Hasan Karakaya
Başarının sırrı... Erdoğan iyi bir futbolcu, iyi bir antrenör!
Dün, "bakanların hayat hikâyeleri"nden söz etmiş ve "genç"lerin, bundan "ibret dersi" çıkarmaları gerektiğini söylemiştim... Demiştim ki; eğer "çile" çekmeye talip olmazsanız, "başarılı" da olamazsınız.
Malûm, son günlerin gündeminde "futbol" var...
Artık "karşılaşma" değil de "nemalaşma" konuşuluyor olsa da; "Başbakan"ın ve "bakan"ların durumunu "futbol"la da açıklayabiliriz...
Çünkü Erdoğan, zaten "eski bir futbolcu"dur... Bu "futbol tecrübesi"ni ilerleterek, bugün "çok iyi bir antrenör" haline gelmiştir.
"Futbol"da önemli olan; "takım kurmak"tır... "Yıldız bir futbolcu" olsa bile, onu "yanlış yerde" oynattın mı, hiçbir verim alamazsın...
Erdoğan; "kimi, nerede oynatacağını" iyi bilen, oyuncusunu sürekli "motive" eden ve "taktik"ler veren "müthiş bir antrenör"dür... Zaten öyle olmasa; "Türkiye Cumhuriyeti"nin en uzun süreli Hükümeti" olamazdı...
Erdoğan; dün kendisinin üçüncü, Türkiye"nin 61. Hükümeti"nin "programı"nı açıkladı... Koyduğu "hedef"leri, elbette, "eski, yeni ve genç oyuncular"la gerçekleştirecektir.
Ama, aynı Erdoğan; "Bunlar değişmez demek değildir" diyerek, bir anlamda "yedek kulübesi"nde bulunanları da sahaya sürebileceğinin işaretini vermiştir.
Demek oluyor ki;
Erdoğan"ın bir "A Takımı",
Bir de "yedek"leri vardır.
Ki; "yedeklerden 6"sına" takımda yer vermiş, hatta Suat Kılıç gibi "genç"lere de "performans"larını gösterme imkânı sağlamıştır.
BAŞARININ SIRRI
Öyle sanıyorum ki;
Herhangi bir "sakatlık, performans düşüklüğü veya kırmızı kart" durumunda, Erdoğan, "yedek kulübesi"ndekileri ve belki de "altyapıdan yetişenler"i sahaya sürmekten kaçınmayacaktır.
"Altyapı"dan gelmelerine rağmen, hayli başarılı "performans" sergileyen meselâ Yalçın Akdoğan, meselâ Ömer Çelik ve meselâ Çağatay Kılıç gibi isimleri, pekalâ "ilk onbir"e alabilir...
"Yedek kulübesi"nde bekleyen Nabi Avcı"ya da, bir "oyuncu değişikliği"nde sahada görev verilebilir...
Tayyip Erdoğan"ın en büyük başarısı da bu olsa gerek... Sürekli "adam yetiştirdiğinden", hiç "adam sıkıntısı" çekmiyor!..
"A Takımı"nda budamalar yapsa da, alttan "yeni filizler" geliyor.
Yaptığı "budama"ların, elbette "başarısızlık"la veya "performans düşüklüğü" ile ilgisi yok..
Böyle yapıyor ki; "genç"lerin önü açılsın...
Unutmayalım ki;
Bugün "ustalık kabinesi"nde yer alan Binali Yıldırım, İdris Naim Şahin, Ömer Dinçer, Hayati Yazıcı ve Erdoğan Bayraktar da, AK Parti"nin "altyapı"sından gelen isimlerdi...
Biraz önce dediğim gibi;
Nabi Avcı, Yalçın Akdoğan, Ömer Çelik ve Çağatay Kılıç da; değişik görevlerde yetişen, pişen ve şu anda "yedek kulübesi"nde bekletilen isimlerdir.
İşte, İsmet Yılmaz da, onlardan biri...
Yıllardır "yedek"teydi ama, "A Takımı"na alındı ve Vecdi Gönül"ün yerine Milli Savunma Bakanlığı"na getirildi.
VECDİ GÖNÜL"ÜN REKORU
Peki;
Vecdi Gönül "başarısız" mıydı?..
Bana göre hayır!..
Eğer "başarılı" olmasaydı, "8.5 yıl görevde kalmak" gibi hiçbir bakana nasip olmayan bir süre orada kalamazdı.
Bana göre, Vecdi Gönül;
"8.5 yıl" boyunca görevde kalmakla hem "rekor" kırmış, hem de görevi boyunca "ilk"lere imza atmıştır.
Evet; 8.5 yıl, bir "rekor"dur!..
Düşünebiliyor musunuz;
Mareşal Fevzi Çakmak"lar, Refet Bele"ler, Kazım Özalp"lar, Fethi Okyar"lar, Recep Peker"ler, Hasan Saka"lar, Fuat Köprülü"ler, Cemal Gürsel"ler, Ferit Melen"ler, Hasan Esat Işık"lar, Sadettin Bilgiç"ler, Ercan Vuralkan"lar, Safa Giray"lar, Hüsnü Doğan"lar, Mehmet Yazar"lar, Mehmet Gülhan"lar, Vefa Tanır"lar, Oltan Sungurlu"lar, İsmet Sezgin"ler ve Sabahattin Çakmakoğlu gibi isimlerin hiçbiri, üst üste "8.5 yıl" görevde kalamadı.
Rekor, Vecdi Gönül"ün...
"İLK"LERE ATILAN İMZA!
Vecdi Gönül, görevi boyunca sadece "rekor" kırmakla kalmamış, aynı zamanda "ilk"lere de imza atmıştır.
19 Kasım 2002"de göreve başlayan ve önceki gün, görevini İsmet Yılmaz"a devreden Vecdi Gönül, 8.5 yıl boyunca yaptığı "icraat"ları şöyle anlatıyor:
¥ "Son 8.5 senede 154 Kanun Tasarısı yasallaşmıştır. 1990-2000 arası bu sayı 41"dir... Anayasa Kanun ve Kararname değişiklikleriyle askerlik süresi kısaltılmış, şehit dul ve yetimlere ve gazilere bazı iyileştirmeler yapılmış, polislerin, sporcuların, 42 yaş üstü yurt dışındaki vatandaşların askerlik hizmeti yeniden düzenlenmiş, sivillerin askeri yargıya gitmesi kaldırılmış, yüce divan boşluğu doldurulmuş, yoklama kaçağı ve bakayalara hapis yerine para cezası getirilmiş, uzman erbaşların emekliliği sağlanmış, askeri hastaneler sivillere açılmış, Sözleşmeli Er Kanunu çıkarılmış, askere alma ve yoklama işlemleri e-devlet"e dahil edilmiş, başta karakol inşaatları olmak üzere yapım işleri sürdürülmüştür.
¥ MSB bütçesi, icracı bakanlıklar arasında birinci sırada iken yapılan tasarruflarla konsolide bütçe içerisinde bugün 6. sırada yer almıştır. 2003-2010 yılları arasında toplam 80 bin 593 ihale yapılmış olup Kamu İhale Kurumu"nca yalnız 44 ihale iptal edilmiştir.
Yıllardır bekleyen hayati derecede önemli projelerin önlerindeki engeller kaldırılmış, teşkilat aynı olduğu halde uygulamadaki proje sayısı 66"dan 269"a, tutarı da 5.5 milyardan 45.3 milyar ABD Doları"na çıkmıştır.
¥ Savunma sanayii sektöründe Türkiye, dünyada mevcut sıralamada ithalatta 6. sıradayken 13. sıraya inmiştir. İhracatta ise 27. sıradan 21. sıraya yükselmiştir. Savunma Sanayii sektör cirosu 1 milyar 301 milyon ABD Doları"ndan 2 milyar 733 milyon ABD Doları"na, ihracat ise 331 milyon ABD Doları"ndan 853 milyon ABD Doları"na yükselmiştir. AR-GE harcamaları 58 milyondan 666 milyona çıkmıştır. TSK ihtiyaçlarının yurt içinden parasal olarak karşılanma oranı % 25"lerden % 52"ye yükselmiştir. İhalelerde temsilciler muhatap alınmamış, ayrıca ihale bedelinin en az % 30 iş payının KOBİ"lere verilmesi şartı koşularak teknolojinin geniş bir tabana yayılması amaçlanmıştır.
İTHALDEN, YERLİYE GEÇİŞ
On sene önce, daha eski teknolojiye sahip F-4"leri bile modernize edemeyip yabancılara muhtaç olan Türkiye; bugün teknolojide en gelişmiş ülkelerle birlikte A400M ve F35"i projelendirmekte ve ortak üretmekte olup ayrıca F16"ların modernizasyon merkezi haline gelmiştir. İlk defa ürettiği eğitim uçağı ve Atak Helikopteri bu sene uçacaktır. Türkiye insansız hava araçlarında ABD ve İsrail"le yarışmaktadır. Ayrıca Türkiye tarihinde ilk defa yerli olarak üretilen Göktürk Uydusu gerekli testlerden geçmiştir.
Kara Kuvvetleri için ilk defa tank, piyade tüfeği, makinalı tüfek, bomba atar, havadan taşınabilir obüsler yerli olarak yapılmakta olup, mayına dayanıklı araçlar, kasırga, cirit, uzun menzilli tanksavar roket ve füzeleri, 42 km. menzilli fırtına ve panter obüsleri, Kaideye Monteli Stingerler hizmete girmiştir.
Daha önce hep dışarıda projelendirilen 200 m"ye kadar harp gemileri artık Türkiye"de projelendirilmekte ve üretilmektedir. Üretimde yerlilik oranı % 70"i bulduğu gibi, yabancı alımlardaki offset oranı % 85"lere ulaşmıştır.
Askerlerimizin ve mühendislerimizin fedakarca yaptığı çalışmalarla Türkiye artık görev bilgisayarını, radarını, sonarını, termal kamerasını, simülatörlerini, sayısal tabanlı ve kodlu haberleşmeyi, navigasyon sistemlerini, gece görüş dürbünlerini kendisi yapabilmektedir.
Türk savunma sanayii şirketleri dünya ülkelerine zırhlı araçlar, hava savunma sistemleri, roket sistemleri, simülatörler, sahil güvenlik gemileri, askeri haberleşme sistemleri, komuta kontrol sistemleri ve yazılımları ihraç etmeye başlamışlardır.
¥ Göreve geldiğimde problem olarak karşıma çıkan Özel Harekat Binası sorumluları mahkemeye verilmiş ve neticelendirilmiştir. ERYX Tanksavarı Füzeleri sözleşmesi iptal edilmiş, uluslararası tahkime verilmiş ve dava kazanılmış, 700 milyon dolar yatırılıp 56 trilyon zarardaki Sabiha Gökçen Havalimanı ıslah edilerek kârlı bir işletmeye çevrilmiş, yaratılan rekabet sonucunda başarılı bir yap-işlet-devret ihalesi ile devlete 2 milyar euro gelir kazandırılmıştır."
YENİLER İÇİN FIRSAT
Evet, Vecdi Gönül, görevde kaldığı 8.5 yıl boyunca bunları yaptı... Öyle umuyorum ki; yerine gelen İsmet Yılmaz da, "ilk"lere imza atacak ve görevden ayrıldığında, gerisinde "iz"ler bırakacaktır...
Sadece İsmet Yılmaz değil;
"Vazgeçilmezler" listesine girmeye hak kazanan "eski bakanlar"ın yanında göreve başlayan "yeni bakanlar" da eğer "başarılı bir performans" sergilerlerse; hem "vazgeçilmez" olurlar, hem de "uzun süre" görevde kalırlar.
İşte onlara fırsat...
Başbakan Tayyip Erdoğan, dün "61. Hükümet"in programı"nı açıklayarak, "start"ı da vermiş oldu.
Şimdi, herkes görev başına...
İlk hedef; 74 milyon insanın sahipleneceği, "özgürlükçü bir anayasa" yapmak...
Sonra, "kardeşlik hukuku"nda reformlar yapıp, herkesi kucaklamak.. Ve elbette, "insan odaklı" projeleri hayata geçirip, "yoksulluğu" tarihe gömmek... Amaç; eşitlik, adalet, huzur, barış ve istikrar...
Bütün bakanlara başarılar diliyorum.
Yolları açık olsun...
Krizde son durum
Ankara"da trafik bir hayli hızlı... Son 24 saattir; partiler hem birbirleriyle, hem de Meclis Başkanı Cemil Çiçek"le görüşüyorlar.
Konu, elbette "boykot"a ve "yemin krizi"ne çözüm bulmak...
CHP"liler ve BDP"liler uyanıklık yapıyor... Onlar, "Önce çözüm bulun, sonra biz gelelim" diyor, Cemil Çiçek ise; "Önce gelip yemin edin, sonra çözüm buluruz" demeye devam ediyor.
Bu arada; CHP"nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal"dan ve BDP"nin patronu Abdullah Öcalan"dan önemli mesajlar geldi...
Baykal CHP"lilere, Apo ise BDP"lilere, "Meclis"e gidin, yemin edin" çağrısında bulundu...
İşte bu çağrılar, "görüşme trafiği"ni daha da hızlandırdı... Dün akşama doğru, Selahattin Demirtaş Meclis"e gidip, Cemil Çiçek"le görüştü... CHP"liler ise "Kılıçdaroğlu"nu ikna etmeye" uğraşıyor...
Bana öyle geliyor ki; kriz, birkaç gün içinde çözülür...
Çünkü, muhtemel bir "ara seçim"in; CHP"nin de, BDP"nin de hezimeti olacağını herkes görüyor...
Eğer Meclis"e gelip yemin etmezlerse; BDP, "Meclis dışı muhalefet"ini Diyarbakır"da, Kılıçdaroğlu da Tunceli"de sürdürmeye mecbur kalabilir...
Haa, "3 gün" haber olurlar ama dördüncü gün unutulurlar...
Onun için; "inat"larından bir an önce vazgeçip, "paşa paşa gelmeye" elleri mecbur!..
Çünkü; Ankara"da işler, tıkır tıkır yürüyor...
"Kabine"den sonra, işte "Hükümet programı" da açıklandı...
Arkasından "güven oylaması" ve yola devam...
akit