Basiretsiz, Çuvallamış Bir Lübnan Yazısı
Fetih El İslam'la İran'ın bağlantısı olmadığını Lübnan'daki çocuklar dahi bilirken ya kasten isnad edilmiş yada masabaşı haberinin tipik bir örneği olan El Mustakbel yazarının yazısı..
İran Lübnan'ı, İsrail'i korkutmak için kullanıyor
Ortadoğu kaynıyor. Bu yaz sırasında veya sonunda savaş çıkacağından dem vuranlar, savaşın hafif ölçekte de olsa çoktan başladığı göz önüne alındığında yanlış bir değerlendirmede bulunuyor. Şu an Ortadoğu'nun yaşadıkları savaşın başlangıcı değilse, o zaman gerçek başlangıç işareti ne?
Kuzey Lübnan'daki mülteci kampı Nahr el Bared'de yaşananlar akla gelen ilk işaretler. Lübnan ordusuyla Suriye'nin Fethül İslam çetesi arasındaki çatışmalar 20 gün sürdü. Bu aslında, Suriye ve İran'ın Lübnan ve Lübnanlılara açtığı gerçek bir savaş. Lübnan ordusu 80'den fazla şehit verdi. Hedef açık. Lübnan'ı ve Arapları tahrik etmek, İran'ın İsrail karşısında bölgesel bir güç olduğunu ve İran'ın çıkarları dikkate alınmazsa bölgede çözüm ve uzlaşı sağlanamayacağını kanıtlamak. Daha net bir ifadeyle İran, Filistin sorunundan başlayarak Lübnan ve Irak'ın akıbetine kadar Ortadoğu'yla ilgili her konuda Araplar adına konuşabileceğini kanıtlamak istiyor. Egemenliğin, özgürlüğün ve bağımsızlığın sembolü olan Lübnan hükümetine ve meclisine karşı bir savaş var. Bu durum, Meclis Başkanı Nebih Berri'nin Hizbullah'ın nezdinde 'siyasi mülteci'ye dönüşmesi sonrası başladı. Meclise yönelik savaş istenen sonuçları getirmeyeceği için milletvekilleri 'tasfiye' ediliyor.
En son, Şam karşıtı Velid Eido'ya suikast düzenlendi.
Dahası başta görev süresi terör nedeniyle uzatılan Cumhurbaşkanı Emil Lahud olmak üzere başka Suriye araçları meclisteki özgür çoğunluğu ortadan kaldırmak için bir suikasta kurban giden Pierre Cemayel ve Velid Eido'nun yerine iki milletvekilinin seçilmesini engellemeye çalışıyor. Bütün bu yaşananların ortasında komik olan şeyse, general rütbeli palyaçonun, yani Michel Aoun'un tutumu. Aoun, Hıristiyan oylarının içyüzünün ortaya çıkmasından korktuğu için Beyrut'ta ara seçim düzenlenmesini engellemeye çalışıyor. Aoun birazcık cesarete sahip olsaydı, ustaca oynadığı kiralık piyon rolünü tamamlamak için, Emil Lahud'un arkasına gizlenmek yerine seçimlerin önünü açardı. Güney Lübnan'da yaşananlar bölgedeki savaşın başladığının göstergesi. Amaç, Lübnan'ı koruyan güvenlik ağını çözmek. Bu yüzden, ordu ve Lübnan hükümeti hedef alınıyor. İstenen, Lübnan'ı İran-Suriye ekseninin ayrılmaz bir parçası haline getirmek. Bu yüzden Emil Lahud'un bir başka hükümet kurdurması uzak ihtimal değil.
Lübnan'a yönelik savaş, Filistin'in maruz kaldığı savaşa benziyor adeta. Hamas, Gazze'de darbe yaparak ve İsrail'in önemsememesinden yararlanıp bölgeyi İran-Suriye eksenine bağlı bir üsse çevirerek bu alanda temel bir adım attı.
Lübnan ve Filistin'deki savaşın temelinde Irak'ta yaşananlar var. ABD, bir yandan Şii milisleri harekete geçiren, diğer yandan da Sünni Kaide'yi kontrolünde tutan İran-Suriye ekseniyle mücadele etmekte geç kaldığı için kendisini bir trajedi içinde buldu. Irak'ta da savaş 'hafif ateşle' sürüyor. Britanya bu savaşın içerdiği tehlikelerin farkında ve gazeteleri, İran güçlerinin Irak toprakları içinde faaliyet gösterdiğinden, İranlıların Irak'a silah taşıdığından bahsediyor.
Peki bölgedeki şartların bu halde kalması mümkün mü? Gelecek haftalarda Ortadoğu'da neler gerçekleşeceği üzerine kehanette bulunmak zor. Ancak Lübnan, Filistin ve Irak'ta yaşananlar ışığında, İran-Suriye ekseninin sanki her an büyük bir patlama gerçekleşecekmiş gibi saldırı mevzilerini ele geçirmeye çalışacağını söylemek mümkün.
Hayrullah Hayrullah
(Lübnan gazetesi Müstakbel, 2 Temmuz 2007)