalısı Bush'un çağrısını yaptığı Ortadoğu barış konferansının öncüsüdür.
Gerçekten de insan aklının çözmekte aciz kaldığı bir bulmaca bu. Zira süper devlet barış konferansı çağrısı yaparken, en basit uluslararası yasaların çiğnenmesi karşısında sessizliğe bürünüyor. Oysa İsrail'in operasyonu gerilimi artırıyor ve tehdit, terör ve kışkırtmacılık dilinde ustalaştığını, BM'nin temel aldığı ve ABD yönetiminin veto ettiği eski bir karara göre, 'barış istemeyen devlet' olduğunu teyit ediyor.
Bush'un İsrail terörünü ve korsanlığını alkışlarken barış için toplanmaya hazırlanması nasıl mümkün olabilir? En önemli devletin yokluğunda konferansın barışın temellerini araması nasıl mümkün olabilir? Müneccimler, bilginler ve sihirbazlar, güçleri yetiyorsa bu bulmacayı çözsünler. Ancak evrende hiç kimsenin buna gücünün yeteceğini düşünmüyoruz.
ABD yönetimi 'barış konferansı' çağrısı yaparken gerçekleşen İsrail korsanlığının ve korkunç Amerikan sessizliğinin nedenlerini sorgulamak hakkımız değil mi? Acaba İsrail uçaklarının Suriye hava sahasını ihlaliyle, Arap dışişleri bakanlarının, Suriye ve Lübnan'ın da toplantıya çağrılmasını istemesi bağlantılı mı?
Peki İsrail, Suriye'nin, ABD'nin geniş ve önemli Arap katılımıyla düzenleyeceği 'ilişkileri doğallaştırma toplantısına' çağrılmamasını haklı çıkarmak mı istedi? Sorular çok ve cevapları Amerikan siyasetinin aşçılarının elinde. Bu aşçılarsa, Siyonistleşmiş yeni muhafazakârlar, 'seçilmiş halk' dışındaki 'kâfirlerin' soykırımdan geçirilmesini ifade eden Tevrat'ın hurafeleri, fikirleri ve efsanelerine inanan kişilerdir.
Yine de ABD'nin tutumunu garipsemiyoruz ve İsrail'in yaptığı bizi şaşırtmıyor. Zira ABD yönetiminin yapısı ve terörist İsrail'in içyüzü bu. Düşman zaten düşmandır ve ondan her şey beklenir. Bizi üzense, bazı Arap kardeşlerimizin bu korsanlık sanki Mars veya Venüs'te gerçekleşmiş gibi sessizliğe bürünmesi. Bu tür ihlal ve kışkırtmalar bazı Arapların karşı tarafı kınayıp dayanışma içine girmesine yol açmıyorsa, bu kınamayı ne zaman yapacaklar? Onları ne harekete geçirecek?
Bush'un konferansına gidecekler, Filistinlileri ve Iraklıları katleden, Arapların geleceğini en büyük tehlikelerle tehdit edenlerin elini sıkmalarını halklarına nasıl açıklayacaklar? (Suriye gazetesi Teşrin, başyazı, 8 Eylül 2007) USAM DARİ