Bu Bir Google Davasıdır
AK Parti savunmasını Anayasa Mahkemesi'ne sundu. Başsavcının hukuki geçerliliği olmayan delilleri 'google'dan topladığı belirtildi
AK Parti, esas hakkındaki savunmayı yasal sürenin dolmasına 13 gün kala, dün, Anayasa Mahkemesi'ne sundu. Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın 30 Mayıs'ta verdiği mütalaanın ardından AK Parti de savunmasını verdi. "Esas hakkındaki cevaplarımız" başlığı taşıyan 92 sayfalık savunmaya ek olarak Başbakan Erdoğan ile 70 partili hakkındaki iddialara da tek tek cevap verildi. Laiklik, demokrasi ve hukuk manifestosu olarak yorumlanan savunma şöyle:
ÖNCE DAVA SONRA DELİL
Bu davada toplanan delillerin erişim tarihlerine bakıldığında delilerin çok büyük bir kısmının dava açmaya karar verilmesinden sonra toplandığı izlenimi oluşmaktadır. Yargılama hukukunun temel ilkesi delillerden sonuca gitmek iken, partimiz hakkında açılan davada bu ilke tersine çevrilmiş görünmektedir. Önce dava açmaya karar verilmiş, daha sonra da bunun için delil toplanmıştır. İddianamede delil olarak kullanılan gazete kupürlerinin çok az bir kısmı, ilgili gazetelerden günü gününe kesilen kupürlerden oluşurken, büyük kısmı ise sonradan belli bir zaman diliminde gazetelerin internet sayfalarından arşiv taraması yapılarak çıktı alınmak suretiyle verilmiştir. Bu, AK Parti hakkında önceden kararlaştırılmış dava için sonradan delil toplama gayretinin açık bir göstergesidir.
'GOOGLE'DA FAZLA MESAİ
İddianameye ek olarak sunulan dosyalarda yer alan gazete haber ve yorumlarının büyük bir kısmı bunların yayınlanmasından yıllarca sonra internet yoluyla derlenmiştir. Bu nedenle bu dava adeta bir "google davası"dır. Başsavcı, çok sayıda haber ve yorumu dava açma tarihine yakın bir zamanda anahtar kelime yazarak "google" arama motorundan arama yapmak suretiyle elde etmiştir. Örneğin, iddianamenin 10, 14, 29, 74, 93, 95, 97, 100 nolu eklerinde yer alan bazı deliller bunlardan sadece birkaçıdır. Bu şekilde internetten elde edilen gazete haber ve yorumlarının 2 Şubat 2008 Cumartesi ve 3 Şubat 2008 Pazar günleri indirildiği görülmektedir. Bu durum Başsavcılığın partimiz hakkında dava açabilmek için hafta sonu tatilinde bile yoğun bir mesai yaptığını göstermektedir.
ZAMANLAMA MANİDAR
İddianame eklerinde sunulan belgelerden partimiz hakkında delil toplama çalışmasının 24-25-26 Ekim 2007 ve 30-31 Ocak, 1-2 Şubat 2008 tarihlerinde yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Kapatma davasında delil oluşturma endişesinin çok yoğun biçimde kendisini gösterdiği bu iki zaman dilimi de anlamlıdır. 24-25-26 Ekim 2007 tarihindeki birinci delil oluşturma girişimi partimizin güçlenerek çıktığı 22 Temmuz 2007 milletvekili genel seçimleri ile Cumhurbaşkanı seçimi sonrasına denk gelmektedir. 30-31 Ocak, 1-2 Şubat 2008 tarihlerindeki ikinci delil toplama girişimi ise farklı siyasi partilere mensup 411 milletvekilinin kabulü ile Anayasanın 10 ve 42 nci maddelerinin değiştirilmesi dönemine rastlamaktadır.
'Sessiz kitle'yi hangi teknoloji ile ölçtü
Savunmada iddianamede yer alan "davalı partinin amaçladığı yasa dışı siyasi modele yönelik eylemleri karşısında, iktidar gücünden çekinen ve sessiz kalan büyük bir kitle de söz konusudur" ifadesi eleştirildi. Savunmada "İktidar gücünden çekinen ve sessiz kalan büyük bir kitle"nin varlığının nasıl tespit edildiği sorularak 'Başsavcının bu tespite hangi teknolojik ölçüm aletlerini kullanarak ulaştığı büyük bir merak konusudur. Acaba Başsavcıya bu konuda "sessiz kitleler"den ulaşan milyonlarca şikayet mi vardır? Varsa her türlü gazete haberini iddianameye "delil" olarak ekleyen bir makam, bu şikayetleri neden eklememiştir?' ifadelerine yer verildi.
Savcı Başbakan'a 'RTE' diyebilir mi!
AK Parti savunmasında iddianame ve esas hakkındaki mütalaanın siyasi bakışla hazırlandığı ilginç bir örnekle anlatıldı: Erdoğan ile ilgili olarak iddianamede yer alan 46 nolu iddianın delilleri arasında bulunan bir gazete kupürünün üzerinde el yazısıyla "RTE röportajı" şeklinde bir ifadenin bulunması da, delillerin siyasi yaklaşımla toplandığını göstermektedir. Türkiye'de bazı köşe yazarlarının Başbakanı sözde tahfif için kullandıkları jargonun iddianame eklerinde el yazısıyla kullanılması düşündürücüdür.
İddianame delillerinden birinin YARSAV antetli kağıda fotokopi çekilmesi de şu şekilde eleştirildi: "YARSAV Yönetim Kurulu yazan bir kağıdın iddianamenin ekleri arasında çıkması, 'toplama' delillerle şişirilerek özensiz ve düzensiz bir şekilde kaleme alınan iddianamenin siyasi mülahazaları yansıtan bir metin niteliğinde olduğunun bir başka göstergesidir. YARSAV'ın partimizin kapatılması için delil oluşturma sürecine katkıda bulunduğu anlaşılmaktadır. Başsavcının mahkemede bunu nasıl açıklayacağını doğrusu merak ediyoruz."