"Başörtüsü Yasağı Akıldışıdır"
Birleşik Arap Emirlikleri'nde Çıkan el Beyan gazetesinden bir makale...
MEMDUH TAHA
Türkiye'deki kadınların bugüne kadar okul, üniversite ve işyerlerinde laik anayasa gereği başörtüsü takması yasakken, halkının çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede 'çıplaklık özgürlüğü'nün hoş karşılandığını hayal edebiliyor musunuz?Laikliğin dini devletten ayıracağı ancak hayattan ayıramayacağı, aksine inanç özgürlüğünü güvence altına aldığı ve bireysel özgürlükleri teyit ettiği yaklaşımından hareketle, laik devletlerin anayasalarının, insanların en temel bireysel özgürlüklerini yasaklama hakkı var mı?
Gerilemeye yol açtığı iddiasıyla dinden nefret eden, düşünmenin ve ilerlemenin temeli olarak bilgiye dayanan ve 'kadını güçlendirme'yi amaçlayan modern devletin, toplumun yarısını cahil bırakması ve kadını gerek eğitimde gerekse de iş hayatında en temel haklarından alıkoyması mümkün mü?
Hiç kuşkusuz hepiniz, Türkiye mecilisindeki laik milletvekillerinin, Merve Kavakçı'nın 'Türk eşarbı' taktığı gerekçesiyle yemin etmesini engellemek için gürültü kopardığı şaşırtıcı sahneyi hatırlıyorsunuzdur. Türk yasalarının, bu saygın milletvekilinin başörtüsünü çıkarmadıkça eğitim almasına izin vermediğini bilmemiz yeterli. Kavakçı inanç ve bireysel özgürlük hakkına tutundu, hukuki despotizmi reddetti, ABD'de yaşayan babasının yanına gitmek zorunda kaldı ve laik Amerikan yasaları öğrenimini tamamlamasına izin verdi.
Türkiye'ye döndüğü zaman başörtülü olarak Fazilet Partisi'nden milletvekili adayı oldu seçmenlerinin güvenini başörtüsüyle kazandı. Ancak sürpriz, demokratik seçimler sonrası bazı milletvekillerinin, meclisteki itirazı ve Kavakçı'nın oturumdan çıkarılması yönündeki ısrarlarıydı.
Bu üzücü sürpriz sonrasında, üniversite eğitimi sırasında ABD'de oturma izni talebinde bulunduğuna yönelik dehşet verici bir suçlamayla vatandaşlıktan çıkarılması için mahkemelere sevk ettiler Kavakçı'yı. Ülkesinde kalmayı tercih ederek Türkiye'ye döndüğünde yasalar onu, başörtüsünü çıkarmasına yönelik dayatmada bulunmayan ABD'ye dönmek zorunda bıraktı.
Laiklerin Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı düzenlediği gösterileri hatırlıyor musunuz? Gül'ün eşinin, başörtülü olduğu için Çankaya Köşkü'ne girmesine itiraz etmişlerdi. Fakat İslamcılıkla suçlanan AKP'nin Türk halkının güveniyle gelen ezici başarısı, çoğunluğun demokrasisini azınlığın diktatörlüğüne baskın kıldı.
Darbecilerin 1980'de Kenan Evren liderliğinde dayattığı askeri yapıya sahip anayasaya rağmen AKP'nin, kadınların büyük oranı başörtülü olduğu için anayasada sivil düzenlemeler yapmasını sağlayacak yetkiyi elde etmesi sonrası bu akıldışılığı gözden geçirmesi doğal. Başbakan Tayyip Erdoğan, üniversitelerdeki başörtüsü yasağının kaldırılması çağrısı yaptı. Bu çağrı AKP'nin genel seçimlerde elde ettiği büyük başarı sonrası özgürlükleri güvence altına alan yeni anayasayı oluşturmaya başlaması çerçevesinde geliyor.
Erdoğan Financal Times'a yaptığı açıklamada, yasağın bazı kadınları yükseköğrenim hakkından mahrum bıraktığını ifade etti ve bunun Batı'da sorun olmadığını ancak Türkiye'de sorun olduğunu, siyasetle ilgilenenlerin de çözüm bulmaya öncelik vermesi gerektiğini ekledi. Bu da, milletvekillerinin çoğunluğunun desteğiyle vatandaşların sivil haklarını güvence altına alan anayasal düzenlemelerle demokratik söylemlerle diktatörce uygulamalar arasındaki çelişkinin yanı sıra, sivilliğe ve makul olmayandan makule geçişe işaret ediyor.
(Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Beyan, 22 Eylül 2007)