Baykal, Çete Raporundan Medet Umdu

Baykal, Çete Raporundan Medet Umdu

Kamuoyunun özür beklediği Deniz Baykal, dün grup toplantısında sansasyonel iddialar ileri sürdü

CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın dinlendiği iddialarının fiyaskoyla sonuçlanması üzerine kamuoyunun özür beklediği Deniz Baykal, dün grup toplantısında sansasyonel iddialar ileri sürdü.

Gazete kupürlerinden ve telekulak raporlarından derlediği konuşmasında ağır suçlamalarda bulundu. Ancak bunlar, vahim hatalarla dolu. Baykal, 5 bin kişinin dinleme yaptığını savunurken, bu kadronun nerede bulunduğu sorusu cevapsız kaldı. Dinleme görevinin bir cemaate mensup kişilere verildiğini iddia eden CHP lideri, bunların cemaat mensubu olduğunun mahkeme kararıyla doğrulandığını söyledi. Ancak ortada hiçbir mahkeme kararı yok. Baykal, polis içinde mesai arkadaşlarını fişleyen 'telekulak çetesi'nin 1999'da hazırladığı rapora sarıldı. Köşk ve Genelkurmay'ı yasadışı dinlediği için yargılanan eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Osman Ak'ın afla kurtulmasını, hazırladığı raporun doğruluğunun teyidi olarak sundu. En vahim hatalardan biri de Adalet Bakanlığı'nın Jandarma'ya dinleme yetkisi vermediğiydi. Ancak izni vermeyen bakanlık değil, kanun. Jandarma'nın sorumluluk bölgesi dışında istihbarat toplaması yasal olarak mümkün değil.

Önder Sav'ın dinlendiğine ilişkin iddialar, hem Türk Telekom hem de Turkcell'den gelen görüşme dökümleriyle kesin olarak yalanlanırken, CHP yeni argümanlar geliştiriyor. Baykal, dünkü grup toplantısını, konuyu farklı yönlere çeken açıklamalarıyla doldurdu. Konuşmasında devletin ilgili kurumlarını hedef alan CHP lideri, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB ) kadrolarının oluşumunu yanlış bilgilerle tartışmaya açtı. İsim vermeden de TİB Teknik Daire Başkanı Basri Aktepe ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek hakkında iddialar ortaya attı. 'Cemaat yapılanması' ithamında bulunan CHP lideri, "telekulak çetesi"nin geçmiş yıllara ait raporları ile, Ergenekon soruşturmasında gözaltına alınan Doğu Perinçek'in Aydınlık Dergisi'nde yazılan haberleri mahkeme kararı diye sundu. Ancak, söz konusu isimler hakkında bu yönde mahkeme kararları bulunmadığı ortaya çıktı. 'Cemaat kadrolaşması' iddialarına kaynaklık eden raporu hazır-layanlar hakkında açılan 'telekulak davası' af kapsamına girmişti.

Telekulak çetesi aftan yararlandı

Baykal'ın ileri sürdüğünün aksine, ne Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, ne TİB Başkanı Fethi Şimşek ne de TİB Teknik Daire Başkanı Basri Aktepe hakında herhangi bir mahkeme kararı vardı. Fethi Şimşek bu göreve getirilmeden önce Ankara cumhuriyet savcısı olarak görev yapıyordu, Emniyet mensubu değildi.

Baykal'ın mahkeme kararı diye ortaya attığı dava 'telekulak çetesi'nin yargılanmasını oluşturuyor. Baykal, sanıkların zamanaşımından kurtulmasını, hazırladıkları raporun doğruluğunun teyidi olarak sunuyor. Ancak söz konusu dava ilginç bir süreçten geçmişti. Telekulakçılar önce evrakların bilgisayarlardan silinerek yok edilmesiyle ilgili yargılandılar. Zafer Aktaş ile Ersan Dalman adlı polis şefleri bu yargılamadan ceza aldılar. Telefonların dinlenmesiyle ilgili dava Kırıkkale'de açıldı. Bu dava da cezaların ertelenmesine dair yasa uyarınca affa uğradı. Ardından yargılanan birkaç kişi diğer sanık arkadaşlarından habersiz şekilde, "Biz erteleme değil, af değil, beraat istiyoruz" şeklinde dilekçe verdi. Mahkeme bu kez beraat kararı verdi. Ancak bu karar müdahillere tebliğ edilmedi. Müdahiller bu nedenle karara itiraz edince beraat kaldırıldı. Karar Yargıtay'da bozuldu. Yargılamanın yapıldığı Kırıkkale'deki mahkeme de, Yargıtay'ın "Eksik yargılandılar" gerekçesiyle dosyanın kendisine gelmesi üzerine davayı af kapsamına aldı. Bu arada, '963 kişi ve kurumun yasadışı dinlendiğinin ortaya çıkması üzerine, dinlenen kişiler İçişleri Bakanlığı'na tazminat davaları açtı. Bakanlık yüklü miktarda tazminat ödemek zorunda kaldı. İçişleri Bakanlığı yargılanan sanıklara bu paraları rücu etti. Ancak, sanıklar buna itirazda bulundu. Konu hâlâ açıklığa kavuşmadı.


CHP liderini fena kandırmışlar

CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın 'dinlenme' iddiasının fiyaskoyla sonuçlanmasının ardından, Baykal dün grup toplantısında ilginç iddiaları gündeme getirdi. Kamuoyundan özür dilemeye yanaşmayan Baykal, 'telekulak çetesi'nin raporlarını mahkeme kararı diye sundu. İşte Baykal'ın iddiaları ve gerçekler:

İDDİA: Emniyet içinde cemaat yapılanması var. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı'nın başında Trabzon'da eskiden emniyet müdürü olan kişi vardır. Teknik birimin başında aynı cemaate mensup kişi var. Bunu da mahkeme kararından biliyorum.

GERÇEK: İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve TİB Başkanı Fethi Şimşek hakkında herhangi bir mahkeme kararı bulunmuyor. Şimşek, bu göreve getirilmeden önce Ankara cumhuriyet savcısıydı.

İDDİA: Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda kişiye endeksli, yüksek teknolojik kapasitesi olan bir yer yapılmıştır. Başbakan'ın direkt atadığı bir insan başa getirilmiştir. Teknik birim başkanlığına yine özel bir atama yapılmıştır. Başına da bir emniyetçi atanmıştır.

GERÇEK: Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda Milli İstihbarat Teşkilatı, Jandarma Genel Komutanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü temsilcileri beraber görev yapıyor.

İDDİA - Türkiye'de muazzam bir dinleme altyapısı oluşuyor. Burada muazzam bir kadrolaşma olduğu ortaya çıkmıştır. Cemaat kadrolaşması yapılmıştır.

GERÇEK - Bu iddia Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın da aralarında bulunduğu kamu kurumlarını ve 963 telefonu yasadışı bir şekilde dinlediği için yargılanan eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Osman Ak'ın 1999 tarihli raporuna dayanıyor. İddialar, dönemin Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner tarafından kesin bir dille yalanlamıştı.

İDDİA - Köşk seçimi sırasında 'sabotajlar olur' diye bir karar almışlar, dinlemeyi uzatmışlar.

GERÇEK - Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nın sadece sabotaj gerekçesiyle izleme talebinde bulunmadığı ortaya çıktı. Mahkemeye gönderilen 7 sayfalık talep dilekçesinde çetelerle yapılan mücadelenin üzerinde duruluyor. Sauna ve Atabeyler Operasyonu'nun yanı sıra PKK ve DHKP-C'ye yönelik çalışmalara dikkat çekiliyor. Dinî motifli terör örgütleriyle mücadele de başvuruda önemli yer tutuyor.

İDDİA - Jandarma da istiyor bu yetkiyi. Adalet Bakanlığı diyor ki 'Olamaz bu. Böyle kapsamlı dinleme mümkün değil' deniliyor. 'Yetki jandarmada olmasın' diye kıyamet kopuyor ama 'emniyette olmasın' diye kimsede bir tepki yok.

GERÇEK - Adalet Bakanlığı ve TİB'in jandarmaya izleme yetkisini 5397 sayılı yasaya göre sadece sorumluluk bölgesi içinde istihbarat çalışması yapma yetkisi bulunduğu gerekçesiyle vermediği belirlendi. Kanuna aykırı bir yetki verilemez.

İDDİA - Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili dinlendiği iddiasını ortaya koydu. Konu örtbas edildi.

GERÇEK - İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt'ün dinlendiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Atalay, "Elimizde ekibin başka bir görevle ilgili orada olduğunu ortaya koyan kesin kanıtlarımız var." dedi. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt de ikna olup şikayetini geri çekti.