Bütün yönleriyle tahliye gerçeği

 
Öyle sanıyoruz ki; bu haftanın en çok konuşulacak olaylarından birisi; Başbakan Tayyip Erdoğan"ın Kuveyt ve Katar"a gerçekleştirdiği ziyaret olacak... Çünkü bu ziyaret, Türkiye açısından çok önemli... Önemli, çünkü bu ziyarete Erdoğan"la birlikte "500 civarında işadamı" da katılıyor... Bu işadamları, Kuveytli ve Katarlı işadamları ile birlikte "ortak iş forumu"na katılacaklar ve elbette ikili görüşme imkânı bulacaklar... Kuracakları "iş bağlantıları", elbette yeni imkân, yeni yatırım ve yeni istihdam demek olacaktır.
Sayın Başbakan"ın bu gezisini biz de takip edeceğiz... İnşallah, gelişmeleri, "haber"lerimizde, "izlenim"lerimizi de daha sonra "yazı"larımızda aktarırız.
Dediğimiz gibi;
Bu ziyaret çok önemli...
YASA 6 YIL ÖNCE ÇIKTI
Geçen haftanın en önemli konusu ise, elbette "tahliye"lerdi... Malûm, "10 yıllık tutukluluk sürelerini" dolduran 900 civarında insan cezaevlerinden tahliye edildi.
Bu tahliyelerle birlikte de, özellikle "kartel medyası"nda, Hükümet"e karşı bir "yıpratma kampanyası" başlatıldı.
Tahliye edilenlerin bir kısmının "Hizbullah sanığı" olması, kartel medyasında şu başlıklarla verildi:
"Katiller aramızda!"
"Canavarlar serbest!"
Bütün kamuoyu gibi, bizler de merak ettik ve şu soruyu sorduk;
"Eğer Ergenekon sanıkları tahliye edilmiş olsaydı, aynı gazeteler acaba nasıl başlıklar atarlardı?"
Herhalde şöyle derlerdi:
"Onlar, artık özgür!"
"Özgürlüklerine kavuştular!"
İşte bu "çifte standart"tır ki, gerçeği perdeliyor ve olayın aslının ne olduğunun anlaşılmasını engelliyor.
Oysa, gerçek şudur:
Meclis, 2004 yılında, "Avrupa Uyum Yasaları" çerçevesinde bir "kanun" çıkarır... Çünkü AB, "tutukluluk sürelerinin fazla olduğunu" söyler... Türkiye de, tutukluluk sürelerini; "bireysel suçlarda en fazla 5 yıl", "örgütlü suçlarda da en fazla 10 yıl" ile sınırlar.
Bundan sonrası, "yargı"nın işidir!..
Öyle ya;
Meclis, "kanun yapıcı"dır!..
Yargı ise "uygulayıcı!"
2004 yılında çıkarılan bu kanundan sonra, yargının yapması gereken tek şey vardır: "Elini hızlandırmak!"
Çünkü, Meclis demiştir ki;
"Cezaevlerinde yıllardır tutuklu bulunan insanlar var... Bunlar hakkında bir an önce karar ver ki, insanlar suçlarını bilsinler!..
Ya mahkûm et!..
Ya da beraat ettir!"
Ama "yargı" ne yaptı?..
"Öncelikle" karar vermesi gereken "dosya"ları görüşmek yerine, "imtiyazlı insanlar"ın dosyalarını öne aldı ve dolayısıyla "tartışılan tahliyelere" zemin hazırladı.
İŞ YÜKÜ PALAVRA!
İşte Akit, son 3-4 gündür bu konudaki "çifte standart"ları seriyor gözler önüne!..
6 Ocak Perşembe günkü manşetimizde, "kartel medyası"nın tavrını eleştirip, "ahlâksız kafa" dedik...
Çünkü bu ahlâksız kafa;
Bir taraftan "Tutuklu içeride suçunu bilmiyor, bu kadar uzun tutukluluk olur mu?" diye dert yanıyor, diğer taraftan da kendilerinin arzu ettikleri bazı kimseler çıkamayınca, mevcut durumu başka yönlere çekiyordu!..
7 Ocak Cuma günkü manşetimizde ise, Yargıtay"ın; "İşimiz çok, vaktimiz yok" şeklindeki savunmasının "palavra" olduğunu örnekleriyle ortaya koyduk.
Terör, hırsızlık, çete ve tecavüz dosyalarını iş yükünü bahane ederek yıllarca öteleyen Yargıtay"ın; Ergenekon sanığı İlhan Cihaner, Cumhurbaşkanı"nın yargılanmasını isteyen Sincan Hakimi Osman Kaçmaz ve Ergenekon sanıklarına desteği ile bilinen YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu için insan üstü bir çabayla hareket ettiğini belgeleriyle ortaya koyduk. Adalet Bakanlığı verilerine göre 953 dosyayı 10 yıldır öteleyen Yargıtay, bu üç isimle ilgili kararı, 2 ilâ 4 ay gibi kısa sürelerde vermiş!..
Yargıtay"ın "iş yükümüz ağır" gerekçesine tepki gösteren AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ; İlhan Cihaner ve Tayyip Erdoğan örneklerini vererek; "İşlerine gelince jet gibi oluyorlar" diyor ve ekliyordu:
"2002 yılında Diyarbakır DGM"nin Erdoğan lehinde verdiği kararda; yetkisi olmadığı halde Yargıtay hemen devreye girdi, dosyayı kuryeyle Ankara"ya getirtti ve 1 günde karar verip, Erdoğan"ın ismini milletvekili listesinden sildirdi!"
Malûm, aynı Yargıtay, Ergenekon sanığı Mehmet Haberal"ın tahliye başvurusunu reddeden 9 hakimi de jet hızı ile mahkûm etmişti.
YARGITAY"A 4 SORU
8 Ocak Cumartesi günü ise; Yargıtay"a sorular yöneltmiş ve yine manşetten, "Cevap ver Yargıtay" diyerek, şu sorulara cevap istemiştik:
¥ "İşiniz çok, zamanınız yok" ise; hem de mesai saatlerinde Ergenekon duruşmalarında ve çalıştaylarda ne işiniz vardı?
¥ "Hakim sayımız az" diyorsunuz; peki hakim ve savcı alımını son 5 yılda 4 defa durduran Danıştay değil miydi?
¥ Yargıtay 6. Ceza Dairesi, zamanında karar verip, tahliyeleri engellerken, diğer daireler niye tedbir almadı?
¥ 2004 yılında çıkan yasanın yürürlük tarihi 2008 yılına uzatıldı... Peki, 1 Nisan 2008"den 31 Aralık 2010"a kadar geçen 33 aylık sürede ne yaptınız?
Öyle sanıyoruz ki; bu sorular, "Yargıtay"ın maskesi"ni düşürmüş ve ileri sürdükleri gerekçelerin "palavra" olduğunu ortaya koymuştur.
CHP NE YAPMAK İSTİYOR?
Bu tartışmalardan sonra, ilginç bir gelişme yaşandı... CHP, "tutukluluk sürelerinin daha da düşürülmesi" için bir "kanun teklifi" verdi!..
Peki, bu ne demek?..
Tek cümleyle;
"Daha fazla tahliye" demek!..
Öyle ya;
"Tutuklu" kaldıkları 10 yıl boyunca haklarında karar verilmeyen 900 civarında insan "tahliye" edildiğine göre; "tutukluluk süresi" kısalınca, "daha fazla insan tahliye edilecek"tir!..
Ama, CHP"nin derdi;
"Hırsızlık, çete ve tecavüz" suçlarından mahkûm olanların tahliye edilmesi değildir... CHP, bu teklifle; "Ergenekon sanıkları"nın da bir an önce tahliye edilmesini istemektedir.
Ne de olsa;
Kendileri "Ergenekon avukatı"dır!
Selâm ve saygılarımızla...


 
yeni akit

Bu yazı toplam 1582 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar