Merve Kavakçı
Cemil Çiçek, Engin Alan, Şeyh Nazım Kıbrısi
Sondan başlayalım. Önce bir taziye. Şeyh Nazım Kıbrısi hazretleri Hakk’a yürüdü. Bir süredir tedavi görmekte olduğu Lefkoşe’deki üniversite hastanesinde fani, geçici ve boş olan bu dünyaya gözlerini yumdu, gerçek aleme vasıl oldu. Rabbine kavuştu. Doksan iki yaşında olmasına rağmen her daim zikir halindeydi. İlerleyen yaşına rağmen cemaatinin, sevenlerinin başında oldu. Allah dostları öyledir. Sanki yaşlanmaktan muaf tutulur, etraflarına nur saçmaya devam ederler Allah’ın izni ile ve bir lütfü olarak.
Ben de Şeyh Nazım Kıbrısi’nin duasını alanlardanım. Görüşmemiz bir fotoğraf karesine yansıyıverince başörtüsü düşmanları da zaman zaman gündeme getirmekten geri durmadılar. New York’ta gerçekleşen ve önceden hiç hesapta olmayan bir görüşmeydi bu. Çok sevinerek çıkmıştım merdivenleri, Birleşmiş Milletler’in bir toplantısına katılmak için kaldığım Waldorf Astoria’da Şeyh’in de kaldığını öğrendiğimde. Uçağımı da kaçırmamak için acele ediyordum ama onu görmek ve duasını almak çok önemliydi benim için. Hasta haline rağmen beni kabul etmiş, “kızımız gelmiş” diyerek karşılamış, bana ve aileme önce olduğu gibi dua etmişti. Unutmayacağım bir görüşme olmuştu. Rabbim onu cennetine alsın, kabri pür nur olsun. İnna illahi ve inna ileyhi raciun. Entum lena selef ve inna inşaallahü bıkum lahikun.
Gelelim diğer konumuza. TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek milletvekili Engin Alan için kolları sıvamış, hakkında kesinleşen mahkeme kararı bulunan MHP milletvekili için yasa önerisinde bulunmuş. Buna göre hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunan milletvekili Alan’la ilgili kararın infazı, milletvekilliğinin sona ermesi sonrasına bırakılacak. Böylece Sayın Alan özlük haklarından istifade edebilecek.
Haber, sitelere düşünce Meclis Başkanı Çiçek ve ekibi ile bir süre önce yaptığımız görüşme aklıma geldi. TBMM Başkanı eski bir vekil olarak benim özlük haklarımı alamamış olmamdan dolayı Sayın Başbakan’ın duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş ve bana nasıl çözelim diye sormuştu. Ben de Ecevit hükümetinin beni vatandaşlıktan atmak için almış olduğu Bakanlar Kurulu kararının iptalini talep etmiş, bunun için yasal düzenleme yapılmasını istemiştim. Sayın Çiçek önce eline aldığı Anayasa kitapçığından TBMM başkanının görevlerini bir bir okumuş sonra da talebime cevaben “bu iş siyasi bir iş, benim görevim dahilinde değil” demişti. Bu sefer, TBMM’nin konu ile ilgili bir Meclis Kararı çıkartmasını talep etmiştim. Ancak Sayın Çiçek daha önceki cevabını tekrar etmiş “bu siyasi iradenin yapması gereken bir iş, benim işim değil” demişti.
Bugün TBMM’de başörtülü milletvekilleri var. Milletvekillerinin kıyafetini düzenleyen içtüzük benim görevimin engellendiği gün geçerli olan “aynı” içtüzük. CHP lideri Kılıçdaroğlu “bile” “ben olsaydım Kavakçı’ya o muameleyi yapmazdım” derken, özlük haklarımın iadesi konusunda bana mazeret ardına mazeret beyan eden TBMM Başkanı, Sayın Alan’ın hakları için canla başla koşturuyor. Sormak lazım “başı örtülü ilk milletvekili söz konusu olunca, siyasi iradenin işi oluveren, hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olan biri söz konusu olunca nasıl Meclis Başkanı’nın işi oluyor?”
yeniakit