Ahmet Taşgetiren
Bayramda mü’min yüreği
Yüreğimizin bir parçası çocuklarımıza verilmeli, bir parçası yetimlere, öksüzlere, sokaklarda yaşayanlara... Mazlumlara... Gönlü yıkıklara... Gurabaya... Fukaraya... Bin parçaya bölünmeli yüreğimiz ve her parçası bir yaraya merhem olmalı bugün... Bugün bayram; yüreklerin buluşma günü. Bir yüreğimiz olmalı, anne-babalarımızın yüreği ile buluşacak. Bir sıla-i rahim sıcaklığında... Ellerinden öperken Rabb’’in rahmet iklimini iliklerimizde hissedercesine... Bir yüreğimiz olmalı, fukara evlerine ulaşacak... Ekonomi alanındaki bütün zafer çığlıklarına rağmen, bu bayram sabahına delik ayakkabılarla giren çocukların yürek burukluğunu paylaşmak için... İşsiz babaların ezikliğini, bir türlü ucu ucuna getiremeyen annelerin yıkıklığını... Dile kolay, bu ülkede milyonlarca insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığını resmî istatistikler söylüyor... Ne yapar bayram günü bu insanlar, ne yer ne içerler, nasıl sevinir, nasıl gülerler? Nasıl bayram yaparlar? Yüreğimizin bir parçası onlarla kalmalı, “aç sabahlayan” komşu evde bayram yaşamalı, fakirliğin azabından bir yudum emmek için... Bir yüreğimiz olmalı, dünyanın her yerindeki sığınmacı kamplarında yaşanan iklimi duyumsayacak... Kaybedilenlerin acısını, yaşayanların ıstırabını... Bir çocuk gülümsemesine ortak olabilmek için, kimsesiz kalmış bir annenin yalnızlığını birkaç saniye azaltmak için... Yüreğimiz bir tebessüm olmalı, bir kutu şekere dönüşmeli, bir küçük mendile sarılmalı, bir oyuncakla bütünleşmeli, bir dua haline gelmeli uzaktan da olsa, bir şefkat sağanağı haline gelmeli yüreğimiz. Ama mutlaka bir parçası orada, çadırlarda, tek odalı prefabrik sığınaklarda kalmalı... Bir yüreğimiz olmalı, mazlum İslam yurtlarındaki kardeşlerimizi hissedecek. Bir yüreğimiz olmalı, dünyanın her yerinde inançlarından dolayı zindana atılmış mü’minleri içinde saklayacak, dualarda yad edecek. Bir yüreğimiz kabristanlara uğramalı... Sıla-i rahmin bir başka boyutunda... Geçen günlere, aylara yıllara rağmen, sıcak sımsıcak muhabbet halinde hatıralaşan canları, cananları konuk etmeli bir yüreğimiz... Onlara ulaşma duygusunu yaşamalı, onlara selam taşımalı, onlara rahmet duaları göndermeli... Bir yüreğimiz yüreği avucunun içinde yaşayıp, utanmadan insanlar arasında dolaşmaya cesaret edebilenleri selamlamalı... Yüreğimizin bir parçası çocuklarımıza verilmeli, bir parçası yetimlere, öksüzlere, sokaklarda yaşayanlara... Mazlumlara... Gönlü yıkıklara... Gurabaya... Fukaraya... Bin parçaya bölünmeli yüreğimiz ve her parçası bir yaraya merhem olmalı... Bayram sevinçlerin büyütüldüğü bir iklimdir... O, Müslüman yüreğine has paylaşma duygusuyla sevinçleri büyütmek için, hüzünleri azaltmak için yüreğimiz bin parçaya bölünmeli bu bayram günü... Ey kalblere hükmeden Rabb’’im, kalbimize Senin sevginden bir cömertlik ver, bir büyüklük lutfet... Lutfet ki, dünyanın tüm sevinçlerini ve tüm hüzünlerini paylaşmaya koşabilsin... Okuyucularımın bayramını tebrik ediyor, Rabbimizin, gönüllerimize, yuvalarımıza, yurtlarımıza bereketler yağdırmasını niyaz ediyorum. Not: Bu bayram yazısı, 8 ocak 2000 tarihinde Yeni Şafak’ta yayınlanan “Bugün Bayram, yüreğiniz kaç parça” başlıklı yazımızın kısaltılmış halidir.