Başörtüsü, Malezya'da Modernliğin Simgesi
Başörtülü oldukları için üniversite okuma fırsatını Malezya'da yakalayan genç kızlar, ülkeye gittiklerinde son derece özgür bir havayla karşılaşmışlar.
| |||
Emrin Çebi, Ayşe Olgun ve Zeliha Sağlam'ın ortak noktaları üçünün de Malezya'da eğitim almış olmaları. İslam Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ve Felsefe Bölümü'nü bitiren üç arkadaş, birbirini tanımayarak Türkiye'den bu ülkeye eğitim almak üzere gitmiş. Başörtülü oldukları için üniversite okuma fırsatını Malezya'da yakalayan genç kızlar, ülkeye gittiklerinde son derece özgür bir havayla karşılaşmışlar. "Hatta geri döndüğümüzde kendi ülkemize alışmaya zorlandık, adeta Türkiye sendromu yaşadık." sözleriyle anlatıyorlar bunu. "Türkiye Malezya olur mu?" sorusunun onların zihinlerinde bir karşılığı yok. Zira, farklı kültür, gelenek ve medeniyetleri olan ülkeleri, toplumları birbiriyle karşılaştırmak imkânsız onlara göre. Ne Malezya'nın toplumsal ve dinî anlayışı birebir kopyalanarak Türkiye'ye getirilebilir ne de Türkiye'nin İslam'ı yorumlama tarzı başka bir ülkeye giydirilebilir. "Türkiye Malezya mı olur, yoksa daha ileri gidip İran'a mı benzer?" konusunu bir süredir her yönüyle tartıştık. Malezya'ya malumat toplamaya giden gazeteci arkadaşlarımız da, ülkeyle ilgili bazı değerlendirmeleri, kendi penceresinden aktardı. Biz de, teybimizi bu ülkede eğitim alan üç öğrenciye tuttuk. Emrin Çebi, Ayşe Olgun ve Zeliha Sağlam'ın öyküsü, başörtüsü sorunundan dolayı kendi ülkelerinde üniversite okuyamadıkları için bu ülkeye gitmeleriyle başlıyor. 2004 yılında Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitiren Emrin, Balıkesir Üniversitesi Kimya Bölümü son sınıfta iken başörtüsü yasağı nedeniyle okulu bırakmış. Bir tanıdığı vasıtasıyla duyduğu Malezya İslam Üniversitesi'ne kabulü kolay olmuş. Malezya'daki çok kültürlü ve çok uluslu yapıyı, özgürlükleri bir avantaj ve kendileri için kolaylık olarak anlatıyor Emrin. Denkliği olmadığını bilerek gittiği okulunda yüksek lisans ve doktorasını tamamlayamamış. Şimdi İnsani Yardımlaşma Vakfı'nda (İHH) çalışıyor. Ankara'da imam hatip lisesini bitirdikten sonra çeşitli kadın kuruluşları ve vakıflarda çalışan Zeliha Sağlam, bir arkadaşından duyduğu İslam Üniversitesi'ni, Türkiye'nin de kurucuları arasında olduğu İslam Konferansı Örgütü tarafından kurulan bir okul olduğu için kabul etmiş. Emrin gibi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'ne kayıt yaptıran Zeliha, Malezya'da havaalanına iner inmez büyük bir şaşkınlık yaşamış. Çünkü Güneydoğu Asya ve gelişmemiş olarak düşündüğü ülke kendisine hem teknolojisi hem toplumsal yapısı, hem de özgürlük alanları ile çok ileride bir ülke görüntüsü sunmuş. Sadece, devlet yönetiminin 'ülke çıkarlarına dokunduğu' için eleştirilememesini bir eksi puan olarak yazıyor. Zeliha, Türkiye'ye döndüğünde bir araştırma merkezine başvurarak kabul almış. Ama gelen telefondaki, "Zeliha Hanım başörtülü fotoğrafınız var, ne yapmayı düşünüyorsunuz?" sorusu ile hayalleri suya düşmüş. Şimdi o da arkadaşı gibi İHH'da çalışıyor. |
zaman