Böyle "rejim krizi"ne can kurban

Çözülen Ülke Türkiye" konferansında konuşan MHP'li Deniz Bölükbaşı demiş ki:

"Bu yüksek gergin ortamda daha fazla zorlamayla AKP hükümetiyle Türkiye'nin yola devam etmesinin sonucu, korkarız ki bir Anayasa krizi, bunun da davet edeceği rejim krizi olacaktır. Partimizin bu nedenle önceliği, Türkiye'yi başına bir kaza gelmeden sağ salim seçim sandığıyla buluşturmaktır.'

Bölükbaşı'ya sormak lazım:

Etnik ayrışmayı kamçılayan şoven devlet anlayışıyla, kanlı darbe teşebbüslerini kaçınılmaz kılan askeri vesayet düzeniyle, demokrasinin canına okuyan yüksek yargı diktatörlüğüyle Türkiye'nin yola devam etmesi daha mı iyi olur?

Bölükbaşı'nın "Anayasa krizi, bunun da davet edeceği rejim krizi" dediği şey, 27 Mayıs ve Eylül cuntalarından miras kalan sorunları sivil bir anayasayla çözmek isteyen seçilmiş hükümet ile bu sorunların 'bekası'ndan yana tavır alan -ve anayasal düzeni korumak adına anayasayı çiğnemekten bile geri durmayan- oligarşik güçler arasındaki kavgadır.

Demokratik bir partinin bu kavgada hükümeti desteklemesi gerekir.

MHP'den söz ediyoruz, şoven devlet anlayışını değiştirme çabalarına destek vermesini bekleyemeyiz bu partinin; ama, askeri vesayet ve yüksek yargı diktatörlüğü konularında, 12 Eylül askeri darbesinin en büyük mağdurları arasında yer alan ve Anayasa Mahkemesi'nin anayasayı çiğneyerek iptal ettiği 'üniversitelerde kılık kıyafet özgürlüğü' yasasının altında imzası bulunan MHP'nin hükümetle beraber hareket etmesini beklerdik doğrusu.

"Türkiye'yi başına bir kaza gelmeden seçim sandığıyla buluşturmak"tan bahsediyor Bölükbaşı...

Ne "kaza"sı?

Nasıl bir "kaza"?

"Kaza"dan neyi anlamamız gerekiyor?

Devletin Kürtlerle barışmasını, ordunun kışlaya geri döndürülüp siyaset yerine askerlik mesleğine yoğunlaştırılmasını ve CHP'nin 'operasyonel ayağı' gibi çalışan yüksek yargının ıslah edilmesini mi?

Böyle "kaza"ya can kurban.

Böyle bir "kaza"yla sonuçlanacak "anayasa krizi"ne ve dahî "rejim krizi"ne de can kurban.

"Seçim sandığı"na gelince...

Diyelim ki sandık erkenden kuruldu; AK Parti'liler Meclis'te yine çoğunluğu (ve referandum yoluyla anayasa değişikliği yapacak gücü) elde ederlerse ne olacak?

Bölükbaşı'nın sözünü ettiği "kaza"nın önlenmesi için yeni bir erken seçim çağrısı mı yapılacak?

O çağrıya da uyulduğunu ve AK Parti'nin yine zafer kazandığını farz edelim, ya sonra?

Statükocu partiler zafer kazanıncaya kadar tekrar mı edilecek seçimler?

Türkiye'yi "kriz"den çıkarmak isteyen Bölükbaşı ve benzerlerinin kafalarındaki formül bu mudur?

İnanılır gibi değil, ama galiba budur

Bu yazı toplam 1947 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar