Bilmek, sormakla başlar... Ya soralım, ya teslim olalım!

Hani, “berber koltuğu”na oturan adam, berbere sormuş ya; “Saçım ak mı, kara mı?”

Berber de demiş ya;

“Önüne düşünce görürsün?”

Sadece “saçımızdaki” değil, “istikbalimizdeki” akları ve karaları görmek için de; “sürekli soru sormak” zorundayız!..

Ama, “önce veya sonra” değil;

“Tam zamanında!”

“Önce” sorarsak,

“Bekle” derler!..

“Sonra” sorarsak,

“Atı alan Üsküdar’ı geçmiş olur” ki; sorunun da, cevabın da bize bir hayrı olmaz... 

“Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye!”

O halde, “tam zamanında” soracağız ki, işimize yarasın!..

İşte, yaşadığımız şu günler,

“Soru sormanın tam zamanı”dır!..

“İçeride olup-bitenler”le ilgili de sorular soracağız, “dışarıda” olup-bitenlerle ilgili de!..

BUNLAR NASIL ULUSALCI?

Meselâ; “Ekmeleddin İhsanoğlu, Tayyip Erdoğan’ın ayağının altına serilmiş kırmızı halıdır” diyerek, İhsanoğlu’na ateş püsküren ve Erdoğan’ın karşısına Emine Ülker Tarhan’ı koydurmak için “kampanya” açan “Ulusalcı-Kemalist Doğu Perinçek”in gazetesi Aydınlık’çılara soralım:

Siz, hangi ara “Ekmel’ci” oldunuz da, şimdi “oylar, kötünün iyisine” diyerek “tornistan” ettiniz?..

“Amerika’yı yeniden keşfeder” gibi; hangi ara “Ekmel’i keşfettiniz” de, bugün, onun için “güzellemeler” yapmaya, “uygar, yumuşak, ağır başlı bir görünüşü var” demeye başladınız?.. 

Neymiş, Ekmel Bey’in “ailesi modern”miş, “birkaç dil konuşan bir Prof.”muş!..

Onlar adına, yani “Ulusalcılar” adına, “Kemalistler” adına, “Atatürkçüler” adına “en ağrıma giden sözleri” ne oldu, biliyor musunuz?..

“Ekmeleddin Bey, en azından yabancı ülkelere gittiğinde, ya da yabancı konuk ağırladığında UTANMAYIZ!”

Vay... Vay... Vay!..

Ulan, daha düne kadar “Vatandaş Türkçe konuş!” diye kampanyalar açan sizin zihniyetiniz değil miydi?..

Daha düne kadar;

“Diyarbakır zindanları”nda hapis yatan oğlunu ziyarete giden ama “Türkçe” bilmediği için “Kürtçe” konuşan bir anaya; “Ya Türkçe konuş, ya da defol git!” diyen sizin zihniyetiniz değil miydi?..

Size ne oldu ki; bugün kalkmış, “birkaç dil bildiği” için Ekmeleddin İhsanoğlu’nu “baştacı” yapar oldunuz?..

Hayır, elbette “baştacı” yapabilir, “övgüde kusur etmeyebilir”siniz... Bu, sizin en demokratik tercihiniz!..

Ama, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Adayı Tayyip Erdoğan’ın, “İngilizce bilmediğini” ima etmeniz ve bundan da “utanç” duyuyor olmanız, aslında bir “aşağılık kompleksi” içinde kavranıyor olduğunuzu göstermiştir ki, size söyleyeceğim tek söz var:

“Yazıklar olsun!”

Evet;

“Yazıklar olsun!”

Ben de sizleri “ulusalcı” bilirdim, “kemalist” bilirdim, “Atatürkçü” bilirdim!..

Meğer siz;

“Emperyalizmin ortak dili” haline gelen “İngilizce”ye gizli gizli “sevda” beslermişsiniz de, haberimiz yokmuş!..

Bir defa daha;

“Ervahınıza yazıklar olsun!”

İKİ KELİMESİ DÜNYAYI SARSTI!

“İngilizce bilmediği” için aşağılamaya çalıştığınız ve “utanç” duyduğunuz o Tayyip Erdoğan var ya, Davos’ta “iki kelime İngilizce” konuştu da, dünyayı yerinden oynattı... Evet, sadece “One Minute” dedi ve dengeleri sarstı!..

Hâlâ da;

Gazze’deki katliama, bütün dünya ve Ortadoğu Coğrafyası “sessiz” kalırken, “dut yemiş bülbül”e dönerken, “dilleri boğazlarına kaçmış”ken, konuşan ve “One Minute” demeye devam eden bir tek “Türkiye” var, bir tek Tayyip Erdoğan var, farkında mısınız?..

Ve siz;

“Yerli” olmadığını, “millî” olmadığını bile bile, sırf “yabancı dil biliyor” diye, “Oyumuz Ekmeleddin’e” demeye başladınız, öyle mi?..

“Yuh” olsun size!..

“Tüküreyim Ulusalcılığınıza!..

Tüküreyim Kemalistliğinize!”

Demek oluyor ki;

“Maoistlik”ten “Kemalist”liğe evrilmek, böyle bir “omurgasızlığa” da yol açıyormuş ki, hiç olmazsa bunu öğrenmiş olduk!..

İndirin, indirin “maske”lerinizi!..

Görsün millet;

“Beşuş çehre”lerinizi!..

BU NE PERHİZ?!?

Biliyorum, diyeceksiniz ki;

“Eleştirmek için, bula bula binde sıfır onda beşlik bir partiyi mi buldun?”

Hayır... Meselem Doğu Perinçek veya onun yayın organı Aydınlık değil... Meselem, onların da içinde bulunduğu “zihniyet”ledir!..

Yani; “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!”

Eğer anlarlarsa!..

“Anlama kabiliyetleri” varsa!..

Gerçi, o kabiliyetleri olsaydı;

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun da, “yerli” değil, bir “İngiliz projesi” olduğunu bilirler, bunu bile bile “Ekmel güzellemeleri” yapmazlardı!..

O kabiliyetleri olsaydı;

Bir yandan “F Tipi Yapılanma”dan şikâyet edip, bir yandan “F Tipi Yapılanma’nın da adayı” olan Ekmel Bey’i destekleme kararı almazlardı...

Şu işe bakın;

Hem “F Tipi”ne karşılar, hem de “F Tipi ile aynı paralelde” hareket ediyorlar ve bir de, utanmadan bunun adına “Ulusalcılık-Kemalistlik” diyorlar!..

Hele söyleyin; Bu “savrulma”ları sorgulamanın zamanı gelmedi mi?..

BAN Kİ, SANKİ SİYONİST!

“Ulusalcı” geçinenlere, “özgürlükçü” ve “demokrat” geçinenlere şu soruyu sormanın zamanı gelmedi mi;

“BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon İngilizce biliyor da ne oluyor?”

“Kasap Şaron”un halefi Benjamin Netanyahu, Ban Ki Moon’un “İngilizce” biliyor olmasını salladı mı?..

Koskoca BM Genel Sekreteri “Gazze’ye sokulmadı”, Gazze’ye...

Netanyahu dedi ki;

“Gazze’ye giremezsin!”

O da, boynunu büktü, giremedi!..

“Süt dökmüş kedi” suçluluğunda, geçti Netanyahu’nun yanına, “ortak basın toplantısı” düzenleyip, hiç utanıp, sıkılmadan dedi ki;

“Tel Aviv sokaklarına atılan füzeleri görünce şoke oldum... Bu füzeleri atan Hamas’ı kınıyorum!. İsrail’in savunma hakkını tamamen paylaşıyorum!”

Böyle bir “alçaklık” sergileyen bir adama “Allah belânı versin” denilmez de ne denilir?..

Böyle bir adam;

“İngilizce” bilse ne olur, bilmese ne olur?.. Değil İngilizce, “dünyanın bütün dillerini” bilse ne yazar?..

Böyle bir adam;

“Her dilde alçak”tır,

“Her dilde şerefsiz”dir!..

Artık, bunları da görmeli, kendimize gelmeli ve bu “alçak”ları tanıyıp, sorgulamaya başlamalıyız!..

Hani, eskiden;

“Doğan görünümlü Şahin” derdik ya, işte Ban Ki Moon da, tam bir “Güney Kore görünümlü Siyonist” olduğunu ortaya koymuştur!..

Başında, “BM Genel Sekreterliği şapkası” bulunduğuna bakmayın!.. O şapkanın altında bir “Kippa” vardır ki, o “Kippa” olmasa, onu, zaten o koltuğa oturtmazlardı!..

Sen, “BM Genel Sekreterliği” koltuğunda oturuyor olmana rağmen “İsrail’in Gazze’de giriştiği soykırımı” görmüyorsan; değil “çekik” gözlü, “mekik gözlü” de olsan, adam değilsin!..

Hasılı kelâm;

“İngilizce” bilmiyor diyerek Erdoğan’ı aşağılamaya yeltenen alçak oğlu alçaklar; dönüp bir de Ban Ki Moon’a baksınlar!..

Sahi;

“Allah belânı versin”in İngilizcesi nedir?.. Bilmiyorlarsa, Ekmeleddin İhsanoğlu’na sorsunlar... O, “birçok dili bilen bir Prof.” ya, ona sorsunlar!..

Hoş, “İsrail’e tepkisizlik” yönünden Ekmel Bey de Ban Ki Moon’dan aşağı kalmaz ya, o da ayrı mesele!..

Ekmeleddin Bey de;

“Varsa-yoksa Gazze!.. Hep Gazze’yi konuşuyoruz!” demiyor mu?..

Bilmiyor ki;

Dünya ülkeleri “ses”lerini çıkarmazken, Türkiye ses çıkartmak zorunda kalıyor!..

Bu da;

Zoruna gidiyor Ekmel Bey’in!..

Yazıklar olsun!..

İSRAİL’İN ŞİŞKİNLİĞİ GAZ’DAN!

Daha önce de yazdım... İsrail’in son saldırılarının hedefinde, her ne kadar “Gazze” varsa da, “Gazze üzerinden Türkiye’ye ve Erdoğan’a mesaj” vardır!..

İsrail, Gazze’yi hedef almıştır, çünkü; El Fetih ile Hamas el sıkışmış ve “Filistin Devleti”ni ilân etmişlerdir!.. İsrail, işte bu “birleşen elleri parçalamak” ve Hamas’la El Fetih’i birbirinden ayırmak istemektedir.

“Saldırı”nın bir sebebi budur!..

Star’dan, Ekonomist Cemil Ertem’in yazdığı gibi; bir amaçları da, “Gazze’yi temizlemek”tir.

Yani Gazze’nin damarlarına girip direnişi yok edecekler, Türkiye ile masaya oturulduğunda “Gazze’nin abluka sorunu yok ki” diyerek Erdoğan’ın şartını etkisizleştireceklerdi!.. 

Bir diğer amaç ise;

ABD ve NATO ile Erdoğan’ın arasını bozup, içeride destekledikleri paralel örgütün yolunu açmak, böylece Erdoğan’ı tasfiye ederek Musul, Kerkük, Hazar ve hatta Akdeniz’de etkisi olmayan eski Türkiye ile masaya oturmaktı.

Hiç şüpheniz olmasın ki; “Ekmeleddin İhsanoğlu da bu projenin bir parçası”dır!.. 

Muhalefet şaklabanlarının, İsrail’e istihbarat veriyor yalanıyla NATO’ya ait Kürecik Radar Üssü için “Hadi erkeksen, kapat da göreyim” tarzı “sahtekârca efelenmeleri”nin, bu radarın aynının İsrail’de olduğunu haince saklamalarının sebebi de bu!..

Kısaca, hem Türkiye’yi Batı sisteminin dışına çıkarıp etkisiz eleman haline getirmek hem de seçim kampanyasında bu kof kahramanlıklarına puan toplamak için akılları sıra bir taşla iki kuş vurmak istiyorlar.

Oyuna gelmeyelim...

Soralım, sorgulayalım!..

Ama, “önce ve sonra” değil,

“Tam şimdi sorgulayalım!”

Bu “kanlı saldırı”nın altında; “Akdeniz’de bulunan büyük doğalgaz yatakları” var mıdır, “deniz sahaları” dolayısıyla bu “doğalgaz”ın sahipleri Kıbrıs, Filistin-Gazze, İsrail, Lübnan ve Mısır olduğundan; “Bu gazın nakledilmesi” için, Türkiye’ye muhtaç mıdırlar, değil midirler?..

Saldırının temelinde;

“İsrail’e özür dileten Türkiye”den kurtulup, “Eski Türkiye”ye dönülme arzusu var mıdır, yok mudur?..

Soralım bunları...

Ama, şimdi soralım!..

********************************************************************************

Ekmeleddin Bey’in; cevap veremediği için sinirlendiği sorular

‘Ekmek için Ekmeleddin” diye slogan atarsın ama “ekmek fiyatı”nı bilmezsin... 

Bilemeyince, kimyan bozulur, “sakin güç rolü”nü unutur, acayip öfkelenirsin!..

Gazeteciler size sormuşlar;

“Kadir Gecesi’nde vatandaşların cebine Kandil mesajı atmışsınız... Siz, vatandaşın numarasını nereden aldınız?.. Bu numaraları size kim verdi?..”

Siz de demişsiniz ki;

“Kandillerini kutladığım için bana kızmışlar mı?” 

Meseleyi niye çarpıtıyorsun?.. 

Mesele kandil kutlamak değil ki!.. Sen bu numarayı nasıl aldın, kimden aldın?.. Ve ayrıca, bilmediğin numaralara niye mesaj attırıyorsun?.. Hem sonra; daha önce hal-hatır sormadığın bir telefona mesaj atmak “dini siyasete alet etmek” değil mi?..

Demişsin ki;

“Kandil mesajı attım, bana oy verin demedim ki!”

Bir de, diyeydin bari!.. Kandil mesajı atman, başlı başına “dini siyasete alet etmek” değil mi?.. 

Madem amacının öyle olmadığını iddia ediyorsun; o halde, niye “kandil mesajı” atıyorsun?..

Hepsi bir tarafa da; bugün gideceğin Antalya’da, “propaganda” yapacağın otelin “kaçak” olduğunu biliyor musun?.. 

Sana “kaçak otelde toplantı” yaptıracaklarından haberin var mı?..

Hani, yine bir gazeteci sorar da, “kem-küm” etmeyesin diye söyledim... 

Bu kıyakçılığımı unutma!..

yeniakit

Bu yazı toplam 734 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar