Çelik'ten CHP'ye Firavun Benzetmesi
Çelik, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Toplantıda iç ve dış siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelerin ele alındığını kaydeden Hüseyin Çelik, Teşkilat Başkanlığının seçim süreci nedeniyle istifa eden il ve ilçe başkanları ile teşkilat mensuplarının yerine atanacak kişilerle ilgili yapılacaklar konusunda bilgi verdiğini söyledi.
Toplantıda Mısır'daki gelişmelerin ele alındığını bildiren Çelik, şöyle konuştu:
''Biz kardeş Mısır halkının demokratikleşme ve kendi çağdaş yönetimini talep etme hakkına saygı duyuyoruz ve bu hakkı destekliyoruz. Biz Mısır'ın iç işlerine, diğer ülkelerin iç işlerine karışmıyoruz. Bu ülkelerin iç işlerine karışmak gibi bir tavrımız, niyetimiz, eğilimimiz hiçbir zaman olmadı. Bundan sonra da olmayacaktır. Ama bir ülkenin halkıyla dayanışma içerisinde olmak, kardeş bir ülkenin insanının refah ve mutluluğunu istemek ve bu yönde çaba içerisinde de olmak herhalde dostluğun ve kardeşliğin gereğidir ve Türkiye bunu yapmaktadır.
Şiddetin, tahribatın olmadığı, tamamen demokratik taleplerin ve medeni insanların taleplerini ifade ettiği bir görünüm Mısır'a yaklaşan bir görünümdür. Biz bunu istiyoruz.''
''MISIR'DAKİ İNSANLAR KENDİ CHP'Sİ İLE HESAPLAŞIYOR''
Hüseyin Çelik, seçmenlerin bakış açısı ile ilgili anket konusunda sorulan bir soru üzerine şöyle konuştu:
''Bizim ülkemizde hiçbir insanın hayat tarzına müdahale edilmediği gibi hiçbir insana da yaşam biçimi ve hayat tarzı dayatmıyoruz. Burası demokratik, laik bir ülkedir. İnsanlar kendi hayat tarzlarını kendileri benimserler. İnsanlar kendi dinini kendisi seçer, mezhebini kendisi seçer. İsteyen ibadetini yapar, isteyen yapmaz. İsteyen öyle giyinir, isteyen böyle giyinir. İsteyen öyle eğlenir, isteyen böyle eğlenir.
Türkiye'de hepimizin de karşılaştığı, gördüğü, şahit olduğu gibi bu konuda bir sıkıntı bir kısıtlama söz konusu değildir. Nitekim ankette yüzde 86 insanın da 'benim hayat tarzıma böyle bir müdahale yoktur' diye beyanda bulunması da bunun bir göstergesidir. Ama bütün toplumlarda insanların öyle veya böyle endişeleri olabilir. Laiklikle ilgili, yaşam tarzıyla ilgili endişeleri olanlar olabildiği gibi, din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili endişeleri olan vatandaşlarımız da var. Şu veya bu meseleyle ilgili insanların endişeleri olabilir. İnsanların endişelerini medeni ölçüler içerisinde demokratik yollarla kendilerini yöneten insanlara bence ifade etmeliler.
8 yıldan beri AKP'nin ortaya koyduğu performans ve icraatlar da göstermiştir ki Türkiye'de demokratik bir yönetim vardır ama demokrasimizin eksiklikleri vardır. Bu eksiklikleri tamamlamak gibi hepimizin bir gayreti olması gerekiyor. Mısır'da, Tunus'ta bütün Ortadoğu'da herkes Türkiye'yi örnek gösteriyor, Türkiye'yi örnek alıyor. Türkiye'de olup bitenler etrafımızdaki insanlar için ilham kaynağı oluyor. Bazı kerameti kendinden menkul köşe yazarları aynı şeylerin Türkiye'de de olabileceği imasında bulunuyorlar. Esasen oralarda olan şeyler jakoben, dayatmacı devlet anlayışına karşı halkın isyanıdır, halkın baş kaldırmasıdır. Yani Mısır'daki insanlar kendi CHP'si ile hesaplaşıyor, kendi dayatmacı ideolojik dayatma içinde olan devleti ile hesaplaşıyor. Türkiye bunu demokratik yollarla yapıyor.''
Çelik, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'in CHP'ye yaptığı ziyaret konusunda sorulan bir soru üzerine, ''Bildiğim kadarıyla bu bir son dakika ziyareti değil, önceden tasarlanmış bir iade-i ziyarettir. Bunu normal karşılıyoruz. Bunda bir anormallik yok. Nitekim yapılan açıklamalar da bu yöndedir'' dedi.
''BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN TAVRI KUZEY KIBRIS TÜRK HALKINA YÖNELİK DEĞİL''
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) gerçekleşen Türkiye'ye yönelik protesto gösterisine de değinen Çelik, şunları söyledi:
''Kıbrıs davası Türkiye'nin vazgeçemeyeceği bir davadır. Kıbrıs, Türkiye için önemli stratejik bir yerdir. Oradaki insanlar bizim bir parçamızdır. Kuzey Kıbrıs Türk kesimindeki insanlar bizim kardeşlerimizdir. Onlara farklı gözle bakmamız, onları farklı değerlendirmelere tabi tutmamız şüphesiz ki mümkün değildir. Ancak her yerde olduğu gibi iyi niyetli olmayan bazı unsurlar her zaman vardır. Bunlar marjinal grupların söylediklerini ve yaptıklarını bizim KKTC'deki bütün insanlara teşmil etmemiz, onların hepsi tarafından yapılmış bir şeymiş gibi görmemiz mümkün değildir, böyle bir tavrımız da yoktur.
Sayın Başbakanımızın göstermiş olduğu tepki ve söylemiş olduğu sözler de esasen bu tavrı ortaya koyan marjinal gruplara, belki onlara da çanak tutan dar bir kesime yöneliktir. Kuzey Kıbrıs Türk halkına kesinlikle yönelik değildir. Bunun bilinmesi gerekiyor.
KKTC'de bir gösteri yapılıyor. Orada Türk bayrağı, KKTC bayrağı yok. Orada Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin bayrağı var. Çok affedersiniz, küfür dolu ifadeler var. Ağza alınmayacak, hakaretamiz, küfürlü pankartlar var. Bunun savunulması, buna doğru denmesi mümkün değildir.''
"YAPILAN BU EYLEM RUMLARI SEVİNDİRMİŞTİR''
KKTC halkıyla dayanışmanın devam edeceğini belirten Çelik, Kıbrıs davasında bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra meseleye sahip çıkacaklarını dile getirdi.
Türkiye'nin KKTC'de uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan bir garantörlük hakkının bulunduğunu hatırlatan Hüseyin Çelik, ülkeler arasında destek ve yardımların elbette olacağını ifade etti. Türkiye'nin KKTC ile ilgisinin bu düzeyin de ötesinde bir gönül bağı şeklinde olduğunu söyledi.
KKTC'de bütün bu olup bitenlerden sonra Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun bugün bir açıklama yaptığına değinen Çelik, Eroğlu'nun olup bitenlerden büyük üzüntü duyduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Sayın Eroğlu, insanların daha dikkatli olması gerektiğini söylüyor. İki ülke arasındaki ilişkilere zarar verilmemesi gerektiğini söylüyor. Ancak açıkça şunu ifade etmek isterim. Sayın Eroğlu'nun, ben şahsen, o çirkin tavırları ve o çirkin tabloları kınamasını beklerdim. Bu tepki çok cılız bir tepki olmuştur. Tatmin eden bir tepki olmamıştır.
Eminim ki bu olup bitenler KKTC'li kardeşlerimizin de hoşuna gitmemiştir. Sayın Cumhurbaşkanının, Sayın Başbakanın, Sayın Meclis Başkanının bu konuda daha aktif ve gerçekten daha sağduyuyu hakim kılacak açıklamalar yapmalarını bekliyoruz.
Dünyanın her tarafında insanlar demokratik tepkilerini ortaya koyarlar ama yapılan bu eylem Rumları sevindirmiştir. Eğer KKTC'de yapılan bir eylem Rumları sevindiriyorsa herkesin şapkasını önüne alıp bir kere değil on kere daha düşünmesi gerekiyor.''
"BÜTÜN SİLAHLI GÜÇLER MİLLET ADINA SİYASİ İRADENİN EMRİNDEDİR"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Genelkurmay Başkanlığının bugün yaptığı açıklamayla ilgili olarak, ''Burada adeta bir denge politikası yapılmış. Bir taraftan bir CHP'linin söylediği ipe sapa gelmez ifadelere tepki gösterirken, bu ipe sapa gelmez ifadelere tepki gösteren AK Partililerin de bu kapsama dahil edilmiş olmasını doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum'' dedi.
Çelik, yaptığı açıklamada, TBMM'nin olası gündemi ile ilgili bilgi verdi. TBMM'nin seçime kadar gündeminin yoğun olduğunu kaydeden Çelik, yüksek yargı reformu ile ilgili düzenlemeler, ombudsmanlıkla ilgili düzenlemeler içeren yasanın, RTÜK Yasası'nın, ÖSYM ile ilgili yeni bir düzenlemenin TBMM Genel Kurulunda ele alınacağını ifade etti.
TBMM'nin milletvekili adaylıkları belli olduktan sonra da bir süre çalışacağını tahmin ettiklerini belirten Çelik, CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'un Türk Silahlı Kuvvetleri konusunda yaptığı açıklamaya değindi.
Hüseyin Çelik, şöyle konuştu:
''Bu söylemi, bu ithamı çok çirkin bulduğumuzu, bir siyasiye yakışmadığını, bir anayasa profesörüne bunun yakışmadığını ifade etmek isterim. Bizim bir kere ordumuzun ABD tarafından şekillendirildiğini ifade ediyor. ABD'nin bizim ordumuzun içini boşalttığını söylüyor, içini oyduğunu söylüyor. Kim bizim ordumuzu yıkmış, nasıl yıkmış, nasıl kağıttan bir kaplanmış bunu kamuoyuna ferasetini havale ediyorum. Bu söylem kabul edilebilecek bir söylem değildir.
Peki bunu niçin söylüyor? Aslında Sayın Batum'un sözleri CHP'nin tarihi misyonunun bir dışavurumudur. Eğer ordu topluma ve siyasete vesayet ederse, eğer ordu muhtıra verirse, eğer ordu darbe yaparsa veya darbeye teşebbüs ederse Sayın Süheyl Batum ve onun gibi düşünenler bu orduyu sevecekler, TSK'yı sevecekler. O zaman TSK'nın mensuplarını kahramanlar olarak görecekler. Ama ordu kendi görevine çekilirse, TSK'nın yayınladığı basın bildirisinde de ifade edildiği gibi 'sadece güvenlik alanındaki görevlerini en iyi şekilde yerine getirme gayreti içinde olan TSK'nın siyasi tartışmalara konu edilmesi ne ülkemize ne de herhangi bir siyasi görüşe fayda sağlayacaktır' şeklinde TSK'nın bir tepkisi var.
Sadece güvenlik görevi üstlenen, bizim sınırlarımızı koruyan, görev verildiği zaman içerde güvenliği sağlamaya destek ve yardımcı olan TSK'yı ille de siyasetin içine çekmek, ona siyasi vesayet görevi yüklemek ve geçmişteki bazı maalesef yanlışları ve alışkanlıkları tekrar TSK içinde görmek arzusu ne yazık ki CHP'nin tarihi misyonuna uyan bir anlayıştır. Sayın Süheyl Batum da bunu dile getirmiştir.''
''KİMSENİN KİMSEYİ YIKTIĞI YOK''
Süheyl Batum'a, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer partililerden çok daha farklı tepkilerin gelmesini beklediğini ve olması gerekenin de bu olduğunu belirten Çelik, ancak bu konuda parti içinden bir tepki gösterilmediğini ifade etti.
Hüseyin Çelik, şöyle devam etti:
''Bu tepki gösterilmediğine göre veya gösterilemediğine göre o zaman CHP kurumsal olarak bu görüşleri benimsemiştir. TSK'nın basın açıklamasında iki siyasi partinin mensuplarının yaptığı açıklamalardan bahsediyor. Bir siyasi parti, ki bu CHP'dir.
Kimsenin kimseyi yıktığı yok. Demokratik bir ülkede TSK da polis teşkilatı da istihbarat güçleri de bütün silahlı güçler millet adına siyasi iradenin emrindedir. Halkının emrindedir. Halkının ona yüklediği görevleri yerine getirir. Siyasi irade, siyasi iktidarlar halktan aldıkları yetkiyi kullandıkları zaman ancak meşru olurlar. Ancak siyasi irade bu meşruiyeti üzerinde taşıdığı sürece TSK ve polise talimat verir ve halk adına bu görevlerini yapmalarını sağlar. Onlara da yasalarla, Anayasa ile biçilmiş olan görevler vardır. Kendi görevlerinin bilincinde olan dünyanın bütün çağdaş orduları bu sınırda kalırlar. CHP bu durumdan hoşlanmıyor bunu benimsemiyor.
AK Partili arkadaşlarımızın yaptığı açıklamalarda, CHP'nin bu tavrı kınanıyor. Yapılan basın açıklamasında sanki iki türlü açıklama yapılmış da siyasete alet edilmiş gibi bir ifade vardır. Bu ifadeleri de doğru bulmadığımızı ifade etmek isterim. Burada adeta bir denge politikası yapılmış. Bir taraftan bir CHP'linin söylediği ipe sapa gelmez ifadelere tepki gösterirken, bu ipe sapa gelmez ifadelere tepki gösteren AK Partililerin de bu kapsama dahil edilmiş olmasını doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum.''
CHP BATUM'UN SÖZLERİNİN ARKASINDA
Hüseyin Çelik, CHP'nin kurumsal olarak bu sözlerin arkasında olmadığını, bu sözleri kınadığını ve bu sözleri tasvip etmediğini söylemediği sürece kurumsal olarak bunu üstlenmek gibi bir ithamla karşı karşıya kalacağını ifade etti.
Hüseyin Çelik, yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Çelik, Başbakan Erdoğan'ın KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile yaptığı görüşme ile ilgili sorulan soruya, ''Sayın Talat, malum eski cumhurbaşkanıdır. Bir siyasi hareketin çok önemli bir şahsiyetidir. Sayın Başbakan bu olup bitenleri elbette Sayın Talat'la da paylaşmıştır. Bu konudaki hoşnutsuzluğu kendisiyle de elbette paylaşmıştır. Ümit ederim ki budan sonra nahoş görüntülerle karşılaşmayız'' yanıtını verdi.
Ajanslar