Abdurrahman Dilipak
Bunun bir izahı olmalı
- İçinizden birilerini, makamı, ilmi, rütbesi ne olursa olsun, onları İlah ve Rab edinmeyin.
- Biz kimseyi İlah ve Rab edinmeyiz ki!
- Hani onlar size bir şey söylerlerdi de, siz o sözler üzerinde düşünmeden, size, o itibar ettiğiniz kişilerin sözlerini, size söylenen şekilde hemen kabul ya da reddetmez miydiniz. İşte bu onları İlah / Hüküm koyucu, Rab / Terbiye edici kabul etmektir!
O size “Norm” koyan, özel ya da tüzel kişi olması neyi değiştirir ki! Kendi koydukları “Norm”lara uyanlara “Normal”, itiraz edenlere “Anormal” diyorlar.
Ve hatta onları cezalandırmaya, engellemeye çalışıyorlar. “Norm koyan” aslında “Hüküm koymuş” oluyor. Size sormadan, size danışmadan, istişare etmeden, size rağmen, sizin için yaptığını söyleyerek, jakobence bir tavırla size kendini dayatıyor.
Bizim onlara dememiz gereken; “Hayır size ‘Raina’ demiyoruz, ‘Unzurna’ diyoruz.”
Bir arkadaş yazmış, “Günde dünyada 80 bin civarında kişinin ölümüne sebep olan kalp hastalığının tedavisini bulmuşuz; fakat aşılara anında onay veren FDA yıllardır bu tedaviye onay vermiyormuş.”
İyi de FDA belgesi ABD girişi için geçerli, böyle bir tedavi varsa neden ülkemizde kullanılmıyor; garip değil mi!. Biz sağlığımızı, canımızı bunlara mı emanet ediyoruz gerçekten. Yılda yaklaşık 30 milyon insanın öldüğü kalp hastalıklarına karşı tedavi yöntemi geliştirmiş Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu Banes, bununla Nobel Tıp Ödülü’ne aday oluyor ama yıllardır FDA’den bu buluşuna onay çıkmıyor.
Ne idüğü belirsiz, fazları tamamlanmamış, yan etki olarak can kaybı veya sağlık riskine karşı tazminat konusunda muafiyet kaydı ile aşılara 2 günde acil kullanım için onay verenler, sizin sağlığınızı düşünüyor olabilir mi? O FDA’nın emrindeki DSÖ’ye bu şartlarda nasıl ve ne kadar güvenebiliriz!?
Bakın tıp bilimi tarihin hiçbir döneminde bu kadar itibar kaybetmedi.
Bunlar dün Kızılderilileri yok etmek için çiçek mikrobu bulaşmış battaniyeler dağıttılar insanlara, belki de tarihin ilk büyük biyolojik savaşıdır Kızılderili katliamı.
Evet, bugün açlıktan ölen sayısı 30.561 kişi. Aşılara ve bu uyduruk testlere bu kadar para harcayanlar, bu açları neden kurtarma adına kıllarını kıpırdatmıyorlar.. Bu insanlar sadece bir kap yiyecek bekliyorlar insanlıktan, üstlerini örtecek bir elbise, ütüsüz, markasız, yamalı, yırtık da olabilir. Ve siz bu gerçekleri görmek istemediniz ama onların bu salgın yalanına nasıl, hemen inanıverdiniz.
Nasıl oldu da, iktidar, muhalefet dâhil, bir kişi hariç, çıkıp bu zulüm karşısında bir şey söylemedi.
Sahi, hâlâ daha ne bekliyorsunuz Viranşehir savcısını göreve iade etmek için. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış, öyle derler. Bu atasözleri ile büyütüldüğümüz için insanlar 9. köyden kovulmaktan, yanlışlıkla 40. kapıdan içeri girmekten korkuyorlar.
Birileri gerçeklerle yüzleşmeye cesaret edemiyor. Oysa bu şekilde davranarak korktukları şeyden akıllarınca kaçarken, kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar ve tehdidi büyütmekten başka bir işe yaramıyor bu yaptıkları.
Bu aşı ve ilaçların, kan, kalp, börek, üreme organları, akciğer üzerindeki tahribatının, gözdeki tahribatının bir iki yıl daha etkisini göstermesinden söz ediliyordu da, şimdi buna bir de AIDS’i eklediler. Nasıl önce CoVID’19 dediler, daha sonra SARS Cov-2 dediler. Yani yeni bir mikrop yokmuş, eski aşı da faydasızdı zaten, şimdi AIDS-2 diye bir şey icat ederlerse şaşmayın.
Bunlar nanotüblerle, ilaç, özellikle mRNA tipi aşı, gıda üzerinden bulaştırılmış olabilir. Yarın yeni bir salgın iddiası ile ortaya çıkarlarsa şaşmayın. Eğer Starlink ve 5G üzerinden nanotübler ve mRNA’lardaki gizli mesajlar aktif hale getirilirse o zaman yeni bir salgın başlatabilirler. Bir de kanser hastalığına dikkat!
Ha! Korkmayın !? Bilim ve Bill’in adamları hizmetinizde. Dert edinmeyin yeni RNA, birkaç ayda hazır olur. Kalp hasarınız varsa domuzdan kalp nakli, böbrek hasarınız varsa koyundan böbrek nakli, maymundan gen nakli yaparız olur biter. Zaten chip takarsak bir de sentetik organ, yani Siborg olmayı kabul ederseniz, bilimsel yoldan siber teknoloji ve yapay zekâ ile sorununuzu Bill’in adamları çözebilirler. Hem canım, sizin fişinizi çeksinler, madem ruh yok, can da kurgulanıyor, MetaVerse’te yaşatırlar sizi.
Endişe etmeyin canım, gen kopyanız ve beyin kopyanız alınır ve bir Avatar olarak yaşamaya devam edersiniz yeryüzü cennetinde!? Dünyayı özlerseniz bir gün, sizi klonlayarak yeniden dünyaya döndürmek de zor değil. Hem de daha güçlü bir şekilde. “Tanrının tedavülden kaldırıldığı”(!?) dünyada öyle ölüm de yok artık!?
Şaka bir yana, bu konuda herkes bir karar vermeli. Siber cenneti gösterip, cennete yolculuğa hazırlanıyorken cehennemi bir savaşın içinde bulabiliriz kendimizi. Yarın karar vermek için çok geç olabilir. Bu anlamda 2022-2023 kritik iki yıl. Bu tabelasında cennet yazan cehennemden kurtulmak için son çıkış.
İster zamanında, ister erken, ister geç bir seçim olsun, kesimlikle zor bir seçim olacak ve kesinlikle bugün yaşadığımız her şey sandığa yansıyacak. Ve bu saatten sonra kesinlikle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ülkelerin sınırları, rejimleri, iktidar yapıları radikal bir şekilde değişecek. Din, ideoloji, siyaset yeniden, yeni kavram ve kurumlarla şekillenecek. Ve bu bir defada olmayacak! Çünkü korkuyla uygarlık inşa edilemez. Toplum çok korkutuldu. Umuda ihtiyacımız var. Ama korku adeta bağımlılık yapmaya başladı. Toplumsal dinamizmi canlı tutan inanç, ideoloji, bilim, sanat, ekonomi, siyaset bu süreçte ağır bir yara aldı. Batı bu savaşta şimdi galip gibi gözükse de, inancını kaybettiler, intihar toplumuna dönüştüler. Asya’da bir uyanış hareketi gözükmüyor. Afrika aç.. İslam dünyası ise moda tabiri ile özeleştiriye yanaşmıyor. Çok ciddi, radikal bir nefs muhasebesine ihtiyacımız var. Siyaset ve Cemaat önümüzdeki en büyük iki engel. Eğitim zaten tepeden tırnağa bir felaket. Türkçe bile artık sorunlu hale geldi. Bütün insanlar içinde erdemli akıl sahibi insanların işbirliği ile bir çırpınışla kurtulabiliriz inşallah diye ümid ediyorum. Yoksa halimiz yaman..
Erdoğan ve hanımı Omicron olmuş. Geçmiş olsun. Hani artık salgın bitmişti. Bundan sonra nezle ve grip vardı. Ve bu testler doğru sonuç vermiyordu. Cumhurbaşkanı aşı da olmuştu, peki nasıl oldu bu iş. Hem de tam Putin’le arabuluculuk için görüşme gündemde iken, İsrail’den ve Ermenistan’dan üst düzey ziyaretçiler beklenirken bu hastalık sürpriz oldu.
Bu süreçte yaşananlar, KKTC’deki gelişmeler bize ders olsun da bu konuyu yeniden düşünelim. Bir musibetten kurtulalım derken daha büyük musibetlere duçar olmamak için aklımızı başımıza alalım. Bu Pandemi hikâyesi bitmeli artık. PCR testine dayalı teşhisi de, tedavisi de, aşısı da, ilacı da bir an önce durdurulmalı. Starlink, NeuraLink, iklim, 5G tuzağından yakamızı bir an evvel kurtarmamız gerek. Gıda ve sağlıkta, çevre, bilim ve teknolojideki tuzaklar çökertilmeli. Eğitimdeki perişanlık, ailedeki çözülmenin önüne geçilmeli. Ve illa Adalet, illa adalet. Adalet yoksa zulüm vardır. Allah ise cahillere ve zalimlere yardım etmez. Onların işlerini sarp dağlara sardırır, onların üzerine pislik yağdırır. Bu anlamda bundan sonra yapılacak atamalara dikkat. “Kem alat ile kemalat olmaz” zira. Ehliyet, liyakat ve ahlak yoksunu kişilerle varılacak yer felakettir.
Selam ve dua ile.