Biri Sav'ı Durdursun
Önce Rasullullah'a hakaret,sonra telefon kullanmayı bilmemesinin krizi ,şimdi de T. Özkan ile yapıldığı ortaya çıkan 'ahlaksız sözleşme'de Önder Sav'ın imzası....
Biri Sav'ı durdursun
1- Hacca gitmek isteyen Mustafa Ünal'a "Araplara para kaptırma" diyen Önder Sav, Peygamber Efendimiz içinde saygısızca sözler sarf etti.
2- 'Dinleniyorum' diye ortalığı ayağa kaldırdı. Hükümete ve devlet kurumlarına yönelik ithamlarda bulundu. Oysa cep telefonunu kullanmayı bile bilmiyordu.
3- Kanaltürk'ün eski sahibi Tuncay Özkan ile yapıldığı ortaya çıkan 'ahlaksız sözleşme'de de Önder Sav'ın imzasının bulunduğu tespit edildi
İki hafta içinde 3 skandala imza atan CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın hızına gündem bile ayak uyduramıyor. Ankara Elmadağ'da hacca gitmek isteyen bir partiliye, "Hacca gidip Araplara para kaptırma" diyerek Peygamber Efendimiz hakkında da yakışıksız sözler kullanan Önder Sav ardından gündemi değiştirmek için 'Dinleniyorum' diyerek hükümete ve devlet kurumlarına yönelik ağır ithamlarda bulundu. Türk Telekom ve Turkcell tarafından yalanlanan CHP yönetimi ve Sav yeni bir skandala daha imza attı. CHP ile Kanaltürk'ün eski sahibi Tuncay Özkan arasında yapılmış 'ahlaksız sözleşme' ortaya çıktı. Sözleşmenin altında da bu günlerde sıkça adından söz ettiren Sav'ın imzası bulunuyor.
BAYKAL BİLİYOR
Skandal sözleşmeyle CHP, 3.5 milyon dolar karşılığında Kanaltürk'ün yüzde 40'na rehin koymuş ve televizyonunun yönetim kuruluna yönetici atadığı ortaya çıktı. 2004 yılında imzalanan 4 yıllık sözleşme hem Anayasa'nın 69. maddesine hem de Siyasi Partiler Kanunu'nun 67 ile 70 maddelerine aykırı olduğu gibi basın ilke ve ahlakı ile de bağdaşmayan şartlar barındırıyor. Belgeye imza atan dönemin CHP Genel Saymanı Mahmut Yıldız, sözleşmenin içeriğini hatırlamadığını belirtirken, her şeyi CHP Lideri Baykal'ın onayı dahilinde imzaladıklarını söyledi.
Sözleşmeyle bugüne kadar çok konuşulan Kanaltürk televizyonuna aktarılan 3.5 milyon doların sırrı da çözülmüş oldu. 10 maddelik sözleşme, 3.5 milyon dolar karşılığında Kanaltürk'ün yüzde 40'ına rehin koyma ve televizyonun yönetim kuruluna 1 üye atama hakkını içeriyor.
4 YILLIK SÖZLEŞME
Sözleşmenin birinci maddesi amacını açıklarken ikinci maddesinde "CHP, yayımcının Digitürk, kablolu, uydu ve karasal yayın hakkını elde etmiş olmak kaydıyla, 24 Aralık 2004'de iki milyon dolar, 1 Nisan 2005'de bir milyon dolar, 1 Nisan 2006'da 500 bin dolar olmak üzere toplam 3.5 milyon doları bedel olarak ödeyecektir. Yayımcı bu meblağ karşısında 4 yıl için prodüksiyon ve yayın hizmetlerini verecektir" deniliyor.
KONUKLARA BİLE MÜDAHALE HAKKI
Sözleşmenin üçüncü maddesi ise CHP'den gönderilen her tanıtım ve reklam filminin 4 yıl boyunca bu kanalda yayınlanmasını, CHP tarafından belirlenen parti uzmanlarının spordan müziğe kadar her programa konuk olmalarını, partinin önerdiği kişilerin haftada en az 7 saat konuk olmalarını, partinin yurtiçi gezilerinin izlenmesi ve yayınlanmasını içeriyor.
CHP sözleşmeyi normal buldu
Sözleşmede CHP adına Sav ile dönemin Genel Sayman'ı Mahmut Yıldız'ın imzası bulunurken, Kanaltürk adına Tuncay Özkan, Havva Göksu, Emre Eren, Müjdat Kerimcan Kamal, Ahmet Burak Mızrak, Tuncay Mollavisoğlu'nun imzası yeralıyor. Genel Saymanı Mustafa Özyürek ise bu sözleşmenin gayet normal olduğunu savundu. Özyürek, bu sözleşmeyle bir hizmet alındığını ileri sürerek, hizmet için bu sözleşmenin yapıldığını ileri sürdü. Özyürek, sözleşmedeki Kanaltürk icra kuruluna CHP'nin belirleyeceği bir üyenin atanmasıyla ilgili olarak da "Biz üye atama maddesini teminat için koyduk" dedi.
Turkcell de görüşmeyi doğruladı
Turkcell'den Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen belgede, Vakit gazetesi doğrulandı. Söz konusu belgede, Sav ile Vakit gazetesi arasında 23 Mayıs 2008 tarihinde 44 dakika 6 saniye süren bir telefon görüşmesi yapıldığı belirtildi. "Türkiye'nin Watergate" skandalı olacağı beklentisiyle CHP lideri Deniz Baykal'ın büyüttüğü "ses kayıt" olayında Vakit gazetesinin iddiası ilgili kurumlar tarafından doğrulandı. Turkcell tarafından dün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen resmi yazıda, Sav ile Vakit bürosu arasında 44 dakika 6 saniye süren bir bağlantı yapıldığı belirtildi. Söz konusu yazı aynı gün CHP Genel
Merkezi'ne gönderildi. Turkcell'in bu yazısı ile CHP'nin hükümet ve emniyet güçleri aleyhine başlattığı kampanyada, oklar Önder Sav'a yönelmiş oldu. Vakit gazetesi ve Telekom'un açıklamalarına rağmen "devlet beni dinledi" diyerek ısrarını sürdüren Sav'ın, son umudu tükenmiş oldu. Belgenin ortaya çıkmasından sonra Önder Sav, avukatları aracılığıyla savcılığa başvurmuş ve Turkcell'den de telefonuna ait dökümlerin alınmasını istemişti. Ancak Sav'ın başvurusunun cevabı gelmeden partisi de Sav'ın iddialarının yersizliğine inanarak hükümet aleyhine gensoru vermekten vazgeçmişti.