Abdurrahman Dilipak
Belirsizlik
Belirsizlik can sıkıcı bir hal aldı. Seçime mi gidiyoruz yoksa koalisyon mu kuruluyor, belli değil.
Koalisyon kurulacaksa kimle kurulacak o da belli değil.
Her gün yeni bir senaryo ile uyanıyor insanlar. Henüz bir görevlendirme yapılmadı. Meclis başkanlığı için eğer bir mutabakat sağlanmazsa son turda AK Parti’nin seçileceği açık.
Bu arada ortada bir de Baykal faktörü var. Neyse bu bugün yarın bu iş bitecek.
İşin ilginç yanı, hem CHP hem de MHP de koalisyon konusunda derin bir bölünme var. Her iki partide de koalisyon olalım diyenler arasında bakanlıklar konusunda derin bir bölünme sözkonusu..
CHP eğer koalisyon ortağı olamaz ise Kılıçdaroğlu gidici.. CHP her halukarda kongreye gidecek. Her halukarda parti de ciddi bir bölünme yaşanacak.. Özellikle yeni seçilen milletvekilleri durumdan rahatsız.
CHP’de de MHP’de de bölünme keskin gibi. HDP’nin ne olacağı belli değil. Çok kırılgan. HDP eski HDP olmayacak.. Kürt hareketi de eski Kürt hareketi olmayacak.. Dağ, ova, ada, Barzani, PYD bütün senaryolar yeniden gözden geçirilecek.
Bu saatten sonra ne eski AK Parti eski AK Parti, ne eski CHP eski CHP, ne eski MHP eski MHP olabilir. Köprünün altından çok sular aktı.
Sorun sadece parlamento aritmetiği ya da oy oranı ile ilgili değil, bu durum varolan bir potansiyeli tetikledi ve yeni bir süreç başladı. Ve cin şişeden çıktı. Bir geri dönüş de bugünden yarına hemen mümkün değil.
Bugünkü Parlamento aritmetiği Türkiye’nin elini güçlendirmiyor. Hiçbir koalisyon alternatifi de Türkiye için umut vermiyor aslında.. Bana kalırsa bu işin sonucu erken seçim.. Ya hemen, ya da makul sürede en erken zamanda. Ve bu konuda en büyük sorumluluk da Cumhurbaşkanına düşüyor. Ve tabii AK Parti’ye, yani Davudoğlu’na düşüyor..
Baykal, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli açısından durum Türkiye, parti davasının yanında bir de kendi kariyer ve gelecekleri ile ilgili. Bu anlamda Türkiye kritik bir eşikte bulunuyor..
Aslında benim daha önce sözünü ettiğim başka koalisyon alternatifleri de var, ama karşı tarafta bu işe liderlik edecek bir isim yok.. Ayrıca karşı tarafta yer alacak kişiler açığa düşmek istemiyor, bir garanti istiyor. Bu da yok. Bu süreçte bu da kolay bir iş değil.
Baykal daha fazla sorumluluk üstlenebilir ama risk almak istemiyor. Onun için jübile anlamına gelecek bir siyasi rol gerek. Ve kendini bu süreçte parti örgüt ve tabanına ve sokaktaki insan nezdinde riske sokacak bir şey yapmaması gerek, sanki böyle bir endişe taşıyor. Risk almaktan, radikal adımlar atmaktan kaçınıyor.
Sonunda çözümün anahtarı gelip, birileri istemese de Recep Tayyib Erdoğan’a dayanıyor.
Aslında CHP “istemezük” tavrı ile, Erdoğan’ın şahsını, makamını hedef alan söylemleri, Beştepe polemikleri ile kendini zora soktu. Şimdi, eğer AK Parti CHP’ye elini uzatmazsa Kılıçdaroğlu için kaçınılmaz son kapıda. Belki aralıka da kalmadan CHP kongreye gidebilir.. Keskin sirke politikası sonunda küpüne zarar verdi.. MHP de aynı dertle muzdarip.. İktidar olsalar da sorun yaşayacaklar, olmasalar da..
Bugünkü belirsizlik devam edecek olursa erken seçim kapıda. Erdoğan “inceldiği yerden kopsun” diyebilir. Yeni bir seçim AK Parti’nin zaferi ile sonuçlanır, tabii yeni bir kadro ve programla seçmenin önüne çıkar ve kendini anlatabilirse. CHP de, MHP de dağılabilir. HDP’nin ne olacağı belli değil. Bu biraz da seçime nasıl gidileceği ile ilgili. HDP baraj altı kalabileceği gibi, oy kaybına uğramazsa ana muhalefet partisi bile olabilir.. Bölünmüş bir CHP, oy kaybeden bir MHP bütün dengeleri altüst eder.
Şimdi önümüzdeki şu iki gün önemli. Sonra gelişmeler daha da netleşecektir. Herkes eteğindeki taşı dökecektir.
“Mesela böyle bir ortamda CHP içinde veya dışındaki liberal veya Alevi kesimin önde gelen kanaat önderleri ve siyasi kimlikleri bu çevrelerin siyasi refksleri ile ilgili olarak bu süreçte neden Beştepe’den randevu istemezler veya Beştepe neden davet etmez.” Herkesin elini taşın altına koyması gerek. CHP ile ilgili süreci sadece Baykal ve Kılıçdaroğlu üzerinden götürmek bana çok da gerçekçi gelmiyor.. Partilerin taban, örgüt ve grublarında derin bir sancı yaşanıyor. Politik süreçte herkesin birbirini anlamaya ihtiyacı var. Bunu sadece bir koalisyon pazarlığı olarak görmüyorum. Farklı kesimlerin dirsek teması, birbirilerini anlamaları, dinlemeleri önemli.. Sadece sorumlu siyasi aktörler üzerinden süreci takip etmek değil, “keyman”lar üzerinden serbest temasların sağlanması gerek. Her ihtimalin, bu ihtimallerin maliyet ve risklerinin doğru analiz edilmesi gerek. Selâm ve dua ile..
yeniakit