Belgenin peşini bırakmayacağız

Belgenin peşini bırakmayacağız

AK Parti Grup Toplantısı’nda, hükümeti yıkmaya yönelik ‘Darbe Planı’nı değerlendiren Başbakan Erdoğan ...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümeti yıkmaya dönük "İrticayla Mücadele Eylem Planı" ile ilgili olarak çok ciddi mesajlar verdi. Erdoğan, "Bütün yanlışlar ortaya çıkmalıdır ve süreç hakkaniyet içinde devam etmelidir. Kim olursa olsun, nerede olursa olsun bunların ortaya çıkarılması lazım. Ama bunlar ortaya çıkarken kurumlar asla yıpratılmamalı. Burada da hassas olmamız gerekir. Bu, silahlı kuvvetlerimiz için gereklidir, bu güvenlik teşkilatlarımız için, emniyet teşkilatımız için gereklidir. Bütün mesele nedir? Oradaki zanlılar varsa bunların ortaya çıkarılması, bunların hukuka teslim edilmesidir. Burada da yönetici makamında olanların tutuculuk içine girmemesi gerekir. Rahatlıkla gelip yargıya bunları teslim etmelidir" dedi.
ÇÖZÜM ÜRETEMEYEN SİYASET TARZLARINA SON VERDİK
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, şunları kaydetti: "3 Kasım 2002 seçimleri Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı, bir dönüm noktası olmuştur. AK Parti'yi tek başına iktidara getirirken, istikrarsızlığa, güvensizliğe milletimiz son vermiş, güçlü, genç, dinamik bir kadroyu işbaşına getirmiş, 'Yeter! Söz de karar da milletimizindir' demiştir. Aziz milletimiz 3 Kasım seçimleriyle çöCESARETLE SORUNLARIN ÜZERİNE GİTTİK
"Konuşulmasına, tartışılmasına dahi cesaret edilemeyen birçok sorun, cesaretle çözüm sürecine sokulmuştur. Demokrasinin, hukukun önünü kapatan birçok engel ortadan kaldırılmış, Türkiye bir özgürlükler ülkesine dönüşmeye başlamıştır. Türkiye'nin ufku, tarihinde olmadığı kadar açıktır. Türkiye güçlü ekonomisiyle hak ettiği seviyelere ulaşmaktadır."
KİRLİ OYUN OYNAYANLAR OLDU
"Kirli oyunları uygulamaya çalışanlar, nasıl olur da bu ülkeyi sevdiklerini iddia ederler? Buna izin vermedik, vermeyeceğiz, vermiyoruz. 7 yıl boyunca milletimizin emanetini yere düşürmedik. Biz hayal üretmiyoruz, hayal dünyasında dolaşmıyoruz. Çok açık net konuşuyoruz. Enflasyon bir canavardı. Yüzde 30'daydı. Şu anda 5.3."
BU BELGE KARŞISINDA SESSİZ KALMAMIZ DÜŞÜNÜLEMEZ
"Geçtiğimiz aylarda bir belge ortaya çıktı. Gerçekse de vahim, sahteyse de vahim dedim. Bu belgenin peşini bırakmayacağımızı ifade ettim. Sabırlı olmamız gerektiğini, konunun hukuka intikal ettiğini söyledim. Nitekim hukuk işliyor. Partimle ilgili hazırlanmış olan böyle bir rapor karşısında sessiz kalmamız, düşünülebilir mi? Tabiî ki biz hukuka yüklendik. Farklı yerlerde arayışa girmedik ve gerçekler için adeta bir yoğun çalışma, adaletin işlediğini görüyoruz. AK Parti olarak bu iddiaların peşini bırakmadık, bırakmayacağız. Adaletin tecellisi noktasında parti olarak, iktidar olarak üzerimize düşeni hukuk çerçevesinde yerine getirmeye devam edeceğiz. Kurumlar asla yıpratılmamalıdır."
İRAN'A NÜKLEER KONUSUNDA KARŞI ÇIKANLAR KENDİLERİNE BAKSIN
"İran ziyaretimiz sırasında çok ciddi anlaşmalara imza attık. Bizim orada söylediğimiz 2011 sonuna kadar 20 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmamız halinde, sayın Rahimi'nin 'Niçin 30 milyar dolar olmasın' teklifi ayrı bir mutluluk. Arkadaşlarımıza gerekli talimat verdik, 30 milyar doları hedefleyen bir dış ticaret hacmine yönelik bir konuşma yaptılar ki bu da bizi ayrıca memnun etti. Karşılıklı ticaretimizi kendi para birimimizle gerçekleştirme kararı aldık. Bu tabii her iki ülkeyi de kurdan kurtarmış olacak. Rusya ile de yine kendi yerli paralarımız ile ticaret yapacağız. İran'ın nükleer programını da konuştuk. Bizim nükleer silahlar konusunda tavrımız açık ve nettir. Lütfen hem ulusal hem de uluslararası medya buradan söylediklerimi kendi istedikleri şekilde değil, ne söylediysem aynısı şeklinde duyursunlar. Aksi takdirde şahsıma da partime de haksızlık yaparlar. Biz nükleer silahlardan tamamen arındırılmış bir bölgede yaşamak istiyoruz. Bunu BM Güvenlik Konseyi'nde aynen böyle konuştum.
Burada bizim anlam veremediğimiz nokta, İran'a nükleer silah nedeniyle karşı çıkanların, aynı silahları kendilerinin bulundurmalarına devam ediyor olmalarıdır."
İSLAMOFOBİ DE VAR
"Gazze'de orada 1500 yavru, kadın, savunmasız insanlar öldürüldü. Neyle? Fosforlu bombalarla, tankla, topla. Karşıda böyle bir silah var mı? İkide bir söyledikleri şey şu: 'Onlar bize füze attılar.' Ben de sordum; 'Kaç kişi öldü sizden?' dedim. İnanın bana cevap veremezdim, iki tane üç tane deseydi. Sadece şu sahildeki olayda bir aileyi yok ettiniz. Bunu söylediğim için İsrail karşıtı, Musevi karşıtı... Benim ülkemde binlerce Musevi var. Neymiş, antisemitizm Türkiye'de ilerliyor. Antisemitizmin bir suç olduğunu ilk ilan eden lider de benim. Yine aynı şeyi savunuyorum. Ama İslamofobiayı kayıtlara geçiren de biziz. Gazze'yi izole etmek, sınırları kapalı tutmak çözüm değildir. Filistinli vatandaşlar okullarını, evlerini yeniden inşa edemiyor. Bu sözlerin sahibi ben değildim. Bunu ben söyleseydim, o malum dünya yine ayağa kalkardı. Türkiye yüzünü doğuya çevirdi diyeceklerdi. Şimdi bu görüşleri dile getirdiği için BM'nin yönü mü değişti? Filistin'deki trajedi ortaya çıkarıldığı için BM'nin ekseni mi kaydı? Türkiye tarihiyle, kültürüyle büyük bir ülke. Türkiye dış politikası yönlendirilen değil, dış politika üreten bir ülkedir."
TERÖRÜN BİR PİYASASI VAR
"Bakınız, bu yola çıkarken zorlu bir yolculuğa çıktığımızı ifade ettim. Şu ifadeleri kullandım. Çelik gibi sinirlere sahip olmamız gerekiyor, sağduyulu, soğukkanlı olmamız gerekiyor diye uyarılarda bulundum. Sürecin tahrik edilebileceğini belirttim. Bu öngörülerimizde ne kadar haklı olduğumuzu da görüyoruz. Habur Sınır Kapısı'nda ve Diyarbakır'da ortaya konulan sorumsuzca tavır, ülkenin diğer yerlerinde tahriklere zemin sağlamıştır. Terörün bir piyasası var dedim. Bu piyasadan maddi, manevi, siyasi olarak nemalananlar var dedim. Bizim demokratik açılımdan kastımız nedir? Bu sürecin içinde birçok başlıklar var. Tüm sorun alanları diyebiliriz. Burada öncelikli sorun tabiî ki bir terör sorunudur. Biz her yerde bir şey ifade ettik. Hatırlayın, partimizi kurduğumuzda 14 Ağustos 2001'de bir şey söyledik. Bizim üç kırmızı çizgimiz var dedik. Biz etnik, bölgesel, dinsel milliyetçiliğe karşıyız dedik. Biz bunu niye söyledik? Çünkü bunlar bizim ülkemizde önemli birer sorun alanı da onun için."
AK PARTİ İLLEGAL UNSURLARLA MASAYA OTURMAZ
"AK Parti illegal örgütlerle, kişilerle hiçbir zaman masaya oturmamıştır, oturmaz. Bizim muhatabımız legal örgütlerdir. Milletin arzuları dışında bizler kendimize hedefler belirlemedik. Şehitlerimize, gazilerimize bizi mahçup ettirecek, hiçbir hal ve tavır içinde olmadık. Bir kez daha söylüyorum, hassas bir süreçten geçiyoruz. Özellikle gazilerimizin, ilgili sivil toplum örgütlerinin sabırlı olmalarını kendilerinden rica ediyorum. Demokratik açılıma sonuna kadar gideceğiz. Ülkenin hassasiyetlerini hiçe sayanları, bu sürecin üzerine gölge düşürmek isteyenleri, aklı selime davet ediyorum. Bu süreç aynı zamanda ak ile karanın da ortaya çıkacağı bir süreçtir... Kimse, dostluk vesilesi olan spor organizasyonlarını tahrik ve provokasyonlarla kendi siyasetlerine alet etmesin... Bir avuç kendisini bilmezin hareketini, bir şehre, bir topluma mal etmek asla doğru değildir... Diyarbakırspor'un yöneticisi kardeşlerime sesleniyorum; hissi değil, serinkanlı bir şekilde durum değerlendirilmeli, şehir halkının maçlara devam edilmesi düşüncesi dikkate alınmalı." Erdoğan ayrıca, "Demokrasilerde erken seçime gitmek acziyettir" dedi.
'Eksen kayıyor' iddialarına cevap
"Türkiye'nin ekseni kayıyor" iddiasında bulunanlara cevap veren Erdoğan, "O batı ülkeleri var ya, hep belli sloganları dile getirdiğini ifade edeceğim. Ne diyorlar; Araplar bizi arkadan vurdu. Ne diyorlar; yeşil sermaye. Ne diyorlar; Türkiye'nin yönü kayıyor. Batılı ülkeler Ortadoğu ülkelerinde büyük yatırımlar gerçekleştiriyor mu? Acaba benim ülkemdeki siyasetçiler bunu neden görmez? Niye bu derece böyle midelerine kramp girer? Anlamak mümkün değil ve Ortadoğu ülkelerinin batılı ülkelerdeki rakamları trilyon dolarlara ulaştı. Türkiye'nin dış politikası barış üzerine kuruludur. Yapılan ilişkilerin normalleşmesi işbirliğinin gerçek potansiyeline ulaştırılmasıdır. İran'ın nükleer programı karşısında, nükleer silahsızlığı savunmak, eşitsizliği savunmak eksen kayması olarak tanımlanamaz. Türkiye'nin dış politikası yön değiştirmiyor, eksen değiştirmiyor, kulvar değiştirmiyor ama Türkiye'nin dış politikası normalleşiyor. Olması gereken düzeye doğru emin, kararlı adımlarla ilerliyor, daha etkin, daha önemli bir hal alıyor... Yönümüzün batıya dönük olması, AB üyeliği için samimi gayret gösteriyor olmamız doğuya, güneye, kuzeye sırt çevirmemiz anlamına gelmez... Eğer aksi bir durum olması halinde Türkiye kaybetmez. Ne yaparız? Biz Maastricht Kriterleri'nin karşısına İstanbul kriterlerini koyarız, Kopenhag Kriterleri'nin karşısına da Ankara kriterlerini koyar, yolumuza devam ederiz." diye konuştu.