Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Biz 40 kişiyiz!

Meşhur sözdür: “Biz 40 kişiyiz, biliriz birbirimizi!”Levent Ersöz paralel yapıyı 10 yıl önce Özkök paşaya iletmiş..
Biz birbirimizin gözündeki çöpü ararken, kendi gözümüzdeki merteği görmeyiz.. Ağzı soğan kokanlar başkalarının ağız kokusunu duymazlar aslında, ama birileri yine de başkalarını suçlamaktan da geri durmazlar..

Koman paşa öldü gitti, kimse yönettiği JİTEM’in varlığını ona ikrar ettiremedi..

Ergenekoncu, Balyozcu paşalara da, bu yapıların varlığını bunlara ikrar ettiremezsiniz. İnkar genlerine işlemiş çünki.. Sırları ile ölüp gideceklerini ve sırların beyinleri ile birlikte çürüyüp toprağa karışacağını sanıyorlar.. Kiramen katibini hesaba katmıyorlar.. Din gününü akıllarına getirmiyorlar.. Hiçbir şeyin kaybolmayacağını düşünmek bile istemiyorlar.. Oysa insanların yaptıkları şeyler zerre-i miktar iyilik ya da kötülük, gün gelecek önümüze konacak!

Birileri inkar etse de, adı başka başka olsa da, evet derin devlet de var, paralel devlet de.. JİTEM de var, Ergenekon da!

Sahi, başkalarına öğütlediğimiz şeyler konusunda, sözkonusu olan kendi nefsimiz olunca nasıl farklı vadilere savruluyoruz bir anda.. Evin hanımı kırınca “hayırdır” diyenler, hizmetçi kırınca “kör müsün?” diye diklenmiyorlar mı?

AB bize hep örnek gösterilir değil mi?. Dürüst, şeffaf, katılımcı, çoğulcu.. Uygar, hukuka saygılı.. Bu işin reklam kısmı. Gerçek farklı. AB Komisyonu, Avrupa’daki yolsuzluğun ‘dudak uçuklatıcı’ bir seviyeye ulaştığını açıkladı. Komisyon, yolsuzlukların AB ekonomisine maliyetinin yıllık 120 milyar euroyu bulduğunu duyurdu. AB Komisyonu’nun içişleri konularındaki yetkilisi Cecilia Malmström’ın açıkladığı ‘’Avrupa’da yolsuzluk bilançosu’ raporu, dünyanın ‘en şeffaf bölgesi’ olarak gösterilen AB’de de durumun pek parlak olmadığını gösteriyor. Rapor 2014 başında yayınlandı.. Rapora göre, yolsuzluğun AB ekonomisine maliyeti birliğin bütçesine denk geliyor. Malmström yolsuzluğun demokrasiye olan güveni aşındırdığı ve ekonominin kaynaklarını kuruttuğunu da söyledi. Bu rapora göre, AB vatandaşlarının üçte ikisi yolsuzlukların ülkelerinde yaygın olduğuna inanıyor. Bu arada, sanılanın aksine AB ülkelerinde rüşvet giderek artıyor ve yaygınlaşıyor. Özellikle AB’ye yeni üye olan Balkan ülkelerinde durum vahim.. İtalya’da yolsuzluk, tüm Avrupa’nın yarısı kadar.  Rapora göre İtalya’da yolsuzluk yılda 60 milyar euro ile gayri safi milli hasılanın % 4’üne ulaşmış durumda.

İtalya ve Yunanistan’da halkın, sırayla, yüzde 97 ve 99’u, yolsuzluğun yaygın olduğunu söylüyor.

Polonya (% 15), Slovakya (% 14) ve Macaristan (% 13) rüşvetin, özellikle sağlık alanında, yaygın olduğu ülkeler arasında. İş hayatı başarısında kilit siyasetçi ya da bürokrat tanımak, bizde olduğu gibi “Adamını bulmak”.. Avukat tutacağına hakim tutmak bir başka ifade ile!.. 

Avrupa Birliği’nin yolsuzluk ve kaçakçılıkla mücadele için oluşturulan Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (OLAF) adlı bir kurumu var. Ancak OLAF kaynak sıkıntısı çekiyor. Büro’nun 2011 bütçesi 23,5 milyon euro civarında.

Avrupa polis teşkilatı Europol ise organize suç örgütlerinin çok gelişmiş ağlara sahip olduğunu belirterek, bu grupların Avrupa genelinde sayılarının en az 3 bin olduğuna işaret ediyor.

Europol’e göre, Bulgaristan, Romanya, İtalya AB’deki organize suç örgütlerinin yaygın faaliyet gösterdikleri ülkeler olarak ortaya çıkıyor. Fakat rüşvet ve vergi kaçakçılığı gibi “görev suçları”nın çoğu AB ülkesinde yaygın.

Bu arada batılılar dışa dönük usulsüzlükleri, mesela borsa manipülasyonlarını, LİBOR ve faiz oranlarındaki operasyonları, karapara operasyonlarını usulsüzlük olarak görmedikleri için bu işlemler bu toplama dahil değil.. Ve bu fasılda rakamlar bu rakamlarla kıyaslanamayacak kadar sansasyonel..

Biz çok temiz değiliz, ama  Avrupalılar da öyle. Tencere dibin kara, seninki benden kara.. Eğer nihai toplamlar üzerinden konuşulacak olursa Türkiye’nin yolsuzluğu batıya göre devede kulak kalır..

Sadece mali operasyonlar değil, her yönden kıyas kabul etmez bir durum sözkonusu..

Bu iş, Demokratik Avrupa’nın Mısır’daki darbecilere darbe diyememesine benziyor..

Kızılderilileri yok edip, karaderilileri köleleştirenlerin, kendi geçmişleri ile yüzleşmeden başkalarına hesap sormalarına benziyor bu iş..

Ya da kendi “God’s Army”i görmezden gelip, “Hizbullah” hesabı sormalarına benziyor..

Mesela Ruanda’daki Hutu-Tutsi kavgasının bilançosunu biliyor muyuz?

Bütün İslam ülkelerinin GSMH’si Almanya’nınki kadar değilse, acaba bütün İslam ülkelerindeki yolsuzlukların toplamı sadece İngiltere’deki borsa, LİBOR, faiz manipülasyonunun yarısının yarısı kadar eder mi acaba!

Ya hu, Vatikan’daki yolsuzluğun haddini, hesabını bilen var mı?

Geçen gün finansal tetikçilikle ilgili bir istişare toplantısı yapalım dedik, toplantıya bir CHP’li, bir sosyalist, bir Amerikan Koleji mezunu, eski bir rotaryen, dindar kimliği öne çıkan bir işadamı, ben ve birkaç kişi daha bir araya geldik, aynı şeyleri söylüyor, aynı kaygıları paylaşıyoruz.. Ve herkes aynı yanlışın kurbanı olmuş. Birileri bizim kamplara bölüp, birbirimize karşı kışkırtırken bu karambolde bir vurgun düzeni, soygun düzeni kurmuşlar.. Bize namus dersi verenler, kendileri malı götürmüşler.. Ama artık işleri eskisi kadar kolay değil, 

Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 878 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar