Ahmet Taşgetiren
‘Bir gece ansızın…’ dili
Bakıyorum iktidar veya parti içinde uyaracak kimse yok, bari ben yapayım dedim. Kim diyecek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Efendim bu ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ ifadesi doğru olmuyor. Türkiye’yi saldırgan olarak gösteriyor. Bir gece ansızın gelsek bile bunu dünyaya ilan etmenin bir faydası yok. Zaten Yunanistan dünyaya “mağduriyet” satıp duruyor, ona bu imkanı sunmamak lazım. Kaldı ki bu tür ifadelerden Arap dünyası da rahatsız. Bizim dışarıya yönelik harekatlarımızın güvenlik gerekçesi ile yapıldığını anlatmakta zorlanıyoruz….” vs…
Bu söylenebilir mi bugünkü düzen içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a?
“İzmir’i unutma….”
Yani “Hani senin askerlerini denize dökmüştük ya…”
Bu sözler Yunanistan’ı korkutmak amacıyla söylenmişse, Yunanistan bundan korkmaz, çünkü bu işin savaşa kadar uzanmayacağını bilirler. Yalnız Yunanistan bu sözleri alır ve dünyaya, özellikle de Batı dünyasına, belki bize göre çok daha sıkı-fıkı ilişkileri olan Arap dünyasına “İşte gördünüz Türkiye’nin dilini, işte biz bu tehdit dilinden rahatsızız” diye propaganda yaparlar.
Etkili olur mu?
Kesinlikle….
Son Türk – Yunan geriliminde dünyanın herhangi bir yerinden Türkiye’yi destekleyen bir açıklama geldi mi? En ılımlısı “Bu gerilimi durdurun”dan ibaret kaldı. Amerika’nın dili de, AB’nin dili de Yunanistan’ı koruyucu muhtevada oldu.
Şunu soralım:
Türkiye bu sözlerden sonra herhangi bir Ege adasına müdahale eder mi? Yani sayın Cumhurbaşkanı’nın “işgal edildiklerini” ifade ettiği adalara bayrak mı dikeceğiz, ya da silahlandırılmaları Lozan’da yasaklanan Yunan adalarındaki silah varlığını imha mı edeceğiz?
Var mı böyle bir stratejik plan?
Hangi adalara bayrak dikeceğiz, hangisindeki silahları imha edeceğiz?
Hem “Bir gece ansızın gelecek isek…” bunu şimdiden ilan etmenin bir mantığı var mı?
Bu ifadelerle belli ki Yunanistan’a “Ayağını denk al” demek istiyoruz. Gözdağı veriyoruz. Peki yapılabilirliği ne bu gözdağının?
Demirel’in ifade ettiği bir şey vardı: “Devlet tehdidini ikaya muktedir olan güçtür” derdi. O gücü devreye sokacak durumda mıyız?
Peki ama Yunanistan’ın uçaklarımızı taciz gibi densizliklerinin, adım adım Ege’nin tüm hava sahasına ve kıta sahanlığına hakim hale gelmesinin bir cevabı olmayacak mı, her türlü hadsizliğe göz mü yumacağız?
Tabii ki göz yummamak lazım. Ama bunun yolu, “Bir gece ansızın gelebiliriz” gibi söylemsel duruşlar değil.
Azıcık strateji okuması olanlar, bu tehdidin içinin dolu olmadığını anlarlar. Bizim bu tehdidin sadece Yunanistan’a propaganda imkânı vereceğini görememiş olmamız garip.
Peki içerde satıyor mu bu söylem?
Yani seçime doğru gidiyoruz ya dört nala.
Yani iktidar ekonomide falan müthiş bir sürüklenme yaşıyor ya… Herkes iktidarın (Tayyip Erdoğan’ın) şapkadan hangi tavşanı çıkaracağını merak ediyor ya…
Acaba Suriye’ye bir harekât daha yapıp seçim öncesi bir dış zafer imkânı elde edebilir miyiz?
Oraya yönelik de “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözümüz baki.
Ancak Suriye harekâtı için Putin’in vizesi gerekiyor… Onun için son zamanlarda dünya kamuoyu önünde “Putin’in gaz ambargosunu sevile ederek “Putin güzellemeleri” yapıyoruz.
Buna rağmen Suriye için henüz vize çıkmadı, bu defa Yunanistan’a karşı söylemsel hamle halindeyiz.
Bunu sever bizim halkımız. Herkes, yapılabilirliğini dikkate almaksızın “Böyle bir meydan okumayı kim yapabilir Türkiye siyasetinde?” diye düşünecektir. Tansu Çiller de Kardak’a bayrak diktirerek siyasi imaj takviyesi sağlamıştı. “İzmir’i unutma” dediğimizde de taaa Milli Mücadele’den öfkeler taşırız güne. Sonra?
Sonra adım adım ilerler Yunan stratejisi…
Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözleri gerçekten diplomatik, stratejik bir ağırlık taşıdığını, yani Yunanistan’ın bu sözlerden sonra geri adım atacağından emin olarak söylemiş olamaz mı?
Bilmiyorum, bu sözler Suriye’de işi çözmedi. Esed hala orada duruyor ve bugünlerde biz, devlet olarak bir yolla Esed’le görüşme zeminleri arıyoruz. Suriye’den de anlıyoruz ki iş “Bir gece ansızın gelmek”le de bitmiyor. İşin “Baba bir hırsız tuttum” olayına dönüşme ihtimali var.
Onun için olmalı Dışişleri, dünya kamuoyuna Yunanistan’la yaşanan problemi daha serinkanlı anlatmak için açıklamalar yapma ihtiyacı duyuyor. Bu arada da Arap Ligi’nin dış harekatlar sebebiyle “Türkiye’yi yayılmacılıkla suçlayan” açıklamalarına cevap yetiştiriliyor.